BÖLÜM 12.. KANIM ISINMASA..

237 36 0
                                    



Günler hızla geçiyordu. Piyanistin, Tokatlı ve Recebin yanlarına gelişi, dört yıl, dokuz ay, olmuştu üçü de bakımlı birer adam olmuşlardı. Piyanist, geçmişiyle ilgili gördüğü küçük süliyetler dışında hiçbir şey hatırlamıyordu.

Bir Cuma günü otelde müdür piyanistin yanına geldi " Oğuz bey, yarın otelimize çok önemli misafirler geliyor tüm otelin temiz ve hatasız olmasını istiyorum sizinde bilginiz olmasını istedim" diyerek uzaklaştı.

Piyanist, müdürün ne demek istediğini anlamıştı cumartesi günü piyanist uyandığında neredeyse öğlen olmuştu. Tokatlı ve Recep otelde işlerinin başındaydı piyanist giyinip evden çıktı berber metinin yanına gidip sakallarını ve saçlarını hafif düzelttirdi sonra vakit geçirmek için berber metin le muhabbet edip oradaki gazeteleri okudu.

Otelde önemli misafirler olduğundan Otelin mutfağına gidip yemek kokularının üstüne sinmesini istemiyordu. Artık gün akşama dönmek üzereyken berberden çıkıp istiklal caddesinden Taksim istikametine yürümeye başladı. Taksime meydana çıkmıştı ki birden, gözlüğünü, berber Metin in orada unuttuğunu hatırladı, tam geri dönerken tramvay durağında bir adamın çatık kaşlarıyla ona baktığını fark etti.

Bu adam yetmiş yaşlarında, uzun boylu, şık giyimli, bir adamdı. Piyanist adamdan gözlerini kaçırdı. Adam tramvay durağından hızla öne doğru birkaç adım atıp piyanist e yetişti ve omuzuna dokundu.

Adam " Ben o şirkete yıllarımı verdim. Dedeniz le birlikte onu büyütmek için geceli gündüzlü çalıştık. Peki ya siz ne yaptınız, hiçbir açıklama yapmadan, hiçbir şey dinlemeye tenezzül etmeden beni işten attınız.

Piyanist adamın yüzüne baktı " Siz kimsiniz"?

Bu soru adamı dağada kızdırdı "Yiğit bey beni nasıl tanımamazlıktan gelirsiniz ben sizin eski ceo nuzum "diye çıkıştı

Piyanist adama" Beni yanlış anladınız, si sizi kırmak istemedim ta tam tersine sizinle konuşmak istiyorum.

Ceo bir şey anlamamıştı şaşkın, şaşkın piyaniste baktı.

Piyanist in istediği olmuş şirketin içini bilen biri karşısına çıkmıştı.

Piyanist "Bana biraz zaman ayırın sizinle ko konuşmak istiyorum. Bana beni anlatın, ailemi anlatın, şirketi anlatın.

Ceo şok olmuştu içinden " Ne oldu bu adam neden kesik, kesik konuşuyor. Neden beni anlatın, şirketi anlatın, ailemi anlatın diyordu. İçinden herif benimle dalga geçiyor" diye geçirdi. 

Piyanist adam uzaklaşmasın diye koluna girdi adama "Gelin benim misafirim olun. Si size bir şeyler ikram edeyim."

Adam meraklanmıştı. Piyanistle beraber otele doğru yürümeye başladılar. Otelin kapısından içeriye girip bekleme salonunda ki koltuklara karşılıklı oturdular.Piyanist, garson genci çağırıp misafiri için bir kokteyl istedi. Sonra adama baktı " Lütfen anlatın si sizin işinize neden son verdim, na nasıl son verdim.

Ceo piyanistin bu tavırlarına bir anlam veremiyordu. Şaşkınlıkla piyaniste bakmaya devam ediyordu.

Piyanist " Bu şirketler, ne ya yapıyor , ne üretiyor, şirkette kaç kişi çalışıyor?"

O sırada başka bir garson genç yanlarına geldi elindeki bardakları sehpaya bırakırken ceo ya "hoş geldiniz" dedi

Sonra piyaniste dönerek " Oğuz bey misafirler restoranı doldurmaya başladı"

Piyanist başını sallayarak " Tamam"

Ceo garsonun, Oğuz bey demesine dağa da şaşırmıştı.

Piyanist "Beyefendi ku kusura bakmayın isminizi sormayı unuttum.

Ceo "Yiğit bey adımı damı soruyorsunuz?"

Piyanist adamın kulağına eğilip " Kusura bakmayın beyefendi, geçmiş hayatımı ve tanıdığım insanların hiç birini hatırlamıyorum.

Adam durakladı düşündü. Bardaktaki kokteyl den bir yudum içti, belliki bir şeyler olmuş ve adam bu hale gelmişti piyaniste cevap verdi " Adım Aziz Akmanoğlu. kırk yıl, dedenizin şirketlerinde hizmet ettim. Son yirmi yılında en üst düzey müdürdüm. Yani şimdikilerin söylediği gibi ceo idim. Dört yıl dokuz ay önce sizin isteğinizle şirketten ayrılmak zorunda kaldım.

Piyanist " Neden benim isteğimle ayrıldınız? Bu bu tür büyük şirketlerin hissedarları olduğunu duymuştum ben"

Piyanistin son sözleri adamı çileden çıkartmıştı içinden "Ya sabır" dedi

Kısık bir sesle " Gerçekten hiçbir şey hatırlamıyormusunuz?"

Piyanist " Hiç bir şey"

Aziz bey biraz durakladı adamın başına ne geldi acaba diye düşündü.

Ceo Aziz bey " Kazamı geçirdiniz yiğit bey"?

Piyanist "Bilmiyorum kaza mı,?  yo yoksa ka kasıt mı. Ama sizin işten ayrıldığınız günlerle, benim ha hafıza kaybına uğradığım günler, aynı zamanda ça çakışıyor gibi. 

Piyanistin lafını adam üzerine alındı " Bana işten ayrılırken, holdingten yüklü bir tazminat ödediniz. Dedenizde yakın arkadaşımdı size bir şey yapmam söz konusu olamaz.

Piyanist adamın alındığını anladı " O anlamda söylemedim si size kanım ısınmasa idi, sizi buraya getirmez yanınızdan ka kaçardım."

Kanım ısınmasa idi sözü Aziz beyin çok hoşuna gitmişti. Kokteylden bir yudum dağa içti sonra piyanistin gözlerinin içine bakarak " Yiğit bey holdingin Türkiye deki hisselerinin yüzde yetmişi sizin yüzde otuzu da annenizin. Amerika daki hisselerin ise yüzde ellisi sizin yüzde ellisi de ayrı yaşadığınız eşinizin. Annenizin babası olan dedeniz tüm hisselerini size miras olarak bıraktı. Üst yönetim kadrosundaki ceo ve müdürleri işten çıkarma yetkisi sadece size ait. Sizin holdinge gönderdiğiniz mühürlü ve imzalı bir dilekçe, Benim işin başından ayrılmama sebep oldu. Halbuki telefondaki konuşmamızda, Amerika dan gelip benim açıklamalarımı dinleyeceğinize söz vermiştiniz.

Piyanist merakla Aziz beyi dinliyordu ve ona sordu " Peki sizi hangi nedenden işten çıkarmış olabilirim"? 

SEFİL PİYANİST, Kırmızı piyano, TAMAMLANDI.Where stories live. Discover now