...............

1 0 0
                                    

Bir köşesi yırtık perdeyi yana çektim ve dışarıya baktım. Yeni ay kaybolmuştu. Sokak lambasının sönük ışığı bahçedeki erik ağaçlarının üzerine vuruyordu. Yıllar önce bir şeyler ekmek için kullanılan bahçe uzun zamandır temizlenmediği için çöp atıklarıyla dolmuş, toprak neredeyse kaybolmuştu. Baharın gelişini haber verecek hiç bir tonlama ve görsel burada bulunmuyordu artık. Hayvanlar başka bir toprağa göç etmiş, bitkiler ise çöp yığınlarının arasında kaybolmuştu. Ayaklarımdan yayılan gürültü diğer katlardan duyulmasın diye, sürüklüyordum bedenimi. Çöplerin arasından sızıp toprağa değebilmem için bedenimin daha da ağırlaşması gerekliydi. Lavabonun içindeki kirli tabağı yıkayıp rafa yerleştirdikten sonra mutfak penceresinden dışarıya baktım. Yeni ay hala gözükmüyordu. Bulutlar önüne geçmiş, onu bu dünyadan koruyorlardı. Üzerimdeki kıyafetleri çıkardıktan sonra yerde, duvara dik bir şekilde duran tartıyı aldım ve yere koydum. Ayaklarımı üzerine çıkarttım. Neredeyse sabah olacaktı. Lavabonun deliğinden içeriye girmeye çalışan böcek kalan suyun içinde çırpınıp duruyordu. Ayaklarımdan üç santim ölçtükten sonra kestim ve kalan parçaları çöpün içine attıktan sonra çöp poşetini kapının önüne koydum. Müzik sesi yeniden başlamıştı.

Çatıya açılan kapıyı arkamdan kapattım. Hava serinlemişti. Çatının bu kısmından ağaşıdaki ağaçlar gözükmüyordu. Çıplaktım. Ayaklarımın altından yayılan kan bastığım duvarın altında dağılırken başımı yukarıya kaldırdım ve derin bir nefes aldım. Buradan bütün dünya gözüküyordu. Sağ bacağımdan bir santim fazla kestiğimden dolayı dengemi korumak için yavaş adımlarla çatının köşesine gittim. Dizlerimiz üzerine çöktükten sonra başımı aşağıya sarkıttım ve akıp giden zamanı izledim. Sol kolumu gözlerimin hizasına getirdiğimde saatimi pantalonumun içine koyduğumu hatırladım. Betonun köşesine oturdum ve güneşin doğmasını bekledim.

Binalar çoğalmıştı. Birer virüs gibi her sokak arasının başında insanları yok etmek için delikler oluşturuyordu. Bu delikler , demirlerle tutturuluyor. Kapılar açılıyordu insanlara. Sahiplenilmesi için, Çünkü varolacakları bir yön arıyordu herkes, ve her insan varlığını çoğalttıkça varolacağını zannediyordu. Nesnelerin değişmesine izin vermiyordu kimse Sabit kalmaları için üzerlerini bir kaç deri daha giyiyorlardı.. Böcekler yiyecek bir şeyler bulmak için yuvalarından çıkmaya başladığında ilk insan, elinde bir çanta ile sokağa girdi, Bir kaç adım attıktan sonra durdu evrak çantasını ve kahvesini yere bıraktı. Yoldan geçen arabayla sarsılan kahve dökülmek üzereyken takım elbiseli adam kahve bardağını tuttu, evrak çantasını yerden aldı ve yürümeye devam etti. Bir binanın deliğinde kayboldu. elimi beton duvarın üzerinden çekmemle birlikte aşağıya düşen ufak taş yerçekiminin kuvvetliyle ağırlığını katladı ve yeryüzünde ufak bir kırılma yarattı. Taşın betondan kopmasıyla oluşan boşluk bir gün yağmur suyuyla dolacak. Ama bugün değil, Çünkü devlet bugün güneşli olsun istiyor. 

KWhere stories live. Discover now