§19§

1.2K 133 41
                                    

Bölüm şarkısı: Kihyun Hyeya

«»«»«»«»«¿«»»«»«»«

Büyükçe açtığım kanatlarım beni gök kubbenin en üstüne taşırken karşımda ki melek görünümlü şeytanın gözlerinden düşen alevler beni korkutmuyordu. Aksine o bakışları gördükçe geçmişe bir yolculuk yapıyor çocukluğumda çektiğim azapları bir bir hatırlıyordum. Bu adam bizi babamızdan ayıran kardeşimin sakat kalmasına neden olan adamdan başkası değildi ve yaptığı hataların bir bedeli olmalıydı. Her hatanın bir bedeli oldu gibi.

"Uzun zamandır seni bekliyordum. Sakat çocuğu alı koydum fakat o Anafial değildi. Çünkü gerçekte zaten bir Anafial vardı. Sen onun güçlerini kazanmasına engel oluyordun."

Ardour beni gördüğünde kurduğu teorileri bir bir sayarken ellerimi birbirine vurarak onu haklı olduğu konusunda temin ettim. Kyungsoo sanıldığının aksine benim üvey kardeşim falan değildi, güçlerinin önünde duran engel bendim. Dünyanın adaletli bir yer olması için sadece bir Anafial yeterliydi çünkü.

"Bravo bunları çözecek kadar aklın varmış." Alay edercesine söylediğimde Ardour büyük avucunu bana doğru kaldırarak parmaklarını büküp midemde bir sancının oluşmasına neden olmuştu. Bir ara soluğum kesilmişti fakat onun hamlesini bir şekilde geri tepmeyi başarmıştım. Çünkü Ardour'un aksine ben gerçek Anafial'dim.

"İyi hamleydi doğrusu. Fakat bütün yapabildiğin bu mu?" Onun büyük bedenini işaret ederek söylediğimde sinirle hırsını alamayarak ardı ardına benim olduğum tarafa ateş topları atmaya başladı. Biraz sabır her zaman işe yarardı. O isabetsiz atışlarla bitkin düşerken benim tek amacım bedeninin biraz daha zayıflamasıydı. Eğer başarılı olursam zayıf bedeniyle bana karşı koyamayacak ve bende planımı başarı ile meydana getirebilecektim.

"Hadi ama Ardour, burası ateş toprakları ve sende Yüce Anafial olduğunu iddia ediyorsun. Fakat tüm gücün bu mu?"

Onu sinirlendirmeye teşvik ederken attığı ateş toplarından kaçmak için bir sağa bir sola yalpalıyordum. Ama planımın başarısız olduğu da söylenemezdi doğrusu. Daha şimdiden Ardour'un yüzünden aşağı süzülen ter damlacıkları çenesinden aşağı düşmeye başlamıştı bile.

Onu biraz daha kışkırtmak adına avuçlarımın arasında küçük bir ateş topu büyütmeye çalışırken farkında olamadan fazlaca büyük olmasını sağlamıştım. Gücümün sınırlarını bilmiyordum ve bu beni bir anlığına tedirgin ederken Ardour'un attığı ateş toplarından biri kanatlarıma isabet etmeyi başarmıştı. Büyük bir el çabukluğuyla Ocean'ın gücü olan su ile hafifçe tutuşan kanadıma müdahele ederken yanan et ve tüy kokusu Ardour'un zevkle dört köşe olmasına ve kahkahalar atmasına neden olmuştu. Bu kadarcık yara beni öldürmezdi fakat onun attığı bu acımasız kahkahaların bir bedeli vardı. Sadece onunla biraz daha oynamak istiyordum o kadar.

"Çok mu hoşuna gitti? Ama bende hoşuna gidecek çok daha farklı şeyler var." Ardour'un yaptığı gibi ellerimi büküp ona müdahele ettiğimde baş meleğin kanatları kapanarak iki büklüm olmuştu. Duyduğu acıdan dolayı ağzından burnundan kan gelmeye devam ederken düşündüğüm şey aileme, bana ve Ocean'a yapılan işkencelerdi. Bu savaş henüz yeni başlamıştı.

Ardour hızla yere düşerken bende kanatlarımı çırpıp düşmekte olan bedenle birlikte yol aldım. Ardour'un bağırışları Ateş diyarını inildetirken büyük bedeni yere düşmeden önce hava da asılı kalarak durmasını sağladım. Yaptığım iyilik falan değildi. Tek istediğim onun acı çekerek ölmesiydi.

ANGELFALL(HanHun/HunHan)BİTTİWhere stories live. Discover now