20. Bölüm

1.3K 36 0
                                    

Duyduğum büyük bir gürültüyle uyandım ve hemen tabancamı elime aldım. Temkinli adımlarla yavaş yavaş yürüdüm. Mutfağa girdiğimde bana arkası dönük kadına tabancamı doğrulttum.

Kadın beyaz bir şort ve mavi bir
t-shirt giymişti.

Kadına baktım ve "Teslim ol!" diyerek sesimi yükselttim.

Arkası dönük kadın bana döndü. Gülümseyerek "benim mi öldüreceksin?" diye sordu.

Soruyu soran Berdinaydı. Tabancamı belime koyarken kaşlarımı çattım ve "sen eve nasıl girdin?" diyesordum.

Berdina gülümseyrek bana yaklaştı. Ellerini omuzlarıma attı ve boynuma sardı.

"Fransa'ya gitmeden önce yedek anahtarını almıştım."

Tebessüm ettim ve kollarımı beline sardım.

"Bir daha habersiz girersen seni öldürmeyeceğimim bir garantisi yok."

Berdina yanaklarımı okşadı ve "tamam." dedi. "Sen nasıl istersen öyle olsun."

Berdina'nın son sözüyle sırıtarak ellerimi aşağılara indirdim. Ellerim Berdina'nın kalçasında ahenkle dans etmeye başladı. Dudaklarımda bu ahenge katıldı. Dudağımı dudağına bastırdım. Berdina'nın alt dudağını öpmeye devam ederken ocağın altını kapattı.

Berdina yüzüne yayılan hafif tebessümle dudağını geri çekti ama kendisini çekmedi.

"Müsade et de kahvaltı hazırlayayım."

Berdina'nın güzel yüzünü seyrederken "boşver." dedim.

"Hazırlama. Ben senin aşkınla doyarım."

Berdina'nın tek bacağını kaldırdım ve bacağında parmaklarımı gezdirdim. Sonra Berdina'yı kucağıma aldım. Dudaklarını dudaklarımla ezdim. Yatak odasına kadar taşıdım ve yatağa uzandık.

Komodin'in üzerindeki telefon çalmaya başladı. Sinirli ve isteksiz bir şekilde telefonu aldım. Kendimi yana attıktan sonra telefonu açtım.

"Uyandın mı uykucu?"

Sırıttım ve "yok." dedim. "Senle uyuyorken konuşuyorum."

Abella "dalga geçme." dedi. Sesi yumuşaktı. Bu şakama kızmadığı belliydi.

"Ne zaman geliyorsun?"

"Kahvaltımı yaptıktan sonra hemen geliyorum."

"Tamam ama bekletme beni. Seni çok özledim aşkım."

"Tamam." dedim ve dolabın kapağını açtım.

"Ben de seviyorum. Hadi kapat şimdi telefonu. Üzerimi giyeceğim."

Abella "tamam." dedi ve telefonu kapattı.

Ben de siyah bir pantolon ve mavi bir gömlek giydim.

"Hemen gidiyor musun?"

Kafamı Berdina'ya çevirdim ve "evet." dedim.

"Kahvaltıdan sonra hemen gitmeliyim."

"Ben de gelebilir miyim?"

"Tamam ama daha sonra gel. Dikkat çekmeyelim. Operasyonu tehlikeye atmak istemiyorum."

Berdina bana yaklaştı ve arkadan sarıldı. Aynaya baktığımda yüzü tanımlayamadığım bir hal almıştı.

"Şu görev bitince Abella'ya kimse dokunmayacak!"

Merakla "Niye?" diye sordum.

"Onu ben öldüreceğim çünkü!"

"Tamam." dedim ve karnımdaki kırmızı beyaz ojeli, kadife gibi elleri tuttum.

"Oyalanmayalım da kahvaltımızı yapalım."

Berdina "tamam." dedi ve mutfağa gittik. Masaya oturdum ve Berdina'nın doldurduğu tavşan kanı çaydan bir yudum aldım.

Sonra çayla birlikte kahvaltımıda yaptım. Revolver tabancamı cebime koydum ve paltomu giydim. Berdina'nın kıpkrımızı dudaklarına bir öpücük bıraktım ve evden çıktım. Arabama atladıktan sonra Abella'ya gittim.

Arabamı park ettim ve evin içine girdim. Aslı'ya "Abella nerede?" diye sordum.

Bu sırada Abella mavi, kısa geceliğiyle
koşarak merdivenlerden indi ve bana yaklaştı. Onu kucağıma aldım ve boynunda dudağımı gezdirdim. "Seni çok özledim." dedim ve elimi geceliğinin altında doğru götürdüm.
Ellerim kaçlasında hareket ederken boynunu kokladım. Boynundan gül kokuları geliyordu. Dudaklarım boynundan dudaklarına çıkınca koku kaybolmadı.

Gülümsedim ve "çok güzel kokuyorsun." dedim.

"Senin için."

Tekrar gülümsedim ve koltuğa oturdum. Abella da hâlâ kucağımdaydı.

Ellerimi geceliğinin içinden çıkardım. Belinden yukarıya doğru götürdüm. Geceliğinin askılarını indirdikten sonra başımı göğüslerine gömdüm. Telefonumun çalmasıyla Abelladan özür dikedim ve onu kucağımdan indirdim.

Abella geceliğinin askılarını tekrar omzuna çıkarırken sitemkâr bir tavırla bana bakıyordu.

"Öyle bakma." dedim ve telefonu açtım.

"Efendim?"

"Ben Türkiye'ye indim."

"Tamam."

"Abella'nın yanında mısın?"

Abella'ya baktığımda Aslının getirdiği kahveyi yudumluyordu. Ufak bir tebessümle "evet." dedim.

"O zaman ne zaman Ankara'ya gideceğini öğren!"

"Tamam. Sonra görüşürüz."

Cemal abi "görüşürüz." dedi ve telefonu kapattı.

Ben de telefonu cebime koydum ve Abella'ya doğru yürüdüm. Çenesini parmaklarımla tuttum. "Özür dilerim." dedim ve dudağına bir öpücük kondurdum.

🌼BÖLÜM SONU🌼

Uçurum (+18) (Ara Verildi)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