12. Bölüm

1.7K 50 5
                                    

Araba'yı sürmeye başladıktan iki dakika sonra nehire yaklaştığımızı fark ettim. Meydana geldiğimizde adım atacak yer yoktu. Bu yüzden arabayla daha ileriye gidemezdik.

Araba'yı geri geri sürmeye başladım. Direksiyonu sola kırdım ve ara sokaklardan birine girdim. Motoru kapattım ve "yürüyeceğiz." dedim.

Berdina kar maskesini çıkardı.

Ben de çıkardığımda yüzümün bir hayli terlediğini fark ettim. Arabanın içi bir hayli sıcak olmuştu.

Berdina elimi tuttu. Yüzü ciddi bir hal almıştı. "Yaşadıklarımızdan sonra Abella'nın yanında kalacak mısın?" diye sordu.

"Vatanım için tabiki kalacağım. Vatanıma olan görevim henüz bitmedi."

"Ama onunla yatmayacaksın değil mi?"

Bu sorulardan hemen sıkılmıştım. Kapıyı açtım ve içeriye buz gibi hava girdi. Montumu aldım ve arabadan indim. Montumu giyerken Berdina da arabadan inmişti.

"Bana bir cevap ver!"

Hâlâ sakindim. Gülümsedim ve arabanın içinden Berdina'nın montunu aldım ve ona verdim.

"O benim görünürdeki sevgilim sence ne olması gerekiyor?"

Berdina başını iki yana sallayarak
"her neyse." dedi.

Kapıyı kapattık ve araba'yı kilitledim.
Berdina'nın elini tuttum ve karlara basa basa yürümeye başladık. Karların çıtırtısı hoş bir ses bırakıyordu.

Kısa sürede meydana girdik.

Meydan biraz tenhalaşsada hâlâ kalabalıktı. Berdina'nın elini daha sıkı bir şekilde tuttum.

"Elimi bırakma. Sakın koybolma!"

Bu sözümden sonra Berdina'nın şuh kahkahası kulağımın dibinde patlamıştı. Ama yine de güzel bir tat bırakmıştı.

"Ben çocuk değilim. Sen de annem değilsin Müller!"

Sıkılarak "tamam."dedim ve pastaneye değilde pastanenin olduğu binaya girdik.

Apartman küçük ve şirindi. Döner merdivenlerden çıkmaya başladığımızda Berdina'nın elini bıraktım. Adriana'ya "kaç numara?" diye sordum ve tabancamı belimden çekip aldım.

"Azad Boran en üst katta üç numaralı dairede oturuyor."

"Tamam." dedim ve tabancamın susturucusunu taktım. En üst kata çıktığımda beyaz kapıyı gördüm.

Berdina da arkamdaydı. O da susuturucusunu takmış ve arkamda sırıtıyordu. "Birazdan bu beyaz kapı kıpkırmızı olacak." dedi.

Berdina gibi sırıtarak zile basıtım ve tabancamı arkama sakladım. Aynısını Berdina da yaptı.

Kapı açıldı ve Fransızca "merhaba." dedim. "Azad Boran siz misiniz?"

"Evet..."

Azad denen terörist aldındaki tek kurşunla yere yığıldı. Berdina'nın dediği gibi beyaz kapı ölümün kırmızılığına boyandı.

"İçeriye bakalım. Belki birileri vardır."

Berdina "tamam." dedi ve önüme geçti. Azad'ın üzerinden atlayarak içeriye girdi. Ben de onu takip ettim.

Bütün odaları dolaştık ve son bir oda kaldı. O da yatak odasıydı.

Sessiz adımlarla yatak odasına yaklaştım. Çok ama çok yavaş bir şekilde kapıyı açtım ve tabancamı içeriye doğrulttum.

Siyah saçlı bir kadın kırmızı bir gecelik giymiş ve yatakta uyuyordu.

Berdina'ya öldürmeye gerek yok işareti yaptım ve odadan çıktık.

Biraz yürüdükten sonra arkamda bir sızıyla yere düştüm. Birden her yer kararmaya başladı.

Berdinadan;
Duyduğum kurşun sesiyle arkama döndüm. Daha yeni masumca uyuyan, öldürmeye kıyamadığımız kız her şeyim, hayatıma neşe veren Cengizimi sıtrından vurmuştu.

Can havli ve inanılmaz bir öfkeyle tabancamın bütün şarjörünü boşalttım. Sadece tek kurşun sesi çıkmıştı. O da hain kızın tabancasındandı.

Bütün sıkılan kurşunlar karın bölgesine girmişti. O kurşunlar kendimi affetmem için tek nedendi.

Bu kadar dikkatsiz olduğum için kendime küfürler ederek maskemi taktım.

Cengiz'in maskesini takamazdım. Rahat nefes alması lazımdı. Dışarı çıkartırsam da tanınacaktı. Hemen cesetleri tlaşla yatak odasına taşıdım. Mutfaktan bir bez buldum ve Cengiz'in yarasına bastırdım.

Onu yaşatacaktım. Onun ölmesine izin veremezdim. O Azraili yenecekti. Yenilmesine izin veremezdim.

Kafam düşüncelerle doluydu. Ne yapacağımı düşünürken Adriana'nın sesini zor duydum.

"Sikah sesleri duydum ne oluyor?"

Gözlerimden yaşlar akmasına mani olamadım. "Cengiz vuruldu." dedim.

"Ne! Durumu nasıl peki?"

"Çok kan kaybediyor. Ne yapacağımı bilmiyordum."

"Hemen onu buraya getir. Bu gibi duruma hazırlıklıyım."
İçimde doğan ümitle "nasıl?" diye sordum.

"Ameliyat edebilirim onu. O hiç girmediğiniz odalardan birisi ameliyat odası."

"Tamam." dedim ve Cengizi omzuma aldım. Her anlamda donanımlı olmanının avantajını yaşıyordum. Güçlü vucudum sayesinde Cengizi arabaya kadar taşıdım. Yan koltuğa oturttum ve arabayı çalıştırdım.

Cengize baktığımda gözlerini hafiften açtığını gördüm. İçimde yaşayacağına dair tarif edilmez bir umut vardı.

Cengiz kandan kıpkırmızı olan eliyle yüzüme dokundu. Gülümsemeye çalışrak ona baktım.

"Beni memleketime, Türkieme götür. Buralarda ölmek istemiyorum. Vatan toprağında şehit olmak istiyorum!"

🛡BÖLÜM SONU🛡

Uçurum (+18) (Ara Verildi)Where stories live. Discover now