.............

1 0 0
                                    

Yaylaya varmadan önce sekiz kilometre boyunca yürüdüm. Yol boyunca tek bir insana bile rastlamadım. Biraz ileride yolun kenarında kapısı yarı açık eski bir ev vardı. Eski evi geçip patika yola saptım. Patika yol aşağıya, ormanın derinliklerine doğru uzanıyordu. Ağaçlık alanın sarmaladığı bungalov evler yılın bu aylarında kapalıydı. Yürümeye devam ettim, ve akarsunun yanına çadırımı kurup odun toplamak için etrafı dolaşmaya başladım. Güneş dağların arasından kaybolmaya başlamıştı. Çadırımın yanına geri döndüm ve ateş yaktım. Bir şeyler atıştırdıktan sonra çantamda taşıdığım Maldoror'un Şarkıları adlı kitabı çıkardım ve akıp giden akarsuya okumaya başladım. Rüyalarımı anlatıyordum suya ve ondan bütün yolunu kaybetmiş ruhlara rehber olmasını istiyordum. Lautreamont için dua ettim. Bu satırları yazmış adam kötü bir insan olamaz. Akarsu ile konuşurken ateş neredeyse sönmek üzereydi. Odunum kalmamıştı. Çadırın yanında duran testereyi aldım ve yaklaşık on, on beş metre uzağımdaki bir ağacın yanına gittim. Parmaklarımda dallarına dokundum ve en sağlıksız dalını seçtikten sonra ağaçtan özür dileyerek bir dalını kestim ve sönmekte olan ateşin üzerine attıktan sonra yayılmaması için ateşin etrafındaki taşları sağlamlaştırdım. Dostum akarsuya ve diğer bütün canlılara iyi geceler dileyerek çadırın içine girdim.

Gözlerimi açtığımda içerideydim.. Çadırın sağ tarafından kurtların bağırarak koştuklarını duyuyordum. Ayaklarıyla vurdukları toprak parçaları havaya kalkıyor ve biraz önce bulundukları yerin yakınına düşüyorlardı. Ateşin yansıması sönmüştü. Çadırın sağ tarafındaki dış tentesi bir kurdun başını kaplayarak içeri doğru büküldü ve dişleriyle sağ kolumu yakaladı. Uyandığımda çadırın içindeydim. Akarsunun akıntısından başka bir ses duyulmuyordu. Eve döndüğümde testereyi dolabın en altındaki çekmeceye kilitledim ve bir daha ona dokunmadım. 

KWo Geschichten leben. Entdecke jetzt