Gizemli Yabancı 8

24.3K 962 161
                                    



  Yurdun önüne geldiğimizde kapımı açan dedektife- evet şoföre dedektif diyordum çünkü Savaş beye benim hakkımda ki bilgiyi o veriyor ve adamın adını bilmiyorum- teşekkür ettim ve içeri girdim. Gerçi sabahki olaylardan sonra pek de odaya çıkasım yoktu ama şimdi teyzem ve amcam tarafından sorgulanmak da istemiyorum. O yüzden merdivenlerden yavaş yavaş çıkarken kızlara karşı tavrımın nasıl olması gerektiğini tartışıyordum kendi kendime. Bir sonuca varamayınca da hiç muhatap olmamaya karar verdim ve kapıyı açtım. Ayşe ve Elif sohbet ediyorlardı ve bilin bakalım ne oldu? Beni görünce sustular. Hiçbir şey demeden kapıyı kapattım ve eşyalarımı masaya bırakıp montumu çıkardım ve lavaboya girdim. Arabaya bindiğimden beri gözlerim kapanıyordu uyku diye. Zaten okulu bu hafta es geçeceğe benziyordum ama biraz da kaytarmaktan zarar gelmez diyerek de kendimi rahatlatıyorum. Yüzümü yıkadıktan sonra içeri girip dolabımı açtım ve pijamalarımı alarak tekrar lavaboya girip üzerimi değiştirdim. Artık toparlanıp eski düzenime geri dönmem lazımdı ve bu işin başlangıcını uykuyla yapacaktım. Önce güzel bir uyku çekecektim sonra da yemeğimi yeyip arkadaşlarımdan not alarak yarın ki derse eksiksiz devam edecektim. Ayrıca hem iş hemde okulu düzenli yürütebilmek için her gün derse giriyordum ama bir kaç arkadaşım öğretmen ile konuşarak birinci öğretimin dersine girip iki günü boşlayabiliyordu. Bu fikir başta hoş gelmese de her gün okula gitme zorunluluğu bir süreden sonra kasmaya başlamıştı beni. Hemde teyze ve amcamla artık daha çok aile gibi olduğumuz için biraz bu durumu kullanmak istiyorum. 

Çünkü onlar bir evlat sahibi olmak istiyor ve yıllardır çıkardığım her zorluğa ve aramıza koyduğum her mesafeye rağmen ısrarla beni evlatları olarak görüp benimde öyle davranmamı istiyorlar. Bence artık her iki taraf olarak da isteklerimizi almalıyız. Nasılsa bu dünya da onlardan başka hiç kimsem yok. Ve onlara daha fazla bu haksızlığı da yapamam. 

Masanın üzerine bıraktığım eşyalarımı alarak yerlerine koydum ve yatağıma çıktım. Tabi bunları yaparken kızlarla göz göze gelmemeye özenle dikkat ettim.  Şimdi de göz göze geldik kavgası yapmayı istemiyordum. Yorganımın altına girip telefonumu elime aldım ve alarmı saat ikiye kurdum. Yalnız ben o kadar erken mi kalkmıştım ya. Saat daha on. Yani yedi buçukta falan uyandım herhalde. Tabi uyandığımda hiç telefona da bakmadım giyinip hemen yola çıktım. Tabi bu yolculuk arabada olduğu için de daha çabuk geldim. İçimden kendime övgüler yağdırırken erken kalktığım için aklımda benimle alay ediyordu. Şimdi uyuyacaksan erken kalkmanın mantığı nerede diye. O da kendince haklıydı ama tamamen negatif başlayan bir hafta da kendimi motive edecek iğne ucu kadar bir şey bulmuşum bırakmam diyerek gözlerimi yumdum.


Kimse alarm sesini sevmez ama benim ki çok ayrı bir yere sahip. Çünkü alarmın sesini ayarlamayı unutmuşum!

Tabi böyle bir salaklık yaptığım için de saat ikide uyanmak üzere olan plan ve hayallerim güme giderek üç buçuk da uyanıp saat dört itibarıyla da yani şuanda da yataktan indim. Yüzümü yıkadıktan sonra gecikmeli olarak planımı uygulamaya koydum ve üzerimi değiştirip yemek yemeye gittim. Gerçekten öğrencilik hayatını herkes makarna olarak anlatır ama yurdumun tek güzel yanı yemekleriydi galiba çünkü ev yapımı pizzalar vardı şuan karşımda. Yemeği tepsiye koyduktan sonra oturacak yer ararken bu sefer cam kenarına geçmemeye karar verdim. Savaş beyin dedektifi tarafından görünmeyi istemiyorum çünkü ve dün olanlardan sonra da bu olayı tamamen noktalamaya karar verdiğim için hiç bir yönden açık vermemeyi düşünüyorum. Bu yüzden duvar tarafında boş yer var mı diye bakarken Sevil'in bana el sallamasıyla yanına doğru ilerleyip karşısına oturdum. 

'' Nasılsın tatlım? '' derken gerçekten meraklı gözüküyordu.

'' İyiyim canım sen nasılsın? '' dedim.

GİZEMLİ YABANCIWhere stories live. Discover now