Bölüm 34..O BENİM BABAM.

409 18 0
                                    

ARKADAŞLAR, BU BÖLÜMDE MEKSİKALI, KARAKTERİYLE TANIŞACAKSINIZ. O, YAZMAKTAN VE OKUMAKTAN, OLDUKÇA KEYİF ALDIĞIM BİR KARAKTERDİR. İLERKİ BÖLÜMLERDE ONU,TANIDIKÇA VE OKUDUKÇA, SİZLERİNDE ÇOK KEYİF ALACAĞINIZA İNANIYORUM.

Mert kadının söylediklerinden sonra, işinin o kadar kolay olmadığını, başına her an bir şeylerin gelebileceğini anladı. Artık oda bu işlerin bir parçasıydı. Temiz ve güvenli bir şirket, onun için hayati önem taşıyordu.

Mert " Yiğit beyi nasıl aradınız?

Ketrin hanım " Kayın valideme yani baba annenize haber verdim. Onunla sürekli bu konuda haberleştik, ama ona ulaşamadık. Pasaportuyla son girdiği ülke Türkiye. Oradan çıkmadığını biliyoruz. O yüzden buradan hiç kimseyi, bu duruma karıştırtmadık. Yiğit beyin başına ne geldi, yaşıyor'mu? Öldü'mü? bilmiyoruz"

Ketrin hanımın gözleri yaşlanmıştı. Mert kadının üzerine dağa fazla gitmek istemedi kadına bakarak " Ketrin hanım size söz veriyorum, Yiğit beyin başına ne gelmiş araştırıp bulacağım eğer yaşıyorsa onu size getireceğim"

Sonra birlikte salona geri döndüler Mert, Ketrin hanıma büyük bir güven vermişti. Merti tanıdıktan sonra Türkiye,deki holdingin emin ellerde olduğuna kanaat getirmişti.

Mert, Duygum ve Ketrin hanımla vedalaştıktan sonra evden ayrıldı. Taksi'ye binip Newyork'un merkezine gitti. Evsiz insanların yaşadığı ara sokaklara girdi. Mert sokakta yaşayan bir adamın yanına gitti, adam henüz altı aydır sokaklarda yaşıyordu. Mert cebinden para çıkartıp adama verdi. Sonra başka evsizlerin yanlarına gitti her gittiği evsize cebinden on dolar çıkartıp veriyor ve onlarla muhabbet edip bir ipucu bulmaya çalışıyordu. Fakat hiç birine bakım evini soramadı. Sonra bir kişi arkasından bağırdı " Ne arıyorsun? genç adam"

Kırkbeş, elli, yaşlarında görüntüsü ve aksanıyla Meksikalı olduğu her halinden belli olan bir adamdı. Üstündeki kıyafetlerden sokaklarda yaşadığı belli oluyordu. Ağır adımlarla Merte, yaklaştı ve yüzüne dikkatlice baktı. Sonra konuştu " Sen ona benziyorsun"

Mert "Kime ?

Meksikalı " Piyaniste"

Mert " Tanıyormusunuz ?

Meksikalı " Beş yıldır görmüyorum"

Mert " Dağa önce tanıyormuydunuz ?

Meksikalı " Evet"

Mert, şaşırmış ve heyecanlanmıştı.Adama bakarak " Gelin size birşeyler ısmarlayayım. Bana piyanisti anlatın.

Ağır adımlarla üçüncü sınıf bir puptan içeriye girdiler. İki kişilik bir masaya, karşılıklı oturdular. Mert, garsondan adam için bir sandaviç ve bira, kendi içinde bira ve cips istedi.

Söze ilk Meksikalı başladı" Piyanist, Türkiye'demi kaldı ?

Mert adamın sorusundan sonra dağada şaşırmıştı. Adamın yüzüne şaşkınlıkla bakarak" Bilmiyorum, bilsemde size bu konuda bir şey söyleyemem.

Meksikalı " Piyanist sır gibi bir adamdı"

Mert şaşkınlıkla " Peki ama siz onu nereden tanıyorsunuz? sokaklarda yaşayan bir adam onun gibi birini nasıl tanıyor?

Meksikalı " Ben onunla iş yaptım. Onun istediği şeyleri yapardım, oda bana ödeme yapardı".

Mert" Ne gibi işler mesela ? belki benimlede çalışırsın"

Meksikalı " Seninle çalışamayız. Sen onu tanımıyorsun, onun nasıl biri olduğunu bilmiyorsun.

Mert sinirlenmişti, kızgınlıkla adamın gözlerine bakarak " O benim babam onu tanımaya çalışıyorum.

Adam şaşırmıştı biraz duraklayıp düşündükten sonra"Babanı burada arka sokaklarda mı tanımaya çalışıyorsun? Evsizlerden ne istiyorsun ?

Mert " Ben evsizlerin içinde hiç barınma evinde kalan oldumu diye merak ediyordum"

Meksikalı, Merte kaşlarını çatarak baktı, eliyle sus işareti yaptı ve kısık bir sesle

SEFİL PİYANİST, Kırmızı piyano, TAMAMLANDI.Where stories live. Discover now