Bölüm 20

19.8K 1.8K 568
                                    

1 ay sonra, Gaana

Sakin adımlarını atan kurdun kaslarının hareketlerini bacaklarımda hissediyordum. Seze yukarı çıkarken Arn arkamdaki ordunun hemen tepesinden geriye doğru uçtu, Sapphire takip etti.

Binlerce kişilik ordunun adım sesleri birbirine karışmıştı, bir gümbürtü doğuruyorlardı. Yıkım getireceğimiz kilometrelerce öteden hissediliyor, sesini duyuruyordu.

Anwa'dan çıkalı günler oluyordu, Gaana'nın sınırlarında saatlerdir ilerliyorduk. Tepeye doğru ilerken git gide yükseğe çıktığımız için Gaana'nın etrafındaki şeffaf kalkanı gözlerimle görebiliyordum. Her adımımda çok daha gerçekçi görünüyordu.

Omzumun üzerinden arkama baktım ve yokuşu atlarla veya yürüyerek çıkan binlerce adamın ifadesiz suratını inceledim. Birinde bile korku yoktu, hiçbiri geri dönmek istemiyordu. Ailelerini onlardan alan kadının kellesini istiyorlardı, intikam için yanıp tutuşuyorlardı.

Tepenin uç noktasına ulaştığımda Seze yürümeyi bıraktı ve hırlayarak önündeki bariyere baktı. Darrel, Aeron, Isaac, Aiden ve Will yanımdaydı.

Rüzgar saçlarımı uçurdu. Biz durduğumuz için takip eden adamların hepsi yavaşladı ve konum aldı. Tepenin altında kalan ve uzayıp giden kuleye bakışlarımı kilitledim. Kalkanın güvenli kısmında kalmıştı, Estella oradaydı.

"Ordu, saraya ulaşmış olmalı." diye mırıldandım onay almak için.

Andrakar ve Anwa'nın asıl ordusu, Gaana'nın surlarını saran kalkanın dışında bekliyordu. İçeri giremiyorlardı çünkü kalkan onlara engel oluyordu fakat içeridekiler de dışarı çıkmıyordu. Görüp görebilecekleri en kalabalık ordu karşılarındaydı. Sadece Andrakar ve Anwa'nın savaşçıları değil, yaşamak isteyen ve Estella'nın sıraya soktuğu her krallık birlik olmuştu.

"Ulaştılar. Kalkanın indirilmesini bekliyorlar Valerie." dedi Darrel.

Gaana'nın batısında kalan, ormanın içine yer edinmiş bu eski kulenin içinde Estella bekliyordu. Yerini benden gizlemeye çalışmıştı. Geldiğimi görmesini istemediğim için kendi tepeme kara bulutları kendim yerleştirmiştim. Benim nerede olduğumu büyüyle bile takip edememişti. Kalabalık sayılmayan birlikle birlikte günlerdir hareket halindeydim lakin yerimizi konsey bile bulamazdı. Üzerimizdeki büyüyü, kendimizi saklamak için Anwa'dan çıkarken yapmıştım. Bu kadim büyü bile değildi, kara büyünün ta kendisiydi. Estella, kendi içindeki gücü yine kara büyüyle yıkamıyordu.

Fakat şimdi, tepenin üzerindeyken büyüyü tamamen ortadan kaldırmıştım. Kulenin üstünden baktığında canını almak için bekleyen onlarca savaşçıyı görebilirdi.

Aiden atına vurdu ve diğer yanıma geçti. Arn ve Sapphire hemen önümüze indi. Ace, yeşil gözlerini bana çevirdi ve tepki vermemi ejderhasının sırtında bekledi.

"Kalkanı açacağını söylemiştin." dediler.

Kalenin önündeki ordu surları yıkmak için bekliyordu. Doğudan yaklaşan ordular kalkanın önünde saldırıyı iki taraftan gerçekleştirmek için konumlanmıştı. Biz ise büyünün kalbinin tam ortasındaydık. Estella öldüğünde, Drogo özgür olacaktı. Drogo kimseyi öldüremeyecekti, kendi lanetini bir kere daha tetiklemesine izin vermeyecektim lakin Drogo'nun gücü sadece içinde yaşattığı değildi, ormanın ta kendisiydi.

Bütün ormanım çıldırmış gibi koşacak, özgürlük isteyecekti. Irphenler dağılacaktı, kurtlarım ve tazılarım her yere ulaşacaktı. Vavalar, sahip oldukları tüm güçle bana gelecekti. Binlerce vava, insanların içine karışacak ve Gaana'ya dair tek bir toz bırakmayacaktı.

ANWA 2Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora