(35) ÖZEL BÖLÜM

19K 1.4K 254
                                    

Multimedya: FatMahir ♥️

Selam canlar..
Fatma'nın ağzından, Fatma ve Mahir'e özel bir bölüm yazmak istedim. Onlar adına kitap yazma isteği çok aldım. Kitap yazmayı düşünmüyorum ama belli olmaz. Nazlı Harun için de yazmam diyordum. Bu bölümü okumak istemeyenler için farkeden bir şey olmayacak. Kitabın gidişatını etkileyecek bir şey yok.
Keyifli okumalar 😊

FATMA'NIN AĞZINDAN

Üzerime giydiğim beyaz gelinlik, kefenimdi sanki. Bilinmez bir meçhule giderken, beni nelerin beklediğini bilmiyordum. Defalarca yalvarmıştım babama, beni o adama verme diye. Son kez babamı gördüğümde yine yalvardım, ayaklarına kapandım ama nafile. Benim yerime söz vermişti. Abime alacakları kız için beni feda etmişlerdi. Defalarca kapımıza gelip beni isteyen Serdar'ı, sırf başlık parası yüzünden her defasında geri göndermişti. Gücü yetmiyordu o parayı vermeye. Can havliyle gece gündüz çalışıp o parayı biriktirmeye çalışıyordu. Ama Mahir'in babası, kızını vermişti benim bedelim olarak.

Yüzünü bile bir kez fotoğrafta gördüğüm, sadece engelli olduğunu bildiğim bir adamla evlenecektim. Duvağımı kaldırdığında yüzüne bakamamıştım. Düğün kalabalığı dağıldığında, gelinliğimi çıkarıp açık renk bir elbise giymiştim üzerime. Korkuyordum! Neyle karşılaşacağını bilmiyordum. Evlendiğim adam dahil kimseyi tanımıyordum.

İmam nikahımız kıyıldıktan sonra beni tekrar odama götürmüşlerdi. Yatağın üzerinde oturup beklerken titremeye başlamıştım. Düğünümden bir gün önce regl olmuştum. Bu durumdan haberi vardır mutlaka. Yoksa ben söyleyecektim mecburen.

Kapının açılmasıyla hem korkudan hem de heyecanlan titreyişim artmıştı. Başım eğik halde bana yaklaşmasını beklerken uzaktan sesini duydum sadece.

"Üstünü çıkar yat, yorulmuşsundur."

Başımı kaldırıp baktığımda, köşedeki masanın üstünde duran bilgisayarının önüne geçtiğini gördüm. Bu kadar mıydı? Hoş gelmemiş miydim? Yüzüme baksaydı en azından. Bir kez gördüğü yüz, bir daha bakılmayacak kadar çirkin miydi?

Sırtı bana dönük olduğu için aceleyle kıyafetimi çıkarıp pijama takımımı giyindim. Yatağı açıp girecekken vazgeçip yanına yaklaştım. Yanında durduğumda kafasını kaldırıp yüzüme baktı. İlk kez gözgöze gelmiştik. İlk kez böyle yakından görüyordum. Bana gösterilen fotoğrafından çok farklıydı.

"Sen yatmayacak mısın?" Deyişimle başını tekrar bilgisayara çevirdi.

"Uykum gelirse uyurum."

"Benim de uykum yok."

"Ee ne yapacaksın? Böyle başımda dikilip beni mi seyredeceksin?"

Yüzüme bakmadan verdiği cevap o kadar canımı yakmıştı ki hiç konuşmadan ondan uzaklaşıp yatağa girdim. Ben sadece biraz sohbet etmek istemiştim. Birlikte ömür geçireceğim adamı tanımak istemiştim.  Yatağın duvara yapışık olan tarafına yatıp örtüyü kafama kadar çektim. Işığın kapanmasıyla yatağa gireceğini düşünürken, tekrar bilgisayarının başına geçmişti.

İşte o an anlamıştım; bu evde de bana huzur yoktu. Buraya gelirken aklımdan geçen kötü düşünceler arasında bu yoktu. Kötü muamele görmeyi göze almıştım ama bu kadarını düşünmemiştim.

Yattığım yatak beni boğmaya başlamıştı. Yerimden kalkıp üzerime elbisemi geçirerek odadan çıktığımda nereye gittiğimi bile sormamıştı. Evin, arka bahçeye açılan kapısından çıkıp derin bir nefes aldım. Yüzüme çarpan serin rüzgar, yüreğimdeki yangına çare olmuyordu.

ÖMRE BEDELWhere stories live. Discover now