...........

2 0 0
                                    

Yol ne taraftaydı? Ölen kişiyi tanıyor musun? Hayır. Açılan toprağın yanındaki insanlara baktım, Onları gördüğümde bir sokağın köşe başında ağlıyorlardı, Evin içine açılan sokak kapısı aralık kalmış, esen rüzgarla birlikte bir ileri bir geri sallanıyordu. Rüzgarın içeri girmesini engellemek için içeriden ve dışarıdan birer kişi düzenli olarak kapıyı kapatmayı düşünüyordu fakat ölümün getirdiği ziyaretçileri dışarıda bırakmamak için üşümeyi kabul ettiler ve üzerlerine paltolarını giydiler. Giyilen paltolardan biri daha uzundu, kadının baldırlarına kadar uzanıyordu. Paltosunu çekiştirerek dışarı çıktı birisi, yeni gelenlerden biri ise içeri girdi ve üzüntülerini dışa yansıttı, bütün eve. Ve evdeki bütün insanlar o yeni gelen kişinin üzüntülerini kabul ettiler. Aralık kapının karşısındaki sokak duvarının önüne geçtim ve bir sigara yaktım. Yavaş yavaş dışarı çıktı insanlar, oralarda bir yerde ölüm uzanmış, insanların arasına gizlenmişti. Ölümü tanıyanlar bir arabaya bindiler, yakınlarıysa başka bir arabaya. O arabada boş bir koltuk buldum ve onlarla birlikte buraya geldim. Telaş yoktu, suratları kesik kesikti. Boşluktaydılar. Sıradan giden hayatları bildikleri ama tanımadıkları bir duyguyla bölünmüştü. Bu duygunun ne olduğunu ve ne hissettirdiğini ilk bir kaç saat anlayamadı hiç kimse. Adını dahi koyamadılar. Yavaşça içlerine gömüldü, ölen adamın toprağa gömülmesi gibi. İçleri de ölen adam gibi toprağa gömülmüştü çünkü. Yer çekti. Yürüdükçe parçalandılar ve parçalarını geride bırakırken arkadan gelenler daha çok ağlamaya başladı. Çünkü binlerce insan parçası vardı sokaklarda. Dökülen derilerimin üzerinde ise insan sesleri. Duvarlara yapıştı, kireçlere ve üzerime. Böcekler dolmuştur aralarına ve hatıralar. Böcekleri kovabilirim zihnimden, ama hatıralar. İçini kemirmeye ve ondan beslenmeye başlar. Gecenin en karanlık saatinde çıkarlar odanın bir köşesinden ve silüetlere bürünürler. O zaman unuttuğun her şeyin daha derinlerde bir yerde bir gün yeniden uyanmak için güneşin doğmasını beklediğini fark edersin. Fiziksel bir güneş değildir o. İçinde parsel parsel ayrılmış, farklı insanlara ait binlerce parça bulursun, Bir şey mi söyledin? Hayır, ana yol ne taraftaydı? Yolu hatırlamıyor musun? Pek sayılmaz. Kaybolduk o zaman.

Ana yola çıktığımızda, yolun köşesinde duran... Masanın üzerinde duran saat altıyı gösteriyordu. Kapının yanında duran askılıktan montomu aldım ve saat altıyı iki geçerken odadan çıktım. Arkamdan bir kapı daha kapattım ve aparmanın koridoruna çıktığımda merdivenlerden üst kata doğru çıkan iki kişiyle karşılaştım. Gülümsediler. Başımla onlara selam verdim ve yüz elli dört basamak sonra bir kapı daha kapattım. Montumu üzerime giydim ve sokağın köşesinde asılı duran kaldırımın üzerinden yürüyerek otobüs durağına geldim. İnsanlar duruyordu,

Geri döndüm. P' aşağıda yaşam yok. Affet beni.

KWhere stories live. Discover now