§13§

1.7K 148 71
                                    


Bölüm şarkısı: Do Kyungsoo Scream

«»«»«»«»«»«»§»«»«»»»«»«»»

Luhan girdiği korunaklı evde sonunda kendini ve Sehun'u güvende hissettiğinde kucağındaki baygın bedeni hemen yatağa uzattı. Onun üzerinde ki kıyafetleri bir bir çıkarırken şehvetten uzak küçük bir titreme krizi geçiriyordu.

Sehun neredeyse tamamen çıplak kaldığında ise yine aynı dejavu hissiyle bacaklarının arasında yükselmeye başlamış şeyin varlığını hissetmemeye çalıştı.

Eline aldığı nemli bezle Sehun'un ellerinin, kollarının ve vücudunun açıkta kalan bölgelerinin üzerinde tırnak izlerinden oluşmuş kesikleri silmeye, yaralar enfeksiyon kapmasın diye temizlemeye başladı.

Nerdeyse bir günü aşkın süredir baygın bir şekilde yatan Sehun ise sonunda yeni yeni birkaç uyanma belirtisi göstermeye başlamıştı.

Luhan gözlerini kırpıştırarak uyanmaya çalışan Sehun'un güzelliğine daha fazla tahammül edemeyeceğini bildiği için yatağın üzerinde ki örtüyü onun çıplak vücuduna kapatarak eline aldığı kirli bezi atmak için Sehun'un yanından ayrıldı.

Şu an tek istediği biraz hava almaktı ama dışarı da o yaratıklar olduğu sürece bu biraz zordu.

Biraz da rahatlayabilmek ümidi ile elini yüzünü birkaç kez yıkayıp içeride yatan Sehun'un yanına gitti. Sehun'un uyanmış olduğunu gördüğünde ise duyduğu endişe ile yatağın kenarına oturup kestane rengi gözlerle buluştu. İkisi de bilinmez bir nedenden dolayı konuşmazken aralarında ki sessizliği bozan şey iki çift göz olmuştu. Birbirlerine bu hayattaki en değerli şeymiş gibi bakan birbirinden değerli iki çift göz.

"Bu kadar güçlü ve ulaşılmaz olman canımı yakıyor."

Sehun söylediğinde Luhan içinin derinliklerinde oluşan kıpırtıları görmezden gelerek araladığı ince örtüden içeri girdi. Kıyafetlerinin üzerinden bile Sehun'un çıplak teninin esir edici ısısını hissediyordu. Elleri kestane rengi saçların herbir telini talan ederken dudakları sonunda yuvarlak dudakların mahkum edici tadı ile buluşmuştu.

Sehun'u öpmek...

Dudaklarını, ciğerlerini okyanusla, Ocean ile doldurmak...

Nefes alamıyordu, nefessiz kalmıştı Luhan.

Ama Luhan ateş ise Sehun suydu. Birbirini harlandırıp söndüren bu maddelerin birgün çıplak kollar da çırılçıplak bir kalple kalacaklarını kim tahmin edebilirdi ki? Hem maddelerin aşık olması ne kadar doğruydu ki?

Peki ya suyun ateşe aşık olması?

Söndürmez miydi su ateşi?

Öyle ise bile kimin umurunda özlemle kavuşan tenler sönmek yerine daha çok yanıyordu. Sehun Luhan'ı söndürmüyor aksine iyice yakıyordu.

Dudakları büyük bir hırsla kavuşmaya devam ederken iki beden de halen daha sessizliklerini koruyorlardı. Konuşmak her zaman her şeye çare olamaya bilirdi belki de. Şu an ihtiyaçları olan tek şey birbirlerinin nefesleriydi çünkü.

Sonunda nefesleri birbirine karışırken vücutları tamamen çıplak kalmış ateş suyun etrafını sarmıştı. Ateşin kolları suyu kırılacak bir eşya gibi sarmıştı hemde. Nerde görülmüş ateşin suyu sardığı. Onlar yüzyıllardır ezeli iki düşman değil miydi? Su ateşe kin gütmez miydi hep? Bu hayattaki tek gayesi ateşi söndürmek değil miydi? O zaman şu an suyun gözleri neden ateşe bu hayattaki en kıymetli şeymiş gibi hayatının anlamı oymuş gibi bakıyor.

ANGELFALL(HanHun/HunHan)BİTTİWhere stories live. Discover now