Kuzenim mi? Bahçe mi?

252 72 15
                                    



                Emir düştüğümü görünce, koşu bandını durdurup beni ayağa kaldırdı. Emir'in yüzünden, bileğimi burktuğum yetmiyor gibi, bana belli etmemeye çalışarak, kıs kıs gülüyordu.

En sonunda kendini tutamayıp, gülmeye devam ederek, ''Barıştık! '' dedi.

Bir de barışmasaydık, onun yüzünden spor salonundaki herkes garip garip bana bakıyordu. Ne kadar umursamamaya çalışsam da gerçekten canımı sıkmıştı.

Emir, koşu bandının az ilerisindeki tek kişilik koltuklardan birini göstererek, ''Gel şuraya otur da bakalım, kızarma falan var mı? '' dedi.

İstemediğimi söyleyerek suratımı astım. Emir, ''İyi madem öyle, bekle de dolaptan su alayım.'' Dedi.

Emir'in getirdiği sudan, birkaç yudum aldıktan sonra gitmek istediğimi söyledim. Emir, tam bir baş belası olduğu için, her zamanki gibi illa gitme diye tutturdu.

Artık gitmeme engel olamayacağını anlayınca, ''O zaman beraber gidelim.'' Dedi. Emir ile yolda gelirken, Rüzgâr'ı gördük.

Rüzgâr, kaldırıma oturmuş, kulaklığı ile müzik dinliyordu. Bizi görünce, Emir'e kızgın kızgın baktı.

Emir ile umursamayarak geçtik, eve yakın bir yerde Emir'den paçamı sıyırarak, ayrıldım. Eve girip, odama geçtiğimde, karşımda duran boş okul çantam ile karşı karşıya geldim.

Annemin, yanına hemen gidip, kırtasiyeden bir şeyler almak için para istedim.

Karşımızda, büyük ve her çeşit eşyalar olan bir kırtasiye vardı. Kırtasiye eşyalarını görünce, gözlerim parlıyordu.

Bir o yana, bir bu yana baktım. En sevdiğim kırtasiye eşyası, ''Renkli kalemler...'' olduğu için direkt o tarafa doğru yöneldim.

Bir tane o renkten, bir tane bu modelden derken, epey fazla kaçırdığımı anladım. İçimden, 'Aman! ' diyerek doldurdum. Epey defterler ve renkli kalemler almıştım.

Eve gidince, her zamanki gibi, aldığım güzel fosforlu kalemlerimin, nasıl yazdığına baktım.

Kalemleri, denemekten defter çiziklerle dolmuştu. Kalemlerimi kalemliğime doldurup, defterlerimi de çantama koydum.

Aşağıya indiğimde, babamlar gelmiş, masada yemeklerin gelmesini bekliyorlardı. Babam ve Rüzgâr' ın babasına ''Hoş geldin! '' dedikten sonra, yemekler geldi.

Annemin elindeki tabağı görünce, yaşadığım her şeyi unutuverdim. Annem, yaprak sarma yapmıştı.

Yaprakları, mideme götürürken, babama ''Baba, yemekten sonra seninle konuşabilir miyim? '' dedim.

Babam gülerek, ''Tabii kızım, bir sorun mu var? '' dedi. Bütün masadakiler, bir anda gözlerini bana çevirdi, kendimi bir an suçlu gibi hissettim.

''Yok, konuşuruz baba işte...'' dedim. Babam, gözünü kırparak, ''Peki...'' dedi.

Yemeğimizi yedikten sonra, babam ile odama geçtim.

Babam, düşünceli bir tavır ile ''Ne oldu kızım? '' dedi. Söyleyip babamın canını sıkmak istemiyordum ama böyle oldukça da Rüzgâr yüzünden benim canım sıkılıyordu.

''Baba, bu evde ne kadar süre kalacağız? '' dedim. Babam, birkaç saniye düşündükten sonra, ''Bende bilmiyorum, işlerim düzelmeye başladı. Biraz daha kaldıktan sonra, ayrı bir eve çıkarız.'' Dedi.

HAYATA TUTUNMAK #Wattys2017 (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin