Sonra...

427 19 0
                                    

''Bir kaç kadeh içtikten sonra içiye kafayı bulmuştum. Hatırladığım şeyler çok net olmasa da Oğuz'un beni arabaya zorla bindirdiğini, bağırarak şarkı söylediğimi hatırlıyorum. Üstü açık siyah spor arabada deliler gibi bağırırken Oğuz'a sarılmak istdim. Malesef ki bu sırada karşıdan gelen kamyonu görmedim ve Oğuz'un direksiyon hakimiyetini kaybetmesine neden oldum. Sonrası mı? Sonrası felaketti...''

''Bize sonrasında neler olduğunu da anlatır mısınız lütfen Mina Hanım?''

''Sonra Oğuz'un sesini duydum sadece.'' Gözlerimden akan yaşlara engel olamıyordum.

''Ne demişti Oğuz Bey?''

''Memur Bey lütfen yeter bugünlük. Hastanın sorgusun sonra devam edersiniz. Daha fazla yormayalım.''

'Oğuz Beyin kendisine ne dediğini de bilmeliyiz. Sonra gideceğiz zaten.''

''Mina Hanım cevaplamak istiyor musunuz?'' doktor bey bana dönerek sordu.

''Evet. Sadece kamyonun ışığı  gözümü acıtırken Mina sıkı tutun diye bağırdı.''

İfademin bitmesi üzerine polisler odadan çıktı ve iifadem alınıken dışarı çıkarttıkları  annem içeri girdi.

''Seni çok yormuşlar.'' Elimi tutup alnımdan öptü.

''Anne artık ağlama lütfen.''

''Bebeğim benim. Hepsi benim hatam. O haftasonu toplantısına seni yalnız bırakıp katılmamalıydım.''

''Anne, ben iyiyim. Oğuz'un durmunda bir değişiklik var mı?''

''Aslında ben de sana bu sevinçli haberi vermek için geldim.''

''İyi mi Oğuz?'' çığlık çığlığa sormuştum.

''Yoğun bakımdan normal odaya alınmış. Durumunda gelişme var yani.''

Kalbimde duyduğum sızı ve vücudumda hissettiğim rahatlama etkisiyle ağlamaya başladım. Oğuz kurtulmaya çok yakındı.

''Beni odasına götürebilir misiniz lütfen doktor bey?''

''Mikrobik açıdan tehlikeli olabilir. Henüz sizin test sonuçlarınız da gelmedi üstelik. Sizin işleri halledelim sonra sterilze olup yanına girebilirsiniz.'''

''Çok teşekkür ederim. Ne zamana çıkar sonuçlarım?''

''Yarım saate.''

''Peki kamyoncu adam? O nasıl?''

''Mina Hanım isterseniz şimdi siz bunları düşünmeyin.''

''Öldü mü yoksa?'' 

''Hayır,sadece ağır yaralı. Üzülmeyin, iyileşmesi için bol bol dua edin. Eminim o da iyileşecektir.''

Gözlerimi kapatıp yarım saatin hızla geçmesini bekledim. O  sırada annem bana bir kaç parça kıyafet getirmek için eve gitmişti.

Yarım saat demesine rağmen 1 saat sonra doktor elinde test sonuçlarım olduğunu düşündüğüm bir dosyayla içeri girdi.

''Oğuz'un yanına gidebilir miyim artık?''

''Öncelikle duumunuzdan bahsedeyim isterseniz.''

''Lütfen hızlı anlatır mısınız Oğuz'un yanına gitmem gerek.''

''Önemli bir şey yok. Sadece kaburgalarınızda bir kaç kırık var. Ağrılarınız da bu yüzden oluyor. Bir de kafa tasanıza bir darbe almışsınız. Ondan kalan bir iz var alnınızda. Ama beyninizi etkilemiş gibi gözükmüyor. Sadece bir yara bırakmış o kadar.''

''Kalıcı mı bu yaranın izi?''

''Hayır, korkmanıza gerek yok iz kalmaz.''

Derin bir nefes aldım. O sırada aniden odaya bir kaç hemşire girdi.

''305'teki hastayı yeniden yoğun bakıma almamız gerekiyor. Nefes almakta güçlük çektiğini tespit ettik. Oksijen tüpü biraz yardımcı oldu ama tekrar incelememiz gerek.''

''Allah kahretsin. Sence sorun ne?''

''Aslında ben, emin olmasam da soluk borusunda yabancı bir cisim olabileceğini düşünüyorum Hilmi Bey.''

''Hemen incelemeye alalım çabuk olun.''

Bağırtılarıma rağmen konuşuyorlardı.

''Yeniden yoğun bakıma alacağınız hasta Oğuz mu Hilmi Bey bana cevap verin.''

''Mina Hanım lütfen sakin olun. Emin olun elimizden geleni yapacağız.''

Yatağımda kalkmak istediğimde Hilmi Bey bana engel oldu. ''Lütfen Mina Hanımla ilgilenin benim diğer hastaya bakmam gerekiyor.''

Beni hemşireler bile zapt edemiyordu. Çığlık çığlığa bağırarak Oğuz'un yanına gitmek istiyorum. O sırada bir hemşire cebinden çıkardığı iğneyi koluma sapladı. Biraz rahatladıktan sonra gözlerimi kapattım.

***

Gözlerimi açtığıma yanımda Ilgaz vardı. 

''Ilgaz? Senin ne işin var burda?''

''Seni çok merak ettim. Kazayı duyar duymaz geldim. İyisin değil mi?''

Ilgaz'ın bu ilgisi beni yeniden ağlatmıştı.

''Çok teşekkür ederim Ilgz. Ben iyiyim ama Oğuz'un durumu kötü. Ben nasıl dayanacağımı bilmiyorum.''

Oturduğu yerden doğrularak yanıma geldi. Elimi tutup başımı omzuna yasladı.

''Merak etme Oğuz iyileşecek.''

Ilgaz'ın kollarına bir ömür boyu ağlayabilirdim. O kadar sıcak ve o kadar rahattı ki. Onu gerçek bir dost gibi seviyordum. Keşke o da beni öyle sevebilseydi. Çünkü o zaman her şey daha iyi olurdu. Hem Ilgaz da üzülmezdi.

Hiç konuşmadan yarım saat boyunca onun göğsünde ağladım. O sırada içeri annem girdi.

''Mina, iyi misin?''

''Duydun mu Oğuz'a olanları?''

''Merak etme bebeğim,iyi olacağına eminim.''

''Ben de artık gidiyim Mina.'' dedi Ilgaz.

''Görüşürüz Ilgaz. Geldiğin için beni çok mutlu ettin. Sana çok teşekkür ederim .''

Ilgaz odadan çıkar çıkmaz polisler içeri girdi. 

''Mina Hanım, kazada arabanızda olan eşyalardan sağlam olanları getirdik. Kişisel eşyalarınız olabilir diye size vermek istedik.

Ben uyumak için sırtımı döndüğümde annem polislerden eşyalarımızı alıyordu.

''Mina, bu ayı da size mi ait?''

Oğuz'un oyun oynayarak kazandığı o ayıyı görünce sıcak su kafamdan boşalmış gibi hissettim. Vücudum alev alevdi.

''Allah kahretsin o ayıyı hemen çıkarın. Gözüm görmesin. Lanet olsun o ayıya da...''

''Mina lütfen sakin ol.''

''Hemen ayıyı burdan çıkarın, ona kazayla ilgili bir şeyler hatırlatıyor olmalı.'' 

''Sadece iki kelime''Where stories live. Discover now