41.Bölüm "Beni Delirtme!"

39 6 12
                                    

Caner'i gittiğimde hemen bulmuştum. Hicran ağzı açık bir şekilde bir bana bir Caner'e baktı.

Hicran'ı içeriye doğru ittirerek,

"Sallanmada içeriye gir!"  Dedim.

"Nasıl buldun sen bunu ya?"  Dedi hala etrafa bakış atarken.

"Zor bir şey değil. Klasik Caner hep buraya gelir. Aptal olduğu için, saklanacağım derken kendini ele veriyo işte..."

Hicran kıs kıs bıyık altından gülerken, Canerden koluma sert bir darbe geldi.

"Olum neden ele veriyon la beni? Ne biçim dostsun sen? Tek yerim vardı zaten, onu da sayende bütün sülale öğrendi."

Hicran kendini göstererek,

"Ben sülalenden değilim..."

"Olabilirsin ama..."  dedi Hicran'a göz kırparak.

Hicran yüzünü buruşturmakla yetinirken,

"İstisnalar kaideyi bozmaz değil mi?"  Dedim.

Hicran ile Caner bana ölümcül bakışlarını sergilerken, gözlerimi başka tarafa çevirdim.

O iğrenç bakışlarını üzerimden çektiklerine kanaat getirince, tekrar normal bir şekilde döndüm.

Ne?! Hala bana bakıyor bunlar ama...

"Lan ne var?!  Mal mal bakıp durmayın, başlıycam ha!!!"

İkiside aynı anda eski hallerine döndüler.

Bunlara kızcan illa... başkasını anlamıyolar.

Büyük koltuğu görünce bir anda gözlerim parladı. O tarafa doğru heyecanla ilerlemeye başladım.

Yayılmaktan daha güzel ne olabilirdi ki?

Aniden gözümü kestirdiğim koltuğa Caner zıpladı.

"Boşuna bakma bura benim."

Ne biçim misafirim la... oturcak koltuk yok.

"Ben misafirim... ev sahibi, misafirinden koltuğu kapar mı hiç? Ayıp ayıp... yazıklar olsun."  Gözlerimi devirdim.

Hicran kıs kıs gülerken, Caner koltuğa iyice yayılıp, masanın üzerindeki tabaktan bir kurabiye aldı.

Dikkatlice onu izlerken, kurabiyeyi bir lokmada ağzına attı.

Bana cay yapıyordu.

Kendimi yere atıp, gözlerimi kapadım. Caner'e saydırmaya başladım.

"Vicdansız, pislik, düşüncesiz... hayvan... misafir anlayışı olmayan mal, öküz... anca yayıl!"

Ben bu kadar saydırdığım halde nasıl tepki almamıştım. Merakla gözlerimi açtım. İkiside yoktu... nereye gitmişlerdi ki?

Ayağa kalkarken bağırdım.

"Lan Caner nereye kaçtın?"

Ses gelmeyince yukarıya çıktım.

Caner ile Hicran'ın sesleri geliyordu.

Hicran...

"Neden geldin buraya?"

Gelmiştim... çünkü onu özlemiştim.

Bir kuşun özgürlüğünü özlediği gibi özlemiştim onu. İtiraf edemezdim, buna cesaretim yoktu. Dilimdeki sözcükler dışarıya çıkmak için can atarken, kalbim beni durduruyordu. Söylersem pişman olmaktan korkuyordum. Ya beni sevmezse? Hayır derse ne diyeceğim? Bunları göz önüne alamıyordum.

HAYATA TUTUNMAK #Wattys2017 (Ara Verildi)Where stories live. Discover now