Bölüm 19

20.5K 1.8K 712
                                    

Tapınağın girişinden yankılanan, bir kişiye ait olan ayak seslerini duyuyordum. Ellerimden destek alıp yavaşça ayağa kalktım. "Valerie!" Ace'in sesini duydum ama yerimden ayrılmadım. Kollarım iki yana düşmüş bir şekilde onu bekledim.

Ace, uzun koridordan hızlıca geçti. Gözlerinin parlaklığı dikkatimi çekti. Öfkeden köpürdüğünü görebiliyordum ama adımlarındaki acelecilik ve yüzündeki bu bakışın sebebi öfkesi değildi, korkuydu.

Üç adım önümde durdu ve elindeki kıpkırmızı kılıcı yüzüme doğru kaldırdı. Adımları doğru değildi, duruşu tamamen yanlıştı. Kılıcının arkasından bana bakıyordu, göğsü şiddetli nefesleriyle inip kalkıyordu.

Gözlerime doğrultulmuş kılıca yorgunlukla baktım. "Ace,"

"Bana bunu yaptırdığına inanamıyorum." dedi ve üç adımı da kapattı. Kılıcı boynuma yasladığında başımı yukarıya kaldırdım ve yeşil gözlerine özür dileyerek baktım. "Bana bunu yaptırdığına inanmıyorum!"

Kılıcı düzgünce tutamıyordu, kayıp gidecek gibiydi.

Baştan aşağı vücudumu inceledi, yüzümde ona yabancı gelecek bir bakış aradı. Kılıç tenime dokunmuyordu, üzerine atlarsam ancak o zaman gerçekten elindekini kaldırabilecekti. "Buna gerek yok." dediğimde nefesini bir anlığına tuttu ama kılıcı indiremedi. "Özür dilerim."

"Balance bana ne yapmam gerektiğini söylediğinde az kalsın onu öldürüyordum." Gözlerim kılıcın keskin ve zehir akan ucundaydı. "Aklını mı kaçırdın!"

"Tedbirdi. Sana söylüyorum, buna gerek yok!" Ben geri gittim ama o hala savunmadaydı. İnanıp inanmamak arasında kaldı ama farklı bir Valerie'nin karşısında olmadığını fark etti. "Özür dilerim diyorum!"

"Seni öldürebileceğimi sana düşündürten neydi?"

"Kılıcı şu an kaldırabiliyor olman." dediğimde elindekini yeni görüyormuş gibi gözlerini çevirdi ve hızlıca aşağı indirdi. "Kendimden emin değildim. Konseye ne yapacağımı söyledim Ace. Tek başıma karar veremezdim. Kara büyüyü davet ettiğimde delirip delirmeyeceğimden emin olduğumu söyledim ama yalandı, belki de aklımı kaçırırdım. Balance riske edemezdi, birisinin benden emin olması gerekiyordu. Senden başkası da olamazdı."

Gine'ın bana Balance'ı bul demesinin sebebi buydu. Yanlış yola istemeden de olsa sapabileceğimi düşünüyordu, ben de küçük bir ihtimali vermiştim. Eğer kara büyüye düşündüğümün tersi bir şekilde kapılmış olsaydım bu kez ben herkes için tehdit olacaktım.

Balance'a açıklama yaptığımda daha ben ona aklımdakini söylemeden o ihtiyacım olanın elinde olduğunu söylemişti. Canavara dönüşebilirdim ve canavarın o an öldürülmesi gerekirdi. Dokunulmaz bir savaşçının elinde beni durdurabilecek bir kılıç olmalıydı. Aiden bunu yapamazdı, ancak Ace yapabilirdi. Eğer içeri girdiğinde beni delirmiş bir halde bulsaydı, hiç düşünmeden kılıcı bana saplaması gerekirdi. Ama o adımı bağırarak girmişti, o da yapabilecek gibi durmuyordu.

Ace tam önüme geçti ve yakamdan tuttu. Ayaklarımı yerden kaldıracak bir şekilde beni çekti ve öfkeyle konuştu. "Bunu hemen Balance'a geri vereceğiz." dedi kılıcı göstererek. "Saklamaya devam edecek!"

"Tamam." dedim. "Hiçbir şeyim yok. Kapı açıldı ama kara büyü kayboldu. Çek şu kılıcı önümden!" Elini ittirdim ve geriye kaçtım. Kendim gibi tepki verdiğimi görünce kılıcı arkasına çekti ve sonra kınına soktu.

Parmağını kaldırdı ve beni azarlar gibi "Bunun intikamını alacağım Valerie." dedi. Bir kere daha süzdü. "İyi misin?"

Başımı üst üste salladım.

ANWA 2حيث تعيش القصص. اكتشف الآن