Çıkış Yapsam Silinir Mi? (KaiSoo)

42 ÇYSM?

Yorumlarını bekliyorum*-*

*****

"Ne?" Gelen mesajı tekrar tekrar okudu.

"Siktir. Bu şaka olmalı!"

Bu da kimdi? İsmini biliyordu, hatta coğrafyadan kaç aldığını bile! Ayrıca ceza da vermişti...

Düşündü -ki düşünmek eylemi Soo'nun sık yaptığı bir şey değildi , zor olmuştu- ceza vermeyi seven birisi?

Bay Kim?

Lanet olsundu! Cidden teknoloji özürlüsü ÇıkışYapsamSilinirMi?  onun biricik sevdiceği Bay Kim miydi?

Bakışlarını ön koltuklar da oturan hocasına çevirdi. Sadece arka tarafını görüyordu,  kim bilir şuan ki surat ifadesi nasıldı.?Kesin hayalinde ki gibi 'thug life' gözlüğü takmıştı, elinde sigara,  arkada bir *move bitch* şarkısı...

Kafasını hızlıca iki yana salladı ve kafasının üstünde duran düşünce bulutunu eliyle dağıttı.
Ardından telefonu hızlıca eline aldı ve en başta ki konuşmalara kadar gidip tekrar okudu.

"O-oha..."

Okuduğu satırlara şaşkınlıkla bakarken küçük dili içeriye kaçmıştı.

'Hm nasıl anlatsam ki. Bana bakarken o büyük gözlerinin parlamasını seviyorum. Konuşurken ve gülerken ki dudaklarının aldığı şekli de seviyorum. Benden kısa olmasını da seviyorum. En önemlisi de bana bakışını seviyorum.'

Kendisine, kendini anlatmıştı. Okuduğu satırı tekrar tekrar okuyordu. Duygulanmamak elde değildi!

Parmaklarını gözünün altına getirdi ve akmaya hazırlanmış damlayı sildi. Şimdi sırası değildi daha sonra evde yatakta hönkürürken -mesela 'KİM JONGİN BENİ SEVİYOR , SİZİ DEĞİL BENİ' diye- zıplayıp ağlayabilirdi.

Yolculuğun bitmemesini diledi,  yolculuğun bitmesi demek, otobüsten inmeleri demekti ardından Jongin ile karşılaşacaktı. Utançtan yüzüne bakamayacaktı...

Belki de biricik sevgilisi (gerçi daha teklif etmemişti odun!) olduğunu görmezden gelip onu kandırdığı için bu genç yaşında hapishanelerde sürünürdü?

Ya da telefonu elinden alınırdı?

Telefonuna üzgün bakışlar attı ve sessizce konuştu.

"Hapishanede çürümektense,  seni almalarını tercih ederim... Özür dilerim biricik iphoneum..."

Telefonun ekranına öpücük konduracakken bakışları diğer tarafta ki koltukta oturan bir çocuğa kaydı. Ona büyüttüğü gözleri ile bakıyor her an elinde ki telefonu alıp, deli hastanesini arayacak gibi duruyordu.

Ona sevimlice gülümsedi, ekrana 'hoh'ladı ve ekranı siler gibi yaptı.

***

Uzun yolcuğun ardından bir öğretmen otobüste ki öğrencilere seslendi.

"Az sonra ineceğiz! Uyuyan arkadaşlarınızı uyandırın!"

Jongin derin bir nefes aldı ve bakışlarını arkaya çevirmemek için kendini zor tuttu.

Acaba tepkisi ne olmuştu? Merak etmişti ama inadından dönmeyip, arkaya bakmamıştı.

Okula geldiklerinde herkes birbirini itekleyip otobüsün kapısından dışarı çıkarken hocalar sinirle onları uyarıyordu.

Jongin oturduğu koltuktan kalktı ve önde ki kapıdan çıktı. Bakışlarını etrafta gezdirdi ve minik sevdiceğini göremedi.

"Daha yeni indik hemen kaçtın mı seni minik fare?" (BurKi:')