......

2 0 0
                                    

Sırtım sürtünmekten dolayı soyulmaya başladığı için yüz üstü zemine uzandım, Soyulan yerler kabuk tutmaya başlamış, kaşınıyordu. Dişlerimi sıktım. Bir su damlası duvarın köşesinden aşağıya doğru iniyordu, onu takip eden bir damla daha... Dikey bir şekilde zemine ulaşana kadar duvarın üzerinde yürüyordu. Bir damla daha... Sırt üstü yattım ve ayaklarımla kendimi damlaların geldiği yöne doğru itmeye çalışırken, sırtımdaki kabuklar zemine takılıp kalıyordu. Damlaların döküldüğü köşeye vardığımda kabukların bir kısmı biraz önce bulunduğum yerden bana doğru bir çizgi halinde duruyordu. Duvara yaslandım. Soyulan derim betonun soğukluğunu içine hapsedip, orada tutmak istiyordu. Başımı arkaya yasladım ve bir damla su derime değdi. Diğer damlalarda onu izleyerek bedenime düşüyordu. Gözlerimi kapattım. Yağmur yağıyordu.

Sonra bina sarsıldı. Duvarların köşesinden su akmaya başladı. Daha yoğun... Bir süre sonra zemin üç santim kalınlığında bir suyu üzerinde taşırken, sırt üstü yattım ve suyun bedenimi kaplamasını izledim. Çatlak, artık ses çıkartıyordu ve sesi yüksek sesli adamın sesinden de hoparlörden gelen müzik sesinden de daha baskındı. Duvarın diğer köşesinde ufak bir çatlak daha oluştu. Biliyorum K. Bina yıkılıyor. İnsanlar dans etmeye devam ediyor. Üst kattaki kapı açıldı. Grup karşı odaya geçmek için dışarıya çıkıyor. Sessiz ol. Düşünme... " İçecekleri dağıt " dedi yüksek sesli adam, " Ölçüm yapılacak. " Diğeri mırıldandı. Evet demek istedi K'. Bu onun evet deme şekli. Elini cebine soktu. Derinlerde bir şeyler aradı fakat bulamadı. " Kalem K', kalemim nerede?" K' mı? Hayır, K' olamaz, o dışarıda... Elinde tuttuğu kalemi adama uzattı ve " Kalem " dedi K'nın sesi. Çatlak derinleşirken, ışık hüzmeleri betonun arasından sızıp zemini tamamen aydınlattı. Yoğun bir ses, kendi dışında herşeyin duyulmasını engelliyordu. Dış kapının tutunduğu duvarlar çöktü ve kapıda bir insanın geçebileceği kadar boşluk oluştu. Sürünüyordum. Acıyor ve kabuklarımı geride bırakıyordum. Boşluğun yanına geldiğimde sağ ayağımla kendimi dışarı ittim ve bina yıkılmaya başladı. Büyük bir toz bulutu bütün sokağa yayılmıştı. Kaldırımdan geçen bir insan üzerime bastı, başını yukarı kaldırdı, yıkılan binaya baktı ve yürümeye devam etti. Toz bulutu yavaşça kaybolurken, çocuk hala kaldırımın köşesinde durmuş bekliyordu. Yanına doğru sürünmeye başladım. Çocuğun yanına geldiğimde, bir taşa sabitletmiş olduğunu fark ettim. Heykel... O yapmış olmalı, onun insanlarına benziyor. Çocuğa yaslandım. Bir grup insan bu tarafa doğru ilerliyordu. Aynı hızla, bir sağa, bir sola dönerek gülümsüyorlardı. 

KWhere stories live. Discover now