Gizemli Yabancı 12

20.3K 874 176
                                    


Heyecan ve stresten dolayı boğazım kurumuştu. Masaya konulan su şişesinden bardağıma çok az doldurarak içtim. Bu sırada Savaş bey karşı sandalyeyi çekerek oturdu. Tabi bunların hepsini vücudunun hareketinden anlayabilmiştim. Onu görmemi istemiyordu. Bütün konuşmalarımızda da karşıma çıkmamıştı ve şimdi de yüz yüze olduğumuz halde on dört kişilik uzun olan masanın bir ucunda o ve diğer ucunda da ben varım. Neden bu gizlilik onuda anlamış değilim. Sadece uzun boylu ve biraz da yapılı bir adam olduğunu anladım.

İncelemem daha doğrusu onu görebilme çabam hafifçe gelen bir öksürükle bölündü. Ardında hafifçe genizden gelen, biraz kalın ve insanı kendine çeken sesini doldu kulaklarıma.

'' İyi akşamlar Zehra hanım. '' derken hem çok kibar hemde son derece kendinden emin tok sesi vardı.

'' İyi akşamlar Savaş bey. '' dedim sesimin titrememesine gayret ederek.

'' Umarım isteğinizi layıkıyla yerine getire bilmişimdir? '' derken hem meraklı hemde çekingendi.

Tabi her şey çok güzeldi, çok teşekkür ederim demeyeceğim için nasıl cevap vereceğimi bilemedim. Ve susma süremi uzatmaya başlayınca da strese girmeye başladım. Gerçekten nasıl bir cevap vereceğimi daha doğrusu vermem gerektiğini bilmiyorum.

'' Zehra hanım eğer memnun kalmadıysanız isteklerinizi söyleyin ve o şekilde yerine getireyim. Sessizliğiniz beni huzursuz etti. '' telaşlı ve merak içerisinde ki o sesi duyunca kendime geldim.

'' Hayır teşekkür ederim. Güzel bir gündü. '' dedim en sonunda. '' Ben şeyi merak ediyorum. Sadece... Şey benim bunu söylediğimi nasıl duydunuz? Ya da öğrendiniz? '' Kendime sinirlenmeye başlıyorum. Neden durdum ki, sanki çekinmem gereken bir şey söyledim. Nerede sorgulayıcı ve her şeyi öğrenmek isteyen Zehra, dışarı kaçtı büyük ihtimalle. Düşünce de her şey ne kadar da kolay. Ama iş faaliyete gelince olmuyor işte.

'' Zehra hanım sizinle ilgili her şeyi biliyorum ve öğreniyorum. Birinci taktiği biliyorsunuz zaten. Sesinizi nasıl duyduğumu da tahmin etmişsinizdir diye umuyorum. '' derken sesi hafif dalgalandı. Gülüyordu sanırım.

Tam konuşacağım sıra da Savaş beyin geldiği kapıdan ses geldi ve bize doğru yaklaşan adım seslerini duydum.

'' Savaş bey yemek servisine başlamamızı ister misiniz? ''

Anlaşılan her şey plan ve program dahilinde gelişiyordu. Bu arada dükkana ve yurduma nereye ses cihazı koyduğunu da öğrenmeliydim. Oda da yankılanan adım seslerini dinlerken geriye yaslandım. Savaş bey konuşmadığı takdirde konuşmaya pek niyetim yoktu. Ayrıca tanımadığım insanların yanında da özel yaşantımı daha doğrusu kendi hayatımın konuşulmasını istemiyordum. Ben ileriyi göremediğim halde yemek servisini nasıl yaptıklarını da anlamamıştım gerçi. Yanıma yaklaşan servis masasına baktım ve hemen yanıma gelen garsona gülümsedim. Önüme konulan kaseyi alarak içi dolu olan kaseyi önüme koydu ve afiyet olsun diyerek yanımdan ayrıldı. Yaklaşık bir dakika sonra odada yalnız kaldığımız da konuşmaya devam ettik.

''Peki yurdum da kimden bilgi alıyorsunuz? '' diye sordum. Bu soru gerçekten aklımı kurcalıyordu çünkü.

Kahkaha atarak cevap verdi. Sesi gerçekten muhteşemdi.

'' Küçük bir arkadaşımdan Zehra hanım. ''

'' Gerçekten bu yaptığınız büyük saygısızlık. Benim defterimi kimse bilmiyor. Her zaman dolabımda kilitli olarak kaldı ve hiçbir zaman kimsenin önünde onu elime bile almadım. Yani dışarıda görüp size haber vermesi imkansız. Ayrıca özele saygınız olsun lütfen. Eğer birilerine okutmak isteseydim okuturdum. '' dedim sinirlerime hakim olamayarak.

GİZEMLİ YABANCIWhere stories live. Discover now