Bölüm 15

20.8K 1.8K 503
                                    

Sarayın merdivenlerine çıkarken bütün muhafızlar kıpkırmızı gözlerime bakıyordu. Suratımda herhangi bir ifadeye rastlayamazlardı ama öfkeden köpürdüğümü herkes anlardı. Göz bile kırpmadan yukarıya çıkmaya devam ettim, Ace hemen arkamdaydı ve herkes birbirine komutanları çağırmaları gerektiğini söylüyordu.

Anwa'ya geleceğimi biliyor olmalıydılar çünkü Drogo'nun ve Alischa'nın bağırışı her yerden duyulmuştu. Anwa ve Karanlık Orman yan yanaydı, kafamı kaldırdığımda ormanımın etrafına sarılı o bariyeri göreceğimi biliyordum. Görmesem bile kalbimde hissediyordum ve ormanın çevresine gerilen bir kalkan olduğunun herkes farkındaydı.

İçeridekiler dışarı çıkamıyordu, dışarıdakiler içeri giremiyordu. Sapphire, Arn ve Seze dışarıda kalmıştı.

Adımlarım ritmikti, önüme birisi çıksa bile yavaşlamamıştım. Yukarı çıkarken Ace hızlanıp yanıma geldi. Yüzüne bakmama gerek yoktu çünkü hissettiklerimi hissediyordu. Arn'la bağlıydı ama aynı zamanda ormanın bir parçasıydı. Çekilen o duvar bizim içimizde de yer edinmişti ve verdiği acı tarif edilemezdi.

Buz gibi görünüyordu.

Ben ise yanıyordum.

Taht odasına hızlıca ve aceleyle girdiğimizde Vance hemen yerinden kalktı. Kalabalıktı. Rendal, Kaira ve Darrel da buradaydı. Açık bıraktığım kapıdan komutanlarım girmişti ve Will'in sesini duymuş, Aiden'ın tanıdıklığını hissetmiştim ama hiçbiriyle göz göze gelmedim.

Vance salonun ortasına doğru hareket etmeye başladığında yanmaktan acıyan gözlerimi üzerinden çekmedim ve parmağımı ona doğru kaldırdım.

"Evimi hapsetti." dedim ama sesim fısıltıdan farksız çıktı. "Estella'yı binlerce parçaya ayıracak ve ormandaki her hayvanın nasibini almasını sağlayacağım. Onu yok edeceğim. Blaze'i surlarda sallandıracağım." Vance'in bakışları bende dondu kaldı.

Diğerleri ise ne dediğimi anlayamıyordu çünkü hala açıklama yapmamıştı.

"Minas'ın da ne yaptığından haberdarım. Estella'nın ne istediğini babamla tanıştığım gün öğrendim."

"Babanın neler yaptığını hatırlatmama gerek yok." dediğinde sinirden çenem titredi.

"O bir katil. O, sana göre önünde durulamayacak bir düşman. O bir kral ve karşısında durduğum kara büyüyü elinde oynatıyor. Ama dürüst." Bir adım attığımda muhafızlar ellerini beline götürdü ama kılıçlarını çekmediler. Delirmiş gibi görünüyor muydum bilmiyordum ama öfkem bedenimi titretiyordu. Orman hapsolduğu için acısını herkesten çıkaracağıma inanıyorlardı. Ama onlara bakmadım bile, ilgilendiğim tek kişi Vance'ti. "Yanımda olduğuna inandığım kral bir yalancı, senin düşman bildiğin kralı ise gerçekçi." Ağzını açtığında hemen devam ettim. "Babamı sana tercih ederim Vance. Onu tehdit etmek, beni tehdit etmek demektir. Ama Estella'ya yaptığını yalanlayacak ve ispatlayacaksan, bunu dinlemek isterim."

Ağzını yavaşça kapattı ve söyleyecek bir şey bulamadı. Başımı bu şekilde sus demek için salladım çünkü edeceği tek kelime kendimi kaybetmeme sebep olurdu.

Tahtın ardında duran cübbeli adamlardan birisi "Kaleden yeni geldi." diye fısıldadığında ortamdaki sessizlikten dolayı onu duyabildim.

"Kapat çeneni!" diye bağırdığımda bütün gözler bana döndü. Çığlık atar gibi devam ettim. "Acımı senden çıkarmamı istemiyorsan, kapat çeneni."

Vance çok daha sakin bir tonla, daha doğrusu beni anlamak istiyor gibi sordu. "Kalede kaldığın sürede kara büyü sana daha çok yapışır Valerie." Yaklaştı. İçimde kara büyüden bir parça var mı görmek istedi. "Baban olduğu için ona sığınıyorsun."

ANWA 2Where stories live. Discover now