Küçük Cin'im ▷▷ 7

1.1K 153 63
                                    

Sırıtıyordum. Biraz fazla abartılı, gözlerimi kaybettiren, dudaklarımı kulaklarıma ulaştıracak kadar geniş bir sırıtmaydı ve ben, ona yaptığım pastayı bu kez çatalla yemeği tercih eden ve arada başını kaldırıp beni kontrol eden Kyungsoo'ya bakıyordum. O da, hala ona bakıp bakmadığını kontrol ediyordu tabii.

"Kyungsoo?" dedim sırıtmamı bozmadan. O nedenle sesim daha çok "Kyıngsıı?" der gibi çıkmıştı.

Kyungsoo bana göz ucuyla baktı ve kaşlarını hafifçe gözlerine indirdi. Çok tatlısın diyip bağırmamak için zor durduğumu saymazsak gayet sakindim.

"Kıçılsını?"

Sırıtmam bozulmadığı için cümlem de garip çıkmıştı ve Kyungsoo'nun gözlerine kapanan kaşları da bu garipliği onaylamıyordu.

"Kiçilsini didim."diyerek düzeltsem de pek fayda etmedi ve çatalını usulca tabağa bırakıp ellerini masanın üstünde yumruk yapıp açan Kyungsoo, sakin kalmaya çalışarak bana baktı.

"Ya of... Küçülsene diyorum. Hadi küçül!"

Ben yerimde zıpladım. Kyungsoo sandalyede kaydı. Neredeyse masanın altında kaybolacaktı.

"Bıktım. Gerçekten bıktım. Çağırıp durmasan bir daha gelmeyeceğim."

"Ya neden? Nasıl gelmezsin? Sen benim küçük tatlı cinim değil-?"

"Ya demesene şöyle!"

Birden ayağı fırladı ve masadaki dolu tabağı alarak bana arkasını dönüp yemeğe başladı. Onu böyle kandırıyordum. Tatlılarla.. Kesinlikle karşı gelemiyordu ve sonunda ne istersem yaptırabiliyordum. İstediğim en ekstrem şey, beni tuvalete ışınlamasıydı ama bu bile aşırı heyecan vericiydi. Biraz daha zaman geçsin, yurt dışına çıkmayı isteyecektim; ya da gitmek isteyip de gidemediğim yerlere, giremediğim mekanlara ışınlamasını... Mükemmel olurdu.

"O zaman bugün de bir şey istiyorum."

Ofladı. Büzülen dudaklarının sevimliliği gözlerimde canlanırken neşeyle oturduğum yerden kalkıp arkasına geçtim ve omzunun arkasından bağırdım.

"Benimle çıksana!"

Pastanın ayaklarımız dibine düşüp her tarafımızı kirletmesimi beklememiştim. Tam onu temizlemeye yelteneceğim sırada Kyungsoo'nun öksürük krizine girmesini de beklememiştim ve hızla su uzattığımda o suyu yüzüme püskürtmesini de...

"Ne oluyor yahu?!" diye bağırdım. O bana korkuyla gözlerini dikmişken ben de kargaşayı anlamlandırmaya çalışıyordum.

"NE DEDİN SEN?" diye bağırdı Kyungsoo.

"Bir şey demedim."

"NASIL DEMEDİN ULAN?"

Yutkundum ve yüzüme püskürtülmüş suyu temizleyip ona yaklaştım. Bağırmaya hazır dikiliyordu ve birazcık rahatlaması lazımdı. Sanırım dediğim şeyi yanlış anlamış ve kızmıştı.

Yavaşça koluna girdim ve sakince konuşmaya başladım.

"Önemli bir şey değil canım, sadece birlikte dışarı çıkıp gezelim demek istemiştim. Biliyorsun, pek dışarı çıkan biri değilim."

Onu yürütmeye başladığımda itiraz etmeden yönlendirmelerimi kabul etti. Dışarı çıktık. O etrafına korkuyla bakarken koluna iyice sokuldum.

"İnsanlar seni görüyor mu?" dediğimde bana döndü.

"Yani büyüksün ya ondan dedim. Gerçi hala küçücüksün, çıldırıcam."

Little Genie || KaiSooWhere stories live. Discover now