i'll see you there

2.6K 175 116
                                    

Dilimin ucuna gelip de söyleyemediğim sözcükler, aklımdan çıkmayan sorular ve beni ağlama krizlerine sokup içimi kemiren hisler vardı. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum, o gün ne olduğunu ya da nasıl devam edeceğimizi. Ne kadar doğruydu? Birbirimizden etkileniyoruz diye benim evli olmamı göz ardı ederek yakınlaşmamız ne kadar doğruydu?

Hiç. 

Ne doğruydu, ne de mantıklı. Sadece onunla birlikte aynı rüzgara kapılmış, peşinden sürüklenip gidiyordum. Sonunun ne olacağı belli değildi, ne olduğumuz bile değildi sadece öpüşüp duruyorduk.

Tanrım. Tüm bunlarla ilgili düşünmek bile başımın çatlarcasına ağrımasına sebep oluyordu.

İç çekerek, yatakta diğer tarafa döndüğümde beni izleyen ela gözler görmek ürpermemi sağladı. Ne zamandır uyanmış beni izliyordu?

"Sıkıntılı olduğun zaman," dedi işaret parmağını omzumun üzerinden koluma doğru indirirken. "Omuzların düşüyor ve her zamankinden çok daha fazla sık nefesler almaya başlıyorsun." uzanıp, dudaklarını dudaklarımla çenem arasında ki boşluğa bastırırken elini yanağıma çıkardı. "Ama içinde neyle savaştığını bana asla söylemiyorsun." gözleri, onlarca tondaki renkler dışında, bir de benim için sakladığı endişeyi barındırıyorken en az benim kadar sarsılmış bir surat ifadesi vardı.

"Neden? Ben senin kocanım, Rina." baş parmağı kısa aralıkla alt dudağımı okşarken bakışlarının her zamankinden daha derin olması kaşlarımı çatmama sebep olmuştu.

Bugün bana karşı neden bu kadar yoğundu?

"Sen iyi misin?" dedim tüm söylediği şeylerin dışında bir yorumda bulunarak. O böyle bir adam değildi. Benimle sabah konuşmaları yapacak, ilgilenecek ya da derdime ortak olacak. O sadece Jav doğduğundan beri sık sık zaman geçiremememizden yakınır ve benden yüz bulamayınca kıçını dönüp uyurdu. Neden birden bire sanki bana vicdan azabı çektirmek ister gibi iyi bir kocaya dönüşmüştü?

Kafasını olumlu anlamda sallarken doğrularak sırtını yatak başlığına yasladığında gözlerim bir süre çıplak göğsünde gezindi. 

"Anne!" Jave kapıyı birden açarak bize doğru koşmaya başladığında gülerek ellerimi ona doğru uzattım ve yatağa atladığındaysa küçük bedenini sıkıca kavradım. "Bebeğim." dudaklarımı boynuna ve sonraysa çenesinin üzerine bastırdığımda kıkırdayarak başını göğsüme yasladı.

"Birkaç günlük bir tatile gitmek ister misiniz?" Rod, hiç beklemediğimiz bir teklifi bize sunup, şaşkınlıkla ona dönmemizi sağlarken kaşlarım neredeyse saç diplerimle birleşircesine kalkmıştı. "Tatil mi?"

"Evet, buralardan uzaklaşmanın ailemize iyi geleceğini düşünüyorum." evlilik yüzüğümüzü parmağının üzerinden çevirirken gözleri gözlerime odaklıydı. "Sizi çok aksattım biliyorum ve boşluk bulmuşken bunu sizinle en güzel şekilde değerlendirmek istiyorum." yüzümün önüne gelen saçlarımı geriye iterek mırıldanırken dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Ne dersin bebeğim?" dudaklarımı ilk önce benim ve sonra da oğlumuzun alnına bastırırken bu şok olmuş ifadelerimiz karşısında gülümsüyordu. "Pekala," kafamı olumlu anlamda sallarken bakışlarımı ilk başta hevesle beni onaylasa da sonradan yüzü gittikçe düşmeye başlayan oğluma çevirdim.

"Javie?" 

"Gitmesek olur mu?"

"Neden?" sesime yansımasına engel olamadığım şaşkınlığımla birlikte yüzüne baktığımda elleriyle oynarken fısıltıya yakın bir mırıldanmayla konuştu.

"Zayn benimle futbol oynayacağına söz vermişti." dedi ve ardından üzerinde ki ismi yazılı olan, bizim yeni fark ettiğimiz formayı gösterdi. "Formam bile hazır!" kahverengi gözleri büyük bir hevesle büyüyerek bana bakarken bakışlarımı Rodger'a çevirdim.

Kaşlarını çatmış karşı evin duvarını inceliyordu.

