shit

3.5K 172 37
                                    

"Tanrım, uzan zamandır böyle düzgün bir şekilde kahvaltı yapmamıştım." dedi sırtını sandalyesine yaslarken. Gerçekten bu kadar cılız gözükmesine rağmen hiç doymayacakmış gibi yemişti ve bu açıkçası şaşırmama sebep olmuştu.

"Rina yemek konusunda her zaman harikalar yaratır." ondan uzun bir süredir görmediğim bir ilgiyle bana bakıp dudaklarıma küçük bir öpücük bıraktı.

Zayn kaşlarını ilgiyle kaldırıp beni süzdüğünde boğazımı temizleyerek her zaman her durumda kurtarıcım olan oğluma döndüm ve merakla bizi izleyen gözlerine bakıp ellerini yıkamasını söyledikten sonra konuşmanın içine dahil oldum.

"Öğretmen olmaya nasıl karar verdin?" en merak ettiğim şey buydu sanırım. Ondan hiç mi hiç beklenmeyecek bir şeydi bu. "Karar vermedim, zaten pratikte öğretmen olduğum pek söylenemez sadece çocuk psikoloğuyum okulların kapanmasına bir kaç ay kalmışken bir öğretmenin bulunup işe başlaması neredeyse imkansız olduğu için babam bunu yapmak yerine bir süre idare etmem gerektiğini söyledi."

"Baban?" kaşlarımı hafifçe kaldırarak yüzünü inceledim. Öğretmen bile değilken nasıl bir anaokulunda iş yapabilirdi ki?

"Oğlunuzu gönderdiğiniz okulun sahibi." gözlerini yüzümün her bir yerinde gezdirirken hafifçe gülümsedi. "Bu konuda eğitim almadığınız halde orada bir şeyler yapmaya çalışmanız ne kadar doğru?"

"Okulda zaten görev yapıyordum, çok azda olsa bu yaşlarda başlayabilen problemler çocuklarda görülebiliyor ve burası özel bir okul olduğu için saçma bir rehber öğretmen yerine ben görev alıyorum."

"Sizi daha önce görmemiştim."

"Oğlunuz pek fazla problem çıkarmıyor demektir. Gerektiği durumlarda velileri yanıma çağırıyordum zaten." dudaklarını birbirine bastırarak parmağındaki yüzüğü çevirmeye başladı.

"Eee, hayatında biri falan yok mu?" Rod, hafif kinayeli bir sesle sorduğunda kaşlarımı çattım. "Hayır, uzun bir süredir yok ve bir süre daha yalnız takılmayı düşünüyorum." derken gözleri üzerimdeydi ve beni olumlu anlamda etkilemiyordu.

Gözlerinden bedenime akan negatif enerjileri hissedebiliyordum. Ela gözleri tıpkı bir zehir gibi kanımda dağılıyordu.

"Masayı toplasam iyi olur." Rodger'ın yanından kalkıp kahvaltılıkları toplamaya başladığımda ikisi tekrar konuşmaya devam etmişlerdi ama ben hala salonumda oturan ela gözlü adam hakkında düşünmeyi bırakamıyordum. Bu biraz tuhaftı çünkü aramızda kopuk bir iletişim olmasına rağmen güçlenen bir şeyler olduğunu hissedebiliyordum.

Gözlerindeki tuhaf bakış ilgimi çekiyordu ama bunu sadece benim görmediğimden bugün emin olmuştum. Rodger'ın ona özel hayatıyla ilgili bir şeyler sorması sıradan olay bir şey değildi. Bu daha çok düşmanını tanımaktı ve kahvaltıya davet etmesinin amacını yeni algılayabiliyor olmam beni biraz tedirgin etmişti.

Umarım o gittikten sonra bir problem çıkmazdı.

"Yardıma gerek var mı?" kapının hemen önünden bana seslendiğinde elimdeki yerleştirmek üzere olduğum tabağı sıçrayarak makinenin içine düşürdüm. Elimi göğsümün üzerine koyup ona bakarken kalbim hızlıca atıyordu.

"Hayır, teşekkürler. Hallettim bile." dedim tabağı düzeltip makineyi kapattıktan sonra ellerimi yıkarken.

"Üzgünüm korkutmak istememiştim." dediğinde dudaklarının üzerine sinen gülüşü fark etmiştim. "Pek üzgün gibi durmuyorsun." başımı hafifçe eğip yüzüne bakarken sırıttım. Bunu neden yaptığımı bilmiyordum sadece gülüşü bulaşıcıydı.

Burning Cigarettes 💏 zmDonde viven las historias. Descúbrelo ahora