Küçük Cin'im ▷▷ 6

1.2K 157 44
                                    

Ben voler, devamlı okuyucularımı severim kskslslsls... O nedenle kyungcan sevgiler... 😎😍😍🏄🏄 Bugüne nasipmiş ithaf etmek.. 😂

••••••

"O muydu, değil miydi?"

"Yok yahu, o değildir."

"Ama başkaları da gördü!"

"Ama o küçük, uçan, minik bir cin."

"Hayır, şeytan."

"Ama tıpkı bir insan gibi görünüyordu."

"Kafayı yiyeceğim."

"Kyungsoo seni geberteceğim."

Sabah kalkışım, okula gidişim, okuldan dönüşüm; yemek yerken, odama giderken; yatacağım vakit... Tüm bir haftam boyunca yaptığım her eylem bu cümlelerle donanıyordu ve ben normal herhangi bir şey düşünemez olmuştum. Her sefer, o küçük şeytana sövmemle son buluyordu ve büyük bir kızgınlıkla yanıma gelmesi için çağırıyordum ama rüzgarından bile eser yoktu. Bunun iki açıklaması vardı; ya yine bana uzaktan uzaktan gülüyor ve gelmeye fırsat bulamıyordu, ya da o gün gazete arkasından başını bile çıkarmayan o, adam dediğim kişi oydu ve benim onu gördüğümü anladığı için gelmeyi göze alamıyordu.

"Umarım ikincisi değildir, Kyungsoo." diye mırıldandım. Eğer öyleyse onunla ciddi bir konuşma yapmamız gerekecekti. Randevumu berbat ettiği ve ondan öncede kandırdığı için... Düşündükçe önceki olanların da şakadan ibaret olabileceği fikri doluşuyordu aklıma ve nedenler silsilesine giriyor, oradan çıkamıyordum. Neden yapsın, neden yalan söylesin, neden birisiyle olmamı engellesin, neden, neden, neden... Nedenler bitmiyordu ve 'Neden gözümün üstünde kaşım var?" diyecek raddeye gelmiştim. Aynaya bakmaya korkuyordum.

Sinirle oflayıp yorganımı tekmeleyerek yataktan kalktım. Annem içeriden kahvaltı için bağırıyordu ve kız kardeşimin banyoda söylediği şarkı odamın içinde yankılanıp beynimde kesilmeyen seslere ekleniyor, patlayacak bir bombaya dönüşmeme katkı sağlıyordu. Kendimi etrafa karşı kapatmayı deneyip gözlerimi yumdum ve  derin bir şey nefes aldım. Zihnimde bir çift koca göz ve kalın, siyah kaşlar canlanmasını hiç istememiştim. Ama çok geçti. Kızgın Kyungsoo köpürcükleri içimde çoğalmaya başlamış ve ayaklarımı harekete geçirmiş, tepinme krizlerimi başlatmıştı.

"Kyungsoo... Eğer şu gün içinde... Karşıma çıkmazsan... Bir daha hiç gelme, tamam mı?" parmağım tavana doğru sallanırken ben de olduğum yerde birkaç tur döndüm. "Beni duyduğunu biliyorum. Bugün ya geleceksin ya da gelecek! Sonrası yok."

Ardından odadan çıkıp yeşil çay terapisi eşliğinde sakin bir gün geçirmeyi diledim. Tabii Kyungsoo gelinceye kadar... Yani gelirse...

Geleceğine bağladığım umutlarım eşliğinde birkaç bardak çay içip huzur bulamayı denedim. Neyse ki beni biraz olsun sakinleştirmiş ve düşünmekten azıcık da olsa alıkoymuştu.

Salonda uzandığım koltuktan ayrılıp odama geçerken de bunun için iyi ki diyordum. Gerçi benim 'iyi ki'lerim çok uzun sürmezdi. Bunu bir kez daha, kapımı açtığım an yatağımda oturmuş çarşafımla oynayan Kyungsoo'yu görünce anladım. Benim ona şaşkınlıkla kızgınlık arasında bir bakış attığımı görünce elini kaldırıp yalancı sırıtmasıyla "Merhaba?" dedi.

Sesini duyar duymaz kendime gelip tamamıyla ciddi bir hal aldım ve kaşlarım çatıldı. Kapıyı kapattım ve odada volta atmaya başladım. Lafa nasıl gireceğimi düşünüyordum ve göz ucuyla gördüğüm kadarıyla, Kyungsoo da kirpikleri altından benim vereceğim tepkiyi bekliyordu.

Little Genie || KaiSooWhere stories live. Discover now