Küçük Cin'im ▷▷ 15 ▷▷ FİNAL

1.3K 142 77
                                    

Kyungsoo'yu birden öpüvermiştim ama birden de kayboldu o güzelim dudaklar dudaklarımdan. Şaşkındım ve kapattığım gözlerimi açtığımda karşılaştığım ilk şey küçücük Kyungsoo olmuştu.

"Bu halin ne?!" diye çemkirdim ki aynı anda "Ne yapıyorsun ulan?!" diye daha çok sesi çıkan, sesimi bastıran da küçük cin Kyungsoo'dan başkası değildi.

"Neredeyse ağzıma giriyordun Kyungsoo, neden birden küçüldün?"

"Asıl senin ağzının ağzımda ne işi vardı ulan!"

Sırıttım ve kısa süre de olsa onun dudaklarını hissetmiş olan dudaklarıma parmaklarımı değdirdim.

"Ben de seni seviyorum." dedim. Çekinmedim. Mutluluk beni her şeyimle esir almışken ona karşı açık olmaktan sakınmazdım.

Kyungsoo kısa süreli bir şok geçirdi. Ardından bitkisel hayat, komaydı derken en son ölü taklidi yapan halinden sıyrılmış, odanın tavanında hızla uçuşurken bulmuştum onu. Deli gibiydi, çığlık atıyordu.  Beklemediğim bir anda tam yüzüm ortasında duruyor ve "Sen ne diyorsun ulan?!" diye bağırıp aynı şeyleri tekrara alıyordu.

En sonunda, bu halleri beni her ne kadar aşırı tatlı oluşundan ötürü çileden çıkarsa da dayanamayıp avcumun içine kıstırmıştım onu. Bir şeyler diyordu ama sesi boğuk geldiğinden anlamıyordum. Gülmek ve tepinerek yatağımda dört dönmekle meşguldüm.

Ardından yatakta yüzüstü, dirseklerimin üzerinde durduğumda avcumu hafifçe araladım. Aradan öksürük sesleri geldi ve bana söven Kyungsoo'nun sinirli hallerini işittim. Yine de kıs kıs gülmekten kendimi alamadım.

"Nefessiz kalıyordum ulan!"

"Ulan diyen ağzını yerim senin." dedim ve Kyungsoo put kesildi. Ben hala ayaklarımla halay çekiyordum.

"Hazır bu kadar küçükken ham mı yapsam seni?"

"Ulan!"

Allah'ım... Kyungsoo'nun minik ve sinirli halleri karşısında kayıtsız kalmak ve kahkaha atmamak mümkün değildi. Ama buna bir dur dememiz ve onunla konuşmamız gerekiyordu.

"Kyungsoo?" dedim. Kollarını önünde bağlayıp bana kötü kötü baktı.

"Yapma böyle, büyü de konuşalım hadi."

"İstemiyorum."

"O zaman ömür boyu avcumun içinde kalırsın."

Bunu dediğim an puf olup yok olmuştu küçük şeytan ve bozuntuya uğradım.

"Tamam, seni zorlamıyorum. Ne zaman hazır olursan o zaman konuşalım." Tavana bakarak konuştum. Duyduğuna emindim.

"Ne konuşacaksın?" diyen bir ses gelmişti arkamdan. Hemen sırtımı çevirdim ve insan boyutlarına gelmiş Kyungsoo ile yüz yüze geldim.

Küçük hallerin nazaran utangaç bir şekilde oturuyordu yatağın ucunda. Yanakları kızarmıştı ve parmaklarıyla çarşafı delmeye çalışırken küçükken olduğu kadar tatlı olabileceğini gösteriyordu.

"Korkuyor musun?" diye sordum ciddileşerek ve Kyungsoo'ya doğru yanaşarak. Bana çevirdi gözlerini ve bakışmamız çok uzun sürmedi.

"Neden korkacakmışım?" diye sordu. Parmağının ciddi anlamda çarşafı parçaladığını görünce fazlasıyla gergin olduğunu anladım.

"Yine başka birini seversem diye? Seni bırakırsam diye, korkuyor musun?"

Bu sefer gözlerini kaçırmadan baktı gözlerime. Titreşen gözbebekleri karşısında aciz ve onu mutlu edemeyeceğimi düşünme ihtimali karşısında olabildiğince kırgın hissettim. O da haklıydı tabii. Şimdiye kadar iyi bir profil çizememiştim onun gözünde.

Little Genie || KaiSooOnde histórias criam vida. Descubra agora