#1 Epilog | Six Years Later

3.6K 171 92
                                    

*Bu epilog tam olarak bir bölüm değildir. Michael ve Adriana'nın ilerki yaşamlarının nasıl ilerlediği konusunda sizi merakta bırakmamak adına yazılmıştır. Bu yayınlamış olduğum epilog, final bölümünden sonra onlara ne oldu ve yakın gelecekleri nasıl şekillendi sorularının cevaplarını içermektedir. Bu yüzden içerisinde yalın anlatımlı, kısa sahneler barındırmaktadır. Bu Epilog'dan sonra bir daha bölüm veya epilog gelmeyecektir.*

6 yıl sonra

"Sevgili yada her neyse işte günlük. Bugün onsuz geçen 6. Yılım. Onun bana bağırmalarını, beni sinir edişlerini bile çok özlüyorum. Ama en çokta bana bakışını özledim. Ben bir şeylerle uğraşırken, bana bakarak dalıp gitmesini özledim. Ne zaman ihtiyacım olsa, koşar gelirdi. Ama ben ona hiç koşarak gitmedim. O benim için yılları ve kendini harcarken ben sadece durup onu izledim. Onu yıprattım, onu bitirdim. O mumdu, ben ateş ve ben onu erittim. Şimdi bana bencil diyeceksin belki ama onun yokluğunu en çok yalnız olduğum geceler de hissettim. Zaman geçtikçe ve o kapıdan içeriye girmedikçe hissettiğim acı ve boşluk arttı. Ona yazmak istedim. Onu aramak istedim. Buna ilk cesaret ettiğimde numarasını değiştirdiğini öğrendim. Evine gittiğimde, çoktan taşındıklarını öğrendim. Aklımı kemirip duran sorulara bedenim de zihnim gibi yenik düştü. Kilo verdim, bazı geceler çok ağladım. Pişman oldum. Kendime lanet okudum. Hayatına başkası girmiş midir diye düşünmekten kendimi alıkoyamadım. Acaba mutlu muydu? Mutlu olmayı hak etmişti ama yanında başkası varsa buna katlanamazdım. O yanımdayken, hiç gitmeyecek sanmıştım ama o gittiğinde içimde koca bir boşluk oluşmuştu. Herkeste onu aramıştım ama kimse onun yerini dolduramazdı. Günlük, bir insan yanındayken onun değerini anlayamıyordu bazen insanlar. Ama onu kaybettiklerinde ve dönüp arkaya baktıklarında anlıyorlardı yaşananları. Sanırım benim hikayem de böyleydi. Kendimi bildim bileli yanımda olan ve hiç gitmeyen birinin gidişinin beni bu kadar yıkacağını tahmin edemezdim. Ben farkına varamamıştım ama o benim ailem olmuştu ve o gittiğinde ben ailemi kaybetmiştim. Onu beş yıl önce markette Charlotte ile gördüğüm günden beri hiç karşılaşmadık. Başka bir şehre taşındığını biliyorum. Muhtemelen buraya Charlotte'u ziyarete gelmişti. Nefret ettiğimiz bir kız bile ona benden daha çok destek olmuştu ve ben o gün karşısına çıkmaya cesaret edememiştim. Şimdi bu odada yetişkin bir adam olarak otururken, her yerde onun anılarını görüyorum. Yıllar önce çıkıp gittiği ve bir daha asla dönmediği bu evde, onun anılarıyla yaşıyorum. Hayat böyle bir yerdi işte gece yanınızda uyuyan bir kadın, sabah aldığınız bir kararla tamamen hayatınızdan çıkabiliyordu. Ve o gittikten sonra her şey için çok geçken siz aslında ona deliler gibi aşık olduğunuzu anlayabiliyordunuz. Hayat seçimlerden ve alınan kararlardan ibaretti ve yanlış bir karar tüm hayatınızı karanlığa boğabliyordu. Evet, hayatımda kimse olmamıştı. Ona yaptıklarımı geri alamazdım ama kendimi cezalandırabilirdim. Şimdi ben sadece sakallarını bile kesmeyen, uykudan kan ter içinde uyanan yalnız bir adamdım. İşte buda benim yaptığım seçimin sonucuydu. Benden uzaklara kaçan bir kadın ve onun bana bıraktığı bu hisler ölene kadar benimle birlikte bu evin duvarlarında yaşayacaktı. Ben ölecektim, o ölecekti, bizi tanıyan herkes ölecekti ve bu evde yıkılacaktı ama ona karşı olan hislerim hep ebedi kalacaktı. Bu dünyadan bir Michael ve Adriana geçmişti.Ve evet, oyun bitmişti ama bu sefer piyon değil şah ebedi yanlızlığa mahkum edilmişti."

...

"Efendim baba?"

"Tanrıya şükürler olsun ki haftalar sonra telefonu açabildin! 24 yaşında koca adam oldun ama hâlâ sorumluluklarını bilmiyorsun! O lanet evden çık artık! İnsanlar varlığını bile unuttu."

