Bölüm 37..İNTİHAR ETMİŞTE OLABİLİRİM.

359 17 2
                                    


İstanbul Beyoğlu'ndaki çatı katı, piyanist, Mert, Aziz bey, Tokatlı ve Recep, akşam yemeği için buluşmuşlardı. Recep, otelde yaptığı yemeklerden getirip masayı donatmıştı.

Bir hafta önce Amerika'dan İngiltere'ye dönen Sarah oradan İstanbul'a gelmiş edindiği bilgileri piyaniste aktarmıştı, sadece bir bilgiyi tam açıklamayıp kısa kesmişti, belkide kadınlık gururu bunu mecbur kılmıştı.Sarah, piyaniste eşinden ayrı yaşadığını söylemişti ama hala evli olduğunu söyleyememişti. Piyanist, Sarah'la üç gün, İstanbul'da birlikte olmuş dağa sonra Sarah ülkesine dönmüştü.

Mert istanbul'a gelmiş oldukça durgun ve üzgündü. Amerikada'ki sevgilisinin evlenmesi onu çok sarsmıştı ve hala kendine gelememişti. Yemekte oldukça suskundu Recep dağa önce onun bu halini merak edip sormuş, oda Receb'e sevgilisinin evlendiğini söylemişti. Yemekteki herkes Mert'in durumunu biliyordu ve onun haline üzülüyordu. Piyanist kızıyla ilgili bilgi almış bu onu mutlu etmişti . Recep. kırmızı bir şarap açıp masadakilerin kadehlerine doldurdu. Mert hariç, herkes o gecenin keyfini çıkartıyordu.

Mert, piyaniste bulduğu dosyalardan ve Meksikalı'dan hiç bahsetmemişti iyice düşünüp uygun bir zamanda söylemeyi düşünüyordu.

Aradan dört gün geçmişti. Mert, şirketteki odasında kendi kendine düşünüyor banka kasasında bulduğu isim listesi ve roman sayfası için yorumlar yapıyordu. Onun beynini kemiren şey, acaba o dosyalardaki insanlar yaşıyorlarmıydı?Eğer öldülerse bunların sorumlusu babasımıydı? Roman sayfasındaki şifreyi, o çözebildiğine göre herkes çözebilirdi. Acaba babası onu zamanı geldiğinde kullanmak için delil olarakmı bırakmıştı? Diğer banka cüzdanlarına ait olan bankaların kasalarındada böyle soru işaretleriyle dolu dosyalar olabilirmiydi? Bu türden cevaplanamayan sorular onun, kız kardeşinin, ailesinin ve şirketin geleceğini riske sokuyordu. Babasıda otelde piyano çalmak, evdeki balkondan manzara seyretmekten başka hiçbir şeyle ilgilenmiyordu, adeta hayattan kaçıyordu, neyi bekliyordu, onun beş yıl önce başına gelen kaza veya kasıt her neyse, otelde bütün gün oturup çözmesi mümkünmüydü? Babasını harekete geçirecek bir şeyler yapması gerekiyordu.

Masasının sağ köşesinde duran dosya kağıtlarından birini uzanıp aldı, önüne koydu, önünde duran kalemi eline aldı ve yazmaya başladı.

Yazdığı bir istifa mektubuydu " Sorumlusu olduğum bu Holdingte olan ve olmaya devam eden her şeyden haberim olmasını isterim. Gelecekte bilmediğim ve yapmadığım bir şeyden dolayı suçlu görünmek ve bundan dolayı cezalandırılmak istemediğimden, Dağlaroğlu holdingteki tüm yetkilerimi bırakıyorum" 


Yazdığı istifa mektubunu bir zarfa koydu, sonra ceketinin iç cebine yerleştirdi.

Önünde duran Telefonun ahizesini kaldırıp otele babasına telefon etti ona " Boğazdaki Aşiyan mezarlığının önündeki bankta beklediğini" söyledi

Piyanist " Neden otele gelmiyorsun ?

Mert, piyaniste "Açık bir alanda konuşmamız lazım"

Piyanist, Mert'te bir şey olduğunu anlamıştı içini tuhaf bir korku kapladı. Merte " Bir saat sonra orada olurum"

Mert, Aşiyandaki sahile geldiğinde babasını bir bankta oturmuş denizi seyrederken buldu ağır adımlarla yanına gidip oturdu buruk bir sesle " Merhaba"

Piyanistte buruk bir sesle " Merhaba"

Birlikte bir süre Denizi seyrettiler, dağa sonra Mert, elini ceketinin iç cebine sokup roman yapraklarını çıkarttı, piyaniste uzattı piyanist, Mertin uzattığı yaprakları aldı baktı. Bir şey anlamamıştı. Yüzünü çevirip Mert'e baktı.

Mert. denize bakarak Amerika'daki banka kasasını dosya kağıtlarındaki latin isimlerini ve Meksikalının bütün sözlerini piyaniste anlattı.

piyanistte Mert'le aynı düşünceye kapılmıştı. Banka kasasında isimler ve roman yaprakları onada şüpheli gelmişti.

Mert'e dönerek konuştu " Bu ev, bu insanlar, bunların üzerinde i ilaç denemişiz. Belkide o listedekiler ölen i insanlar. bu kadar gizli olduğuna göre bunda bir suç var ve suçluda benim.

Mert " Sizin maaşlı adamınız olan Meksikalı'da bana bunu konuyu araştırma hayatın tehlikeye girer, dedi"

Sonra ikiside sustu. Piyanistin içini bir korku ve merak kaplamıştı. Birkaç gün önce her şey iyi gibi gözükürken geçmişi onu yine huzursuz etmiş hüsrana uğramıştı. Ya suçluysa ve bu biliniyorsa. içinden " Belki bu yüzden İstanbul'a kaçmış,belki intihar etmişte olabilirim" dedi  

SEFİL PİYANİST, Kırmızı piyano, TAMAMLANDI.Where stories live. Discover now