#4 | Start

9K 250 89
                                    

Derin bir nefes alarak üzerimdeki eteği düzelttim ve telefonumun kamerasından son kez yüzüme baktım.

"Sakin ol Adriana. Her şey yolunda gidecek."

Michael'ın, Charlotte sürtüğünü okulda görmesi ve bundan sonra bizim okulda okuyacağını öğrenmesinin üzerinden bir hafta geçmişti. Michael o zamandan beri hiç okula gelmemekle birlikte, evden dışarıya adımını atmamıştı. Normal bir durum olsa onunla konuşmak kolay olurdu. Yanına gider ve o koca kıçını kaldırmazsa, tekmeleyeceğimi söylerdim. Ama şuan durum farklıydı. Michael'ın hayatı boyunca aldığı en büyük yara, tekrar açılmıştı. Bu durum karşısında olabildiğince hassas ve anlayışlı olmalıydım. Yani ne yazik ki kıç tekmelemek yoktu.

Michael'ların evinin önüne geldiğimde, kapıyı tıklattım. Kapıyı açan annesi oldu.

"Ah Tanrım, Adriana." Diyerek boynuma atıldı ve beni kollarıyla sararak sarıldı.

"Sen iyi misin Karen teyze?" Dedim ona soran gözlerle bakarak.

"Ah tatlım iyi olmayan Michael, odasından çok az çıkıyor ve kaç gündür doğru düzgün bir şey yemedi. Okula da gitmiyor. Ne oldu bu çocuğa böyle?"

"Imm, bir çeşit bunalım olabilir. Onunla konuşmayı denedin mi?"

"Evet denedim tatlım, ama kapıyı açmıyor yada beni geçiştiriyor."

"Ah pekala, şimdi gidip o koca bebekle konuşacağım."

"Çok teşekkür ederim Adriana. Sana ihtiyacı olduğunu biliyorum."

Michael'ın annesi, benimde annem gibiydi. Ayrıca annemle de çok yakın arkadaşlardı. Bana her zaman kibar davranan, harika bir kadındı ama yanıldığı bir konu vardı. Michael'ın bana ihtiyacı yoktu. Hiçbir zamanda olmamıştı. Bu düşünceleri kafamdan atmaya çalışarak üst kata çıktım. Michael'ın odasının önünde durduğumda derin bir nefes alarak rahatlamaya çalıştım. Her şeyin yolunda gitmesini umarak kapıyı tıklattım.

"Tanrı aşkına anne! Yalnız kalmak istiyorumun neresini anlamadın acaba!?"

Sinirli ses tonu beni endişelendirmişti. Beni de istemezse bunun altından kalkamazdım. Michael Clifford beni her zaman yanında isterdi. Ama bu sefer istemezse bunu aşamayabilirdim. Ne olursa olsun şansımı deneyecektim.

"Benim Mike."

Bir süre sessizlik oldu ve sonunda kilit sesi duyuldu ve Michael kapıyı açtı. Altında bol siyah bir basketbolcu şortu vardı ve üstünde hiçbir şey yoktu. Onu defalarca böyle görmeme rağmen her seferinde aynı etkiyi bırakması şaşırtıcı derecede tuhaftı. Kalp çarpıntımı durdurmaya çalışarak, içeriye girdim. Michael bir şey söylemeden yatağına yöneldi. Gözlerimi onun baktığı yere çevirdim. Kıyafet dolabının kapağına asılmış küçük Kaptan Amerika kostümüne bakıyordu.

"Neden annene kaba davranıyorsun Michael?"

"Odama girmek istiyor."

"Belkide annen olduğu için bunu istemesi normaldir."

Eliyle Kaptan Amerika kostümünü gösterdi.

"Benim delirdiğimi düşünecekler. Onlara küçük meleğimi anlatamam Adriana. Hiçbiri bana inanmayacak. Bu yüzden onların benim mabedimi görmesine izin veremem. İnancını kaybetmiş kimse, geçmişimi kurcalayamaz."

Küçük Meleğim dediğinde istemsizce gerildim. Kim olursa olsun başka bir kıza öyle söylemesi canımı yakıyordu. Yatağa onun yanına oturdum ve bana bakmasını sağladım.

"O, korkusuzdu değil mi?"

Bir süre boşluğa doğru bakıp ardından gülümsedi.

"Asla korkmazdı."

Best Friend / Michael Clifford (Bitti)Where stories live. Discover now