Gizli Yabancı 2 ( Savaş Bartur )

35K 1.2K 349
                                    




Saat ona kurduğum alarm daha kaç kere çalacaktı acaba? Ben kapattıkça o çalıyordu. Sanırsam uyanmam kesin olsun diye erteleme modunu açık bırakmıştım. Zar zor gözlerimi açıp etrafa bakındım. Kızlardan ikisi yoktu. Çoktan derse gitmiş olmalıydılar. Biraz daha oyalanıp oturur vaziyete geçtim. Uyansam bile hemen yataktan kalkamıyordum. Alt ranzada uyuyan Ayşe'ye seslendim. Ama ses seda yoktu. İşte bu normal değildi. O en ağır uykusundayken bile kendisine seslenince cevap verirdi. Yavaşça aşağıya inip yatağına baktım. Ve ne güzel bir manzara. Yatağında yoktu. Yalnız uyanmaktan nefret ediyorum. Odada büyük bir sessizlik var. Tuvalete girip elimi yüzümü yıkadım ve saçımı topladım. Dişlerimi de fırçaladıktan sonra dolabımın karşısına geçip bugün ne giysem diye bakınmaya başladım. Siyah yarım boğazlı, uzun kollu ve vücuduma tamamen yapışan, tam diz altımda biten elbisemi giymeye karar verdim. Altına da siyah spor ayakkabılarımı giyip taba rengi elbisemle aynı uzunlukta olan paltomu da giyinirsem tam olurdu.

Elbiseyi giyip ayakkabılarımı da giydikten sonra lavaboya girdim tekrar, saçlarımı tepede bol bir topuz yaptım. Çok abartmadan göz makyajı yaptıktan sonra da mat kahve tonlarında olan rujumu sürdüm. Siyah çantamı alıp ders kitabımı ve defterimi koyup gerekli eşyalarımı da koyduktan sonra odadan çıktım. Hiç yurtta olasım yoktu. Yurttan çıkıp merkeze doğru yürümeye başladım. Kahvaltımı nerede yapsam karar verememiştim henüz.  Ama aklımda çok güzel bir fikir vardı. Sağ kaldırımda yeni açılmış olan fırına girdim. Henüz yeni çıkmış olan simit poğaça ve böreklerden ikişer tane alıp yanlarına da minik kurabiyelerden aldım. Nedense yurtta ki halim üzerimden serin bir rüzgarla gitmiş yerine bahar çiçekleri kokulu rüzgar getirmişti bana. Kitabevine yaklaşırken çiçekçi Hasan amcanın yanına uğradım.

'' Günaydınlar efendim. '' dedim yüzümde ki gülümsemeyle.

'' Günaydın küçük hanım. Nasılsınız? ''

'' Çok teşekkür ederim iyiyim, siz nasılsınız? ''

'' Gayet iyiyim hanım kız. Hangi rüzgar attı seni buraya? ''

'' Bahar rüzgarı. '' dedim.

'' O zaman begonyalar, begonviller, petunyalar çağırdı seni buraya. '' dedi ve özel cam bölgede yetiştirdiği çiçeklerden bana küçücük bir buket yaptı.  

'' Teşekkür ederim Hasan amca. '' dedim ve çiçeklerimi alarak dükkandan çıktım.


Kitabevine geldiğimde Nur teyze koltuğunda oturmuş elindeki kitabı okuyordu. Vazgeçilmez kitabı Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nün içine düşmüştü. Yavaşça arkasına yaklaşıp '' Ben geldim! '' diye bağırdım. Birden yerinden sıçradı ve arkasını dönerek:

'' Ay deli kız. Kalbime mi indirmek istiyorsun? Ayy ay yavrum yüreğime indirdin. ''

'' Sultan sende bu kadar dalmasaydın kitaba. ''

'' Bir kitabı yaşayarak okumadıktan sonra okumanın ne anlamı kalır. ''

'' Sende haklısın Nurişim. Bize güzel bir kahvaltı hazırlayacağım. '' dedim ve arkamda sakladığım çiçek buketimi çıkartıp önünde reverans yaparak teyzeme uzattım.

" Çok teşekkür ederim bu jestin için. " derken yüzü gülüyordu.

" Rica ederim. " dedim ve cam kenarında ki minik masamıza kahvaltımızı hazırlamaya başladım.

Alt kattaki mutfakta hazırladığım tabakları tepsiye yerleştirirken bir yandan da çay demledim.  Hemen üst kata çıkıp masayı düzenledikten sonra demliği ve bardakları da masaya götürdüm.

Herşeyi hazırladıktan sonra teyzemi çağırarak masaya oturdum. Güzel bir kahvaltıdan sonra etrafı toparlayıp alt kata geçerek çantama koyduğum defterimi ve ders kitabımı çıkararak biraz ders çalıştım.

GİZEMLİ YABANCIWhere stories live. Discover now