....

2 0 0
                                    


Bugün sürünerek dış kapının oraya doğru gittim. Kapının penceresinin ufak bir kısmı hala saydamdı. İki gözüme yetecek büyüklükte olmadığı için, sağ gözümle dışarıyı izlemeye başladım. Kaldırımlar biraz daha yükselmişti. İşte orada! Elinde bir kahve var. Beni duyuıyor musun? Adam, kahvesine baktı ve adımlarını hızlandırarak bir binaya girdi. Beni görmüyorsun, biliyorum. Ama beni duyabilirsin. Sesim kötü değildir. Biri daha yürüyor, daha yavaş adımlarla. Durdu, elinde tuttuğu kahve ve çantayı yere bıraktı. Kaldırımın üzerine. Bir araba hızlı bir şekilde yoldan geçerken kahve hafiften sallandı. Çanta sabit... Gömleğini düzelttikten sonra çantayı ve kahveyi yerden alarak yürümesine devam etti. "Saati biliyor musunuz? " dedim. Utanarak. Duymamıştı. Bir adam sekiz numara diye bağırdı. Sekizinci insan beyaz çizgiye doğru yaklaşırken, bir çocuk... Çocuk mu? Kaldırımın köşesinde duruyordu. Bir süre onu izledim. Hiç hareket etmedi. Onu korkutmamak için sesimi çıkarmadım. Dokuz numara... Bu kez sesi daha baskındı. Çizgide öyle. Titreşimleri masanın üzerinde yayılıp, beynime kadar ulaşıyordu. Beynim onun ne olduğunu biliyor, ne hissettirdiğini de ama! Dokuz numara çizgiye doğru ilerledi ve masanın üzerine eğilerek çizgiye daha yakından baktı. Daha da yaklaştı. Göz bebekleri büyümüştü. Derin bir nefes aldı ve kemiklerini dikleştirerek sandalyesine doğru ilerledi. Çocuk hala hareketsizdi. On numara... Bugünlük bu kadar, yarın devam edeceğiz. Gözlerim boşluğa bakarken sürünerek çatlağın yanına döndüm. Kireç birikintileri biraz daha artmıştı. Fark etmemeleri içn ayak parmaklarımla kireçleri çatlağa yapıştırmaya çalışırken, parmaklarım bir süreden sonra hareketini yitirdi ve uyuyakaldım.

Zaman askıda kaldı, içerideyim, 23, 22, 21. Başka bir şehir, kapı ve otobüs kapanmak üzere, koltuklarında insanlar oturuyor. Cılız, şişman, uzun, kısa, siyah, beyaz, sarı... Elektirik direğinin tellerinde insanlar şarkılarını söylüyorlar. Sen de şarkılar söylerdin K, ikinci katın, 4 numaralı dairesinde. Bir rüya gördüm sonra, sen artık şarkı söylemiyordun, Rüyanın hiç bir katında bulamadım seni, yaşadığım dairenin içinde dolaşıyordum. Zemin ayaklarımın altından akıp gidiyor, saat yerinde duruyordu, hıç kıpırdamadan. Koridorun uzun duvarları arasından odama doğru gidiyordum, sağımdaki iki kapı, ve soldaki bir kapı karanlıkta kaybolmuştu. Odanın kapısını açtım. Bana ait bir tek eşya bile kalmamıştı odada, hepsi bir yerlere gitmiş. Sadece ben ve yatağım, odanın ortasında dik bir şekilde duruyorduk. Evet K, aylar boyunca zemine paralel olarak uzanan yatağım, bugün - belki de o gün değildi, mekanı tanısam da, zaman durmuştu - benimle birlikte ayakta duruyordu. O zamanlar yatağım diyordum K, ama iki gün sonra evden ayrıldım. Artık o sadece bir yatak, benim için değil.

Dışarıdayım, 21, 22, 23, geri döndüm. 

KWhere stories live. Discover now