''Hesap vakti.'' Bölümü kısa özeti..

516 15 2
                                    

Selaam:) Okuma sayısı baya az:( Okuyup yorum yapanlara tesekkürler:) Şimdilik bir sonraki bölümün özetini yazdım eğer yazmamı isteyen olursa bölümü yayınlayacağımmm Ayrıca bu bölümde özel bir şey varr:) Oğuzun ağzından da yazdım. Keyifli okumalar:*:*

MİNA YILDIZ

Okuldan çıkış zili çaldıktan sonra etüte kaldım. Yapmam greken proje ödevim vardı ve henüz hic baslamamıstım. Bitirmek için sayılı günlerim vardı üstelik. Sedaya da söylemiştim ama arkadaşlarına söz verdiği için benimle kalamamıştı. Ben de tek başıma kütüphanede proje ödevini yapmaya başladım.

Okulumuzun kütüphanesi, dört duvarda büyük raflardan oluşan, oldukça düzenli, yaklaşık 50 tane bilgisayar bulunduran geniş bir yerdi. Oldukça da sessizdi. Bu yüzden ara sıra burada kalıp ders çalışmayı severdim. 

Bilgisayarlardan birine oturup Tarih proje ödevinin araştırmalarına başladım ki karşımda Oğuzu gördüm.!

''Merhaba Mina.'' gözleri parlıyordu. Bana merhaba demişti.! Çok heyecanlanmıştım. 

Kendine gel Minaaa... Heyecanlandığını hissetmemeli.

''Me..Merhaba Oğuz.''

''Şimdi küçük hanım, benimle geliyorsun!'' kendine güvenen ses tonuyla çapkın bakışları beni yerle bir ediyordu. Tüm bu hislerin yanında çok korkmuştum.

''Bir şey mi oldu?''

''Bilmem. Sen daha iyi bilirsin..'' 

Çıldıracağım.. Ne olmuş olabilir ki?

''Ben.. Anlamadım?''

''Hadi gel. Kütüphane uygun bir yer değil.''

Ona itiraz etme şansını bile yakalayamadan kolumdan tutup kaldırdı. Kaldırmasaydı da hayır der miydim bilemedim şimdi..

Arabasına kadar kolumdan sürükledi. Arabasının yanına gelince kolumu bıraktı ve ''bin!'' dedi. 

Emir vermesi bile ne kadar da tatlı..

Ne olduğunu bilmeden arabaya bindim. İkinci emire kadar hiç bir şey konuşmadık.

''Kemerini tak!.''

''Nereye gidiyoruz Oğuz?''

''Soru sorma.''

Ona karşılık vermeme izin vermeden radyonun sesini sonuna kadar açtı.. 

 I just wanna feel this moment....

5-10 dakikalık yoldan sonra yıkık dökük bir binaya girdik. Her şey yanmıştı. Adeta bir harabeydi.

''Ne işimiz var burada?''

Kolumdan tuttu ve beni içeri soktu. Kolumu fazlasıyla sıkıyordu ve bu benim canımı yakıyordu. Duvarları delik deşik, sadece kapısı kalmış bir daireye soktu beni.

''Oğuz, napıyorsun?!!''

Kolumu bıraktığı anda parmaklarının izini gördüm..

''Sus''

Sadece kapısı kalmış olan dairenin kapısını kapattı üstüne bir de kilitledi.. Yanıma geldiğinde titriyordum. Ne yapıyordu bu çocuk? 

''Sadece iki kelime''Where stories live. Discover now