Bölüm 42.Onun İsmini Bilmiyorum..

393 19 0
                                    


Piyanist " Ben onun ismini bilmiyorum. O kırmızı piyanonun sorumlusu. Yarın gidip onun ismini öğreneceğim ve onu resitale davet edeceğim. Yarın akşam geç kalırsam beni merak etmeyin.

Ertesi gün öğlenden sonra, şehir yine grı renge bürünmüştü. Akşamın yaklaşmasıyla birlikte Kırmızı piyanonun bulunduğu fakültenin önündeki hareketlilik yine fazlalaşmıştı içerideki oturma yerleri yine tamamen doluydu.

Piyanist, fakültenin kapısının önüne gelmişti oldukça şık giyinmişti. Takım elbisesi, İtalyan tarzı ayakkabıları, manşetli kollu gömleği ve kıravatıyla oldukça yakışıklı ve dikkat çekiciydi.

İçeriye girmeden önce gözleriyle Necati beyi aradı ama onu göremedi. Sonra içerdeki Kırmızı piyanoya baktı, ağır adımlarla içeriye girip piyanonun önüne gelip durdu. Kırmızı piyano, hayatını değiştiren piyanonun üzerine doğru elini uzattı ve piyanonun üzerinde gezdirmeye başladı adeta onu seviyordu.

Sonra tekrar başını kaldırıp Necati beye baktı. Onu yine göremedi. Sonra piyanonun arka kapağını kaldırdı, piyanonun tuş bölümündeki kapağını kaldırdı, tabureyi çekip ağır bir şekilde yavaşça üzerine oturdu.

Piyanistin hareketleri ve yaptıkları etrafındaki bazı öğrencilerin dikkatini çekmiş merakla piyaniste bakıyorlardı. İçeride uğultulu bir gürültü vardı. Tüm masalardaki gençlerde konuşma ve muhabbet devam ederken birden piyanonun sesi duyulmaya başladı. İlk susanlar merakla piyaniste bakanlar olmuştu.

Piyanistin çalış şeklini ve çıkardığı harika müziği duyan gençler konuşmalarını kesmiş hepsi büyülenmişçesine piyaniste bakmaya başladılar.

Kırmızı piyano ve necati bey, Yiğit Dağlaroğlu'nun hayatının ikinci yarısına başlamasındaki en önemli vesile ve kişiydi. Piyanist kendisine yardım eden bu adama oldukça saygı ve minnettarlık duyuyordu.

Binanın üst katlarından aşağıya inen gençler, piyanoyu çalan piyanisti görünce dışarıya çıkmaktan vazgeçtiklerinden binanın girişi hınca hınç dolmuştu. Herkez sıkışık bir şekilde ayakta duruyor,piyaniste bakıyor ve onun verdiği resitalden büyük bir keyif alıyordu.

Necati bey, binanın içinde değildi. Dışarıda bir işi olduğundan orada yoktu. Binanın önüne geldiğinde ise içerisinin tıklım, tıklım gençlerle dolu olduğunu gördü. içinden " ne oldu içerisi neden bu kadar kalabalık"diye geçirdi

Telaşlanmıştı kapının önündeki gençlerden geçmek için izin istedi aralarından sıyrılıp içeriye baktığında piyanonun başında onu çalan oldukça yakışıklı ve şık bir adam gördü piyanisti biraz seyredip dinledikten sonra piyanistin çalış şeklinden ve çalarken yaptığı vücut hareketlerinden onu hatırladı yüzünde bir gülümseme belirdi. sonra yine gençlerden izin isteyerek piyanistin karşısında duran bankonun arkasına geçti.

Piyanist başını kaldırdığında Necati beyle göz, göze geldi hafif gülümseyerek başıyla selam verdi.

Necati bey, dikkatle piyaniste bakıyordu. Ondaki değişikliği yakışıklılığı ve karizmayı fark etmiş mutlu olmuştu.

Piyanist yarım saat kadar sonra Necati beyi dağa fazla bekletmemek için piyanonun üzerinden ellerini çekti. İçerideki gençler onu yine çılgınca alkışlıyorlardı. Yerinden kalktı ağır adımlarla Necati beyin yanına gitti elini uzatıp ismini söyledi " Me merhaba ben yiğit Dağlaroğlu si sizin deyiminizle büyük piyanist"

Necati bey'de elini uzattı" Merhaba benim adımda Necati çelik hoş geldiniz büyük piyanist, hepimizi yine mutlu ettiniz"

Piyanist elini cebine atıp Amerika'da vereceği resitalin davetiyesini çıkardı ve Necati beye gösterdi onu ve eşini resitale davet etti.

Necati bey ne diyeceğini şaşırmış öylece kalakalmıştı.

SEFİL PİYANİST, Kırmızı piyano, TAMAMLANDI.Where stories live. Discover now