"Ne istiyorsun?"

Babam telefonun başında derin bir iç çekti.

"Buraya gelmeni, annen seni görmek istiyor ve sürekli ağlıyor."

"Ona gelemeyeceğimi söyle."

"Michael, lütfen bunu annen için yap."

Cevap vermeden telefonu kapattım. Sanırım gitmek zorundaydım. İstemeyerekte olsa dışarı çıktım.

...

Önümde duran üç katlı eve Charlotte'un taşındığını biliyordum. Markete giderken onu görüyordum.

"Michael."

"Bay Germony?"

"Tanrım, seni uzun zamandır görmedim. Ne olmuş sana böyle sakal mı bırakmaya başladın?"

"Ben, buralarda değildim."

"Ah, anladım. Sen ne yapıyorsun burada?"

"Babamın yanına gidiyordum."

"Tanrım, bunu duyduğuma çok sevindim. Bende babanın yanına uğrayacaktım ama çok yoğundum. Charlotte'dan gitmesini istedim ama bilirsin ayak işi yapmayı sevmez." Dedi ve gülümsedi.

"Babana bir dosya ulaştırmanı istiyorum. Bunu yapabilir misin?"

Lanet adam ve lanet babam ne yazık ki bazı ortak işlerde çalışıyorlardı.

"Tabi, götürürüm."

"Dosya evde hadi gel."

"Ben, şey ben."

Adam resmen beni kolumdan tutup çekiştirdiğinde ona engel olamadım.

Kafamı çevirdiğimde kapının önünde duran ve Charlotte ile konuşan kişinin Adriana olduğunu gördüm ve gözlerim kocaman açıldı. Tanrım, o buradaydı! Bu bir işaret olmalıydı. O, buradaydı ve şuan ona baktığıma bile inanamıyordum! Kalbim yerinden fırlayacak gibi atıyordu.

"Charlotte, Bay Clifford'a bırakmanı istediğim dosyayı verir misin? Yolda Michael'a rastladım oda babasının yanına gidiyormuş."

Charlotte ve Adriana'nın bakışları birden bana döndü. Tanrım, Adriana o kadar değişmişti ki o ergen halinden eser yoktu ama o hâlâ benim Adrianam'dı.

"Selam Michael, uzun zaman oldu." Dedi Charlotte ondan beklemediğim bir şekilde ve Adriana'da bana gülümsedi. NE? BANA GÜLÜMSEDİ Mİ? TANRIM, İŞTE ELİME FIRSAT GEÇMEYE BAŞLIYORDU! ODA BENİ ÖZLEMİŞTİ!

"Adriana, sende mi burdaydın nasılsın?" Dedi Bay Germony.

"Ah bilmiyorum, son görüşmemizden beri biraz kilo aldım sanırım." Dedi ve güldü.

"Ashton nasıl?" Diye sordu Bay Germony.

Ne Ashton piçinin konuyla ne alakası vardı şimdi?

Adriana gülümsedi.

"Ah, onu ve Liz'i yalnız bıraktım. Muhtemelen evi falan yaktılar."

Pekâlâ, burada neler oluyordu böyle? Liz'de kimdi?

"Bence Ashton gayet iyi bir baba." Dedi Bay Germony gülerek.

"En azından şimdilik öyle Adriana ikinciyi doğurduğunda görücem onu." Dedi Charlotte ve üçüde güldü.

Adriana'nın karnına kaydı gözlerim. Normalinden fazla bir şişkinlik vardı. O, evlenmişti. O, Ashton ile evlenmişti. Çocukları vardı ve o şimdi hamileydi.

"İşte dosya Michael." Dedi Charlotte.

"Babana selam söyle evlat." Dedi Bay Germony.

O an dosyayı nasıl aldım arkamı dönüp nasıl gittim bilmiyorum.

Kendime geldiğimde, her şeyin başladığı o sokaktaydım. Adriana'yı ilk kez gördüğüm o sokakta.

Onu Charlotte'dan kurtardığımda oturduğumuz yere oturdum. Keşke keşke eskiye dönebilseydim. 9 yaşına dönebilseydim ve her şey burda yeniden başlayabilseydi. O zaman her şey farklı olurdu. Onu kaybetmezdim. Biraz uzağıma oturan kız ve çocuğa baktım. En fazla on yaşında olmalıydılar.

"Joe çok aptal bir çocuk! Bana vurmaya çalışıyordu!" Dedi kız.

"Sana vurmasına izin vermedim Lily."

"Beni kurtardın, sen bir kahramansın artık en yakın arkadaşım sensin Nick!"

Gözümden yaşlar akarken, kafamı kaldırıp gökyüzüne baktım.

Bu küçük çocukların şuan yaşadığı bu kısacık anı tekrar yaşayabilmek için neler vermezdim ki?

Ama artık her şey için çok geçti.

Best Friend / Michael Clifford (Bitti)Where stories live. Discover now