"Oraya gittiğimizde baban da seninle oynayabilir, hayatım." saçlarını okşayıp yanağına bir öpücük bıraktığımda sıkıntıyla iç çekti. "Babam bana bilerek yeniliyor, onunla oynayınca eğlenmiyorum anne lütfen daha sonra gidelim." gözlerime neredeyse yalvarırcasına bakarken ekledi. "Hem, köpeğini artık gezmeye çıkarabilecek kadar büyüdüğümü söyledi!" ayağı kalkarak o çok bilmiş ifadesiyle ellerini beline yerleştirdi.

"Gittiğimiz yerde daha çok eğleneceğine eminim." Rodger, dakikalar sonra tekrar konuştuğunda söylediği kelimeler Javie'nin somurtarak kucağıma oturmasına sebep olurken derin bir nefes aldım.

Rodger ise üzerine bir bluz giydikten sonra aşağıya inmişti.

Zayn

"Javie?" bahçede ki salıncağına oturmuş, yerde ki çimleri sökerken oldukça büyük bir hayal kırıklığını üzerinde taşıyan küçük çocuğu görmek beni biraz şaşırtmıştı. 

Gözlerini bana çevirirken omuzlarını kaldırıp indirdiğinde derin bir nefes almayı da ihmal etmemişti. "Neyin var?" sık sık diğer tarafa geçmeme engel olan çitleri keserek yaptığım kapıdan onun yanında geçerken geri birleştirmeyi ihmal etmemiştim çünkü eğer Rina çitlere yaptığım şeyi görürse beni mahvedecekti.

"Babam bizi tatile götürecek." oldukça üzgün bir ifadeyle suratıma baktığında kaşlarımı çatarak yüzünü inceledim. "Peki, bunun için neden mutsuz hissediyorsun?"

"Çünkü Alda'ya gidersek seninle top oynayamayacak ve Jo'yu da gezdiremeyeceğim." bakışlarını ellerine indirirken suratıma yerleşen gülümsemeye son anda hakim oldum ve ona destek olmak adına birkaç şey söyledim. "Ben hep buradayım, istediğin her hangi bir zaman tekrar oynayabiliriz." elimi saçlarının arasına yerleştirip karıştırdığımda gözlerim ikinci katın balkonundan gözüken manzaraya kaydı.

Rina, valize birkaç eşya koymaya devam ederken kocasının ona verdiği öpücükle işine ara vermiş ve ona dönerken gülerek birkaç şey mırıldanmıştı.

Kocasıyla arası düzelmiş miydi?

"Yani, annenle baban barıştı mı diyorsun?" gözlerimi zor da olsa o görüntüden ayırıp gözlerine baktığımda omuzlarını silkerken beni çok şaşırtacak birkaç şey söyledi.

"Hayır, o sadece annemi kandırıyor." yanda bulduğu bir dalla çimleri eşelemeye başladığında şok içinde hala onun küçük bedenini inceliyordum. Bu çocuk ya hepimizden daha zekiydi ya da bedeni elli yaşında ki bir adam tarafından yönetiliyordu. "Öyle olmadığına eminim. Baban sadece hatalarını telafi etmek istiyor." dedim o oturduğu yerden kalkıp dalı sinirle fırlatırken "Öyle!" diye bağırdı.

"Annemi hep ağlatıyor ama annem babamı sevdiği için ona hep inanıyor." öfkeli gözler, benim elalarımla buluştuğunda söylediği şeyin gerçekliğinin beni rahatsız ettiğini fark ettim. Onu seviyor muydu?

Sevmiyorsa da beni ilgilendirir miydi?

Derin bir nefes alırken elini tutup dizlerimin üzerine çöktükten sonra mırıldandım. "Böyle düşünme. Eminim ki annen sizin için en doğru olanını yapıyordur."

Dudaklarını, çattığı kaşlarıyla bilrlikte sinirle bana karşı çıkmak için açtığında Rina, bahçeye açılan camdan gözüktü. "Bebeğim, hadi gidiyoruz." diyerek buraya döndü ancak beni görünce yüzünde ki muhteşem gülümsemesi silinmişti.

Gözlerimi zorda olsa ondan ayırdıktan sonra Jave'e dönerek gülümsedim. "Bak ne diyeceğim," ellerimi omuzlarına yerleştirip hafifçe sıkarken devam ettim. "İstersen futbol maçımızı orada yapabiliriz." gözleri hevesle büyürken olduğu yerde zıpladı. "Gerçekten mi?!"

"Elbette, seninle orada görüşürüz." saçlarını karıştırıp onunla bir beşlik çaktıktan sonra ilerlemeye başladığı annesine baktım. Çok güzel görünüyordu.

Ona gülümsediğimde bana yavaşça tebessüm etti ve oğluyla birlikte kocasının yanına geri döndü.

Vay mq Rude Boy kullanmadan yebe yazabiliyormuşsun diyenler +5

Artıq şu yebeleri bin yıl geçtikten sonra atma diyenler +2862

SANA GELECEK İLHAMIN KULLANDIĞI YOLUN ASFALTINI DÖKENİNİN GELDİĞİ YOLA SOXUM DİYENLER +2

#SHİPZHERİNA

Burning Cigarettes 💏 zmWhere stories live. Discover now