(11) ZOR KARAR

25.4K 1.7K 443
                                    

Yasin'le nişanlıyken evlilikten korkmuyordum. Evlenince sorunlarımızı aşabileceğimizi düşünüyordum. Dörtyıl boyunca alışmıştım Yasin'e. Kendimi, onun eşi olmaya şartlandırmıştım.

Ama Harun öyle değildi. Yıllardır sinir olduğum, aynı ortamda beş dakika tartışmadan duramadığım biriydi. Evlilik kriterlerimin hiçbirine uymuyordu karakteri. Aceleyle verdiğim ve sonra pişman olduğum bir karardı. Ama artık dönüşü yoktu. Tek çarem alışmaya çalışmaktı.

Düğünüme tam otuz iki gün vardı. Herkes hızla hazırlık yaparken ben ise kendimi hazırlamaya çalışıyordum. Korku vardı içimde hep. Harun'la aynı yatağı paylaşma düşüncesi korkunç geliyordu. Vücudumda kusurlar keşfetmeye başlamıştım. O eve, o aileye nasıl alışacaktım. Kendimi yetersiz görüyordum artık. Evliliğün üstesinden gelemeyecekmiş gibi hissediyordum. İlk kez böyle hissediyordum ve gün geçtikçe bunları takıntı haline getiriyordum.

Nişandan üç gün sonra gelinlik provası için gelinlikçiye çağırılmıştım. Arkadaşımla birlikte gidip provaya girdikten sonra arkadaşım dışarda yemek yemek istemişti.

"Geç oldu. Başka zaman yeriz." Desem de dinletememiştim.

"Başka zaman mı var? Bir ay kaldı düğüne. Sana yemek ısmarlamak için senle gelmeyi istedim. Son günlerimizi güzel geçirelim."

Böyle düşününce hüzün sarmıştı içimi. Bir ay sonra artık İstanbul'da olmayacaktım. Başka bir şehirde, başka bir evde yepyeni, hiç alışık olmadığım bir hayat kuracaktım kendime.

Aslı sonunda ısrarıyla ikna etmeyi başarmıştı. Birlikte yemek yiyip sohbet ederken vaktin nasıl geçtiğini anlamamıştık. Annem aramasaydı saatin farkında olmayacaktık. Dışarı çıktığımızda hava çoktan kararmıştı.

Telefonum çalınınca Harun'un aradığını gördüm. Nişandan sonra ilk kez arıyordu. Yolda telefonla konuşmayı sevmediğim için aramayı iptal ettim ama Harun ısrarla arayınca açmak zorunda hissetmiştim.

"Merhaba Nazlı."

"Merhaba abi..." Dediğim an sustum. Hala alışamamıştım abi dememeye.

"Abi deme lazım olur." Diyerek alaycı konuşmasıyla utanmıştım.

"Afedersin. Alışkanlık işte. Şuan müsait değilim. Eve gidince arayayım ben seni."

"Ne demek eve gidince? Nerdesin sen bu saatte?" Hesap sorar bir tavırla konuşması hoşuma gitmese de açıklama yaptım.

"Gelinlik provasındaydım. Sonra arkadaşımla yemeğe gittik. Şimdi ise eve dönüyorum. Açıklamam yeterliyse sonra konuşalım."

"Kim bu arkadaşın? Kız değil mi?"

"Yok erkek." Diye alay eder ses tonuyla söylemiştim ama Harun bunu anlayamamıştı.

"Ne demek erkek? Ne işin var senin erkekle dışarda? Abin nasıl izin veriyor sana? Hemen..."

"Harun yeter! Nefes al biraz, kendine gel. Arkadaşım kız."

"Yalan söyleme bana. O arkadaşına ver telefonu."

"Benim bir erkekle dışarı çıkabileceğimi mantığın alıyor demek. Bana güvenmeyene hiçbir şey ispatlamak zorunda değilim."

"Enişte ben kızım kız. Bu ses erkeğe benziyor mu hiç?" Diyerek telefona doğru bağıran Aslı'ya ters bir bakış attım. Karşıdan gelen Harun'un ses tonu bir anda değişmişti.

"Ee nasılsın görüşmeyeli?" Harun'un kapatmaya niyeti olmadığını anlayınca konuşmaya devam ettim. Eve gidene kadar düğün hazırlıkları hakkında konuşmuştuk.

ÖMRE BEDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin