Bölüm 13

24.3K 1.7K 711
                                    

Yapılan büyü yavaş yavaş bozulmaya başladı ama askerler hala konuşmuyordu. Korkusuz savaşçılar kılıçlarını bile doğru düzgün kaldıramıyordu, karşılarındakilerin kim olduğunu anlamaya çalışıyorlardı.

Sarayın önündeki kalabalık küçük adımlarla açılmaya başladı, ortalarında kalan grubun çevresini sardılar, kaçabilecekleri hiçbir yer bırakmadılar lakin dumanlarla gelenler zaten buradan kaçmak ister gibi durmuyordu. Bir avuç büyücü ve savaşçıydılar ama bu kadar az olmalarına rağmen çekinmiyorlardı, sarayı yerle bir edeceklerine inanıyor gibi duruyorlardı.

Darius kılıcını hala çıkarmamıştı. Merdivenlerden herkesin aksine korkusuz adımlarla inen adamı gözüne kestirmişti. Darrel karşısındaki adamın Valerie'nin babası olduğunu bilmiyordu, onun bağırışını içeride olduğu için duymamıştı. General ve Darius karşılıklı kaldığında Darius başını geriye attı ve sarayı inceledi.

"Kral Vance'in dışarı çıkmak için sadece birkaç saniyesi kaldı."

Darrel elini kaldırdığında çevrelerini sarmış olan her savaşçı kılıçlarını kaldırdı, general de kendi kılıcına uzandı. Kralı dışarı çıkaracakları yoktu, büyücüler kara büyü kullanıyorlardı ve Vance'in canını tehlikeye atamazlardı.

Bahçe tarafından koşan dört kişiyi kimse fark etmedi. Aiden, Harper, Will ve Ace zindanlardan Valerie söylediği için çıkmıştı, Valerie ise başına dikilen bir nöbetçi olduğu için dışarı adım atamıyordu.

Kaira ve Rendal da bütün uyarılara rağmen savaşçıları dinlememiş ve saraydan çıkmışlardı.

Askerlerin arasından Aiden, Ace ve Will geçti, Darrel'ın tarafından ilerlediler ama Will son dakika Harper'ı geri ittirdi ve takip etmesine izin vermedi. Aiden sakin adımlarla yürürken Valerie'nin babasından gözlerini bir an bile çekemedi, babasının arkasına geçti.

Darius başını hafifçe yana eğdi. "Vance Anwa'yı parçalamamı oturduğu tahttan mı izlemek istiyor?" Güldü. "Onun için onurlu bir hareket olurdu."

Darius, karşısındakilerle konuştuktan sonra on saniye boyunca hiç hareket etmedi. Dinledi, izledi, dışarı çıkan birisi olup olmadığını görmeye çalıştı. Vance davetsiz misafirlerin bahçesinde olduğunu dakikalar önce öğrenmiş olmalıydı, Darius'un dediklerini de duyabileceği bir yerde beklediğini biliyordu ama çıkmıyordu.

Darius kaşlarını yavaşça çattı. "Bitti." dedikten sonra ayağının altındaki toprak çatırdamaya başladı ve ucu görünmeyecek bir şekilde ileriye açıldı. Savaşçılar gözleriyle dört bir yana ayrılan küçük çatlakları izlemeyi sürdürdü. Darius sonunda ayağını kaldırıp yere vurduğunda Anwa'nın gözetleme kulesine doğru açılan çatlak büyüdü ve kuleyi bir saniyede toz etti.

Uzaklarda oluşan toz bulutunun ardında bağırışlar koptu. Yıkılıp giden kuleden herkes gözlerini çekti ve krala tekrar baktılar. Will "Bu Valerie'nin babası mı?" diye sorduğunda Ace veya Aiden hiçbir şey diyemedi. "Bu babası mı!"

Darius eline kılıç yerine bir hançer alınca general ne amaçladığını çözmek için bakışlarını aşağı indirdi. Darrel emir veremiyordu çünkü çevresini sardığı büyücülerin aslında avucunun içinde olmadığının farkındaydı. Darius hançeri elinde bir tur çevirdikten sonra saraya kısık gözlerle baktı. Sarayı nasıl parçalayacağını hiç kimse tahmin edemiyordu ama kuleyi tek bir hareketle yok etmişti.

Darius arkasını saran askerlerin hareket ettiğini fark edince başını hafifçe çevirdi. Onu taşıyan esmer büyücü parmaklarını şıklattığında arkasından yavaşça yaklaşmaya çalışan askerler kılıçlarını ileri sanki elleri yanıyormuş ve tutamıyorlarmış gibi yere attı.

ANWA 2Kde žijí příběhy. Začni objevovat