Bölüm 13 'Elleri Yaralı Küçük Kız'

30 2 0
                                    

Medyada grubun yürüdüğü patika yol var iyi okumalar

"Hav dip is yur lav ağağağu ağağağu ağağağu hav dip is yur lav ağağu ağağau ağağau!" Yastığı daha çok başıma bastırırken Vicyk'nin şarkıyı bitirmesini bekliyordum. Eğer bitirmezse cidden katliam çıkacaktı. Şarkıyı kapattığında derin bi oh çekip yastığı çekmiştim ama yastığı çekmemle yanıldığımı anlamam uzun sürmedi.

"Vi nevır go ağut of sıtayl yu gat ded ceyms din dey dırim luk in yur ays-" Sözünü kesen şey kesinlikle benim çığlığımdı. Yataktan hızla kalktım ve bağırmaya başladım.

"Ne lan bu sabah sabah yeter. Bi rahat uyku çekemiyecekmiyiz burda."

"Otuzbir çek o zaman." Havada salladığım elim donup kalırken şaşkın şaşkın Victoria'nın yüzüne bakıyordum. Zamanla şaşkınlığımın yerini sinir alırken elimi indirip gözlerimi kapattım.

"Üçe kadar sayıcam hala burda olursan-" Gürültülü kaçış sesleri geldiğinde gözümü açtım. Handede en az benim kadar şaşkın görünüyordu. Victoria dan böyle birşey beklemezdim.

Telefonumu elime aldım ve facebook'a girdim. Ve
kendime bir küfür savurdum. Nasıl unuttum ben Zehra'yı? Ağzıma sıçmıştı resmen. Hemen özür amaçlı bir durum paylaşmak için duvarına girdim ama o an girmemiş olmayı diledim. Değer verdiğim bir insanı daha mı kaybetmiştim? (Bu olayı yaşadım ve cidden ağladım) Bir kız duvarına 'Şunu o küçük beyninize sokun Z-E-H-R-A-B-E-N-İ-M o kadar-Ece' (O kızın adıda eceydi) Sürtük! 

***

Kahvaltıya kadar olan zamanımı Ece'ye söverek ve Zehra'ya kendimi affetttirmeye çalışmakla geçirmiştim. Dolabımı açtıktan sonra içindeki çantamı aldım. Boyfriend jean, beyaz V yaka sağ tarafında cebi olan bir tişört ve siyah ceket çıkardım.  Giydikten sonra air max lerimide giyip dışarı çıktım.

Yemekleri piknik yeri gibi alanda yiyorduk. Oraya ulaştığımda Merve ve Mert bir masada yemeklerini yiyorlardı. Yemek almak için açık büfenin önündeki sıraya geçtim. Ön sıralardaki Vicky'i farkedince sıradan çıktım ve onun yanına ilerledim. Omzuna dokunduğumda bana döndü.

"Sıraya kaynak?" Diye sorduğumda gülüp arkaya bir adım attı. Bende önüne geçtim. Bir süre sonra yemeklerimizi alıp Mervelerin yanına gittik.  

***

Yemek sıradan geçmişti şimdi ise bir gezi yapılacaktı. Herkesi üç gruba ayırmışlardı ve herkesin başında bir görevli vardı.

"Evet çocuklar gördüğünüz gibi üç patika yol var. Kaybolursanız eğer bunlardan birini bulmaya çalışın herhangi birini bulduğunuzda hangi yöne giderseniz gidin kamp alanına ulaşıcaksınız ama biz bulamadığınız bir zaman olursa diye bu işaret fişeklerini size vericez. Kaybolduğunuzda ateşleyin. Bunu gören biri hemen size yardıma gelicektir..."

Bikaç şey daha geveledikten sonra bize fişeği nasıl ateşliyeceğimizi gösterdiler. Elimizede fişek tabancası ve iki fişek verdiler. Sonra bulunduğumuz grupla beraber geziye başladık.

***

"Feris." Kolum dürtülürken gözlerimi araladım.

"Feris." Mert beni dürtüyordu.

"Tamam güzelim boşver ben seni taşırım." Bacaklarımdaki ve belimdeki ellerden sonra havalandığımı hissettim.

Ne olduğunu açıklayamıyacak kadar yorgundum.

Mert'ten

"Tamam çocuklar bu alanı biraz araştırın diğer gruplar bizden önce gelmişler. Kaybolma ihtimaliniz düşük ama yinede kaybolursanız herhangi bir yolu bulun." Feris bir ağaca yöneldiğinde bende onun peşinden gittim.

Karanlığın SırrıWhere stories live. Discover now