(36) SADAKAT

20.6K 1.6K 414
                                    

NAZLI'NIN AĞZINDAN

Fatma'nın ardından aşağı indiğimde ağlayarak alt kata indiğini görünce şaşırmıştım. Babasıyla ne konuştuğunu duyamıştım ama hoş olmayan bir konuşma olduğu belliydi. Babasının uzattığı eli geri çevirip burda kalmayı seçmişti. Geldiğinden beri yüzüne bakmayan adamı tercih etmişti.

Bir bakıma en doğru kararı vermişti. Babası, en başta yapması gereken şeyi şimdi yapıyordu. Kendi çıkarları uğruna kızını harcamayı göze alıyordu. Fatma'nın, ailesiyle arasında yaşananları bilmesem de şahit olduğum durum yeterliydi anlamam için.

Avluda büyük bir tartışma yaşanıyordu ve Fatma'nın babası, kovulurcasına gönderilmişti. Giderken tehditler savurmayı ihmal etmemişti. Fatma'nın yanına gidecekken Mahir'in içeri girdiğini görünce vazgeçtim. Fatma, gün boyu ortalıkta görünmemişti.

Harun'a şirketle ilgili hiçbir şey sormuyordum. Beyza konusu hiç geçmiyordu aramızda. Anlaşmaya neden itiraz etmediğimi bile sormamıştı. Ömer abiyle de konuşma imkanı bulamamıştım henüz.

Beyza gelip gitmişti ama ardında enkaz bırakmıştı. İster istemez Harun'a karşı tavrım değişmişti. Benim aksime Harun bana eskisinden daha ilgiliydi. Nedense samimi gelmiyordu bana bu ilgisi.

Gülsüm annenin akrabasının düğünü vardı ve Harun'la benim de düğüne gelmemizi istemişti. Üzerime giydiğim yeşil elbisemi başıma taktığım açık renk eşarpla tamamlamıştım. Ben kısa sürede hazırladığım halde Harun banyodan çıkmak bilmiyordu. Birkaç defa banyonun kapısını çaldığımda cevabı hep aynıydı. "Geliyorum, az kaldı."

Nihayet banyodan çıktığında saçıyla uğraştığı belliydi. Odaya girdiğinde beni baştan aşağı süzüp söylenmeye başladı.

"İki dakika geç çıktım diye kapıyı kırdın ama sen hazır değilsin."

"Hazırım ya, görmüyor musun?"

"Bu kadar mı?"

"Evet bu kadar. Daha ne yapmamı bekliyorsun?"

"Ne bileyim. Kadınlar düğüne makyajsız gitmez. Sen yapmayacak mısın?"

"Benim, senden başkasına makyaj yaptığımı gördün mü?"

"Yapma zaten. Tek bana özel olsun." Derken kendimi Harun'un kolları arasında buldum. Öpmek için dudağını uzatmasıyla yanağımı çevirince öpücüğü yanağımı bulmuştu.

"Hadi geç kalıyoruz." Diyerek kendimi geri çekince söylenmeye başladı.

"Lan kendi karımı rahatça öpemiyorum."

"Akşam öpersin. Annen bizi bekliyor."

"Akşam faiziyle alırım haberin olsun. Bak, sözünü unutma."

Evden çıkana kadar Harun'la atışmamız devam etmişti. Sonunda inat edip, öpücüğünü almadan çıkmamıştı evden. Dışarı çıktığımızda, soğukta beklemekten yorulmuş halde bekleyen Gülsüm anneyle karşılaştık. Mevsim kıştı ve gece yağmaya başlayan kar, kısa sürede etrafı beyaza bürümüştü.

"Nerde kaldınız? Ağaç oldum burda."

"Hep senin oğlun yüzünden anne. Ben de içerde ağaç oldum."

"Tahmin etmiştim zaten. Ayna görünce yapışıp kalıyor. Ayırabilene aşk olsun."

Gülsüm anneyle bir olup Harun'a laf atarken, Harun dayanamayıp lafa girdi.

"Ya siz gelin kaynanasınız. Birbirinizi yemeniz gerekirken, ikiniz bir olmuş beni gömüyorsunuz. Doğaya aykırı bir durum."

Arabaya binecekken elimi arabanın arka kapısına atınca Gülsüm annenin engeliyle karşılaştım.

ÖMRE BEDELWhere stories live. Discover now