22 • 'Çok Konuşuyorsun!'

119K 9.4K 4.2K
                                    

Multimedya: Madilyn Bailey | Titanium

Keyifli Okumalar...


Akın Korutürk

Karnımda hissettiğim acıyla bir çığlık duydum. Bıçağı saplayan şerefsiz herifin elini bıraktığımda geri çekildi ve ben de bakışlarımı aşağı indirdim. Şüphesiz elini son anda yakalamasaydım şu an bambaşka bir durumda olurdum. Yine de bıçak karnımın yanına isabet etmişti. Tişörtüm kana bulanırken karşımdaki adam geriledi ve aynı hızla koşmaya başladı. Yerdekiler de biraz daha kendilerini toparlamış olacaklar ki onlarda aynı hızla ayağa fırlayıp sarsak sarsak koşmaya başladılar. Şüphesiz Asi olmasa ve Asi'nin peşinden koşarken bacağımı sakatlamamış olsam onları böyle kolayca bırakmazdım.

Arkamı döndüğümde Asi'yi gördüğüm aynı pozisyonda buldum. Öylece kilitlenmiş gibi bana bakıyordu. Hızla arkamı dönüp bacağımdaki ağrıyla biraz aksayarak yanına gittiğimde onu kendime çekip sarıldım. Yara şiddetle acısa da bu umurumda olmadı. Acaba bu kız beni nasıl korkuttuğunun farkında mıydı? Adımı bağırırken neredeyse yüreğim ağzıma geliyordu. Hele o şerefsizi onun üzerinde bulunca yemin ederim nevrim dönmüştü.

O öylece kaskatı bir şekilde dururken ne kadar süre sonra ondan ayrıldığımı bilmiyordum. "İyi misin? Yaralanmadın değil mi? O şerefsizler sana bir şey yaptı mı?" O cevap vermeyince ay ışığında üzerini taradım. Tişörtünde gördüğüm lekeyle yine panikledim.

"Yaralandın mı?" derken elim tişörtüne gitti ama bileğimi tutarak beni durdurdu.

"Benim değil."

"Ne?"

"K-kan, senin kanın," dedi çenesi titrerken. Bu sefer onun titreyen elleri benim tişörtümü buldu ve hafifçe yukarı kaldırmaya yeltendi.

Onu durdururken "Önemli bir şey değil," diyerek sakinleştirmeyi denedim. Yarayı görürse daha da panikleyecek gibiydi.

"Nasıl önemli bir şey değil?" diye birden bağırdı. "Bıçaklandın be!"

Daha da titremeye başlayınca "Asi, sakin ol," dedim. "İyiyim ben."

"Bok iyisin," dediğinde gözleri doldu. Sonra birden ağlamaya başladı. Hatta öyle ki ağlarken omuzları şiddetle sarsılıyordu. Yine kollarımı ona doladığımda ağlamaya devam etti. Acı katlanarak artsa da dayandım ve bir süre onun sakinleşmesini bekledim. En sonunda beklemediğim bir hızla benden ayrıldı ve iç çekip "Tamam." dedi. "Ambulansı arayalım, polisi de. Hatta jandarmayı da arayalım." Duraksayıp "Allah senin belanı versin!" diye bağırdı. "Nasıl arayacağız? Telefonumu attın." O kadar hızlı ve panikle konuşuyordu ki onu durdurmaya her yeltendiğimde başaramıyordum.

"Dur!" dedi birden ve eli ceketime gitti. "Senin telefonun hala yanında değil mi?"

Bir an yoklarken karnımdaki yaraya değince dişlerimi sıktım ama o fark etmişti. "Canın mı yandı? Allah'ım çok kan var, ne bok yiyeceğiz şimdi? Ya ölürsen."

Ellerimle omuzlarını kavrayıp onu olduğu yere sabitledim. "Dur artık be güzelim."

Ama o öylesine panikti ki duracağa benzemiyordu. "Telefonunu ver Akın. Hadi çabuk! Bak dokunamıyorum bile. Sen ver."

"Telefonum arabada kaldı. Artık sakin olur musun?"

"Allah'ım!" diye inledi elleri alnını bulurken. "Öleceksin. Kesin öleceksin. Ben de bu dağ başında seni gömmek zorunda kalacağım. Sonra açlıktan ben de ölürüm zaten."

"Saçmalama!"

"Doğru saçmalıyorum. Buralarda kazma kürek yok ki, seni nasıl gömeyim?"

"Asi sakinleş artık."

KÜFÜR YOK! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin