(42) İMKANSIZ

19.7K 1.5K 360
                                    


HARUN'UN AĞZINDAN

Artık bu kabus bitsin istiyordum. Bir insanın canına zarar vermenin azabı zaten beni yiyip bitirirken bir yandan da Nazlı'yı kaybetmemeye çalışıyordum.

Samet beni arayıp Nazlı'nın İstanbul'a gitmek istediğini söylediğinde başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü sanki. Bana kardeşini emanet eden can dostuma karşı mahcuptum. Tutuklu kaldığım sürece Beyza yapacağını yapmıştı.

Samet'le konuşup nerde olduklarını öğrenince vakit kaybetmeden yanlarına gittim. Nazlı'dan özür dileyip herşeyi telafi etmek istiyordum.

Henüz Nazlı'yla tam konuşamadan telefonumun çalınmasıyla emniyetten aradıklarını gördüm. Sanırım herşeyin sonu gelmişti. Belki tutuklanacaktım. Ölen kadının yakınları şikayetçi olmuştu belki.

Nazlı'yı ardımda bırakıp giderken en korktuğum şey, Nazlı'yı kaybetmekti. Beni bu durumda bırakıp giderse dayanamazdım. Gitmemeliydi. Benle kalmasını istiyordum. Diğer taraftan emniyette neyle karşılaşacağımı düşünüyordum. 

Emniyete ulaştığımda karşımda Beyza'yı görünce umursamadan yanından geçip gittim. Ne kadar da küçülmüştü gözümde. Yıllardır ne kadar büyütmüşüm gözümde.

"Küs müyüz Harun?" Sesini duyarken arkamı dönüp sinirle yüzüne baktım.

"Hayır. Senle küs olacak kadar yakın değiliz. Sadece benden ve karımdan uzak durmanı istiyorum."

"Karına meraklı değilim. Arayıp haber vermemi isteyen sendin. Sana yardım edende kabahat. Gerekirse özür dilerim sorun değil."

"Haklısın Beyza. Bütün suç benim. Kime güveneceğimi iyi düşünmem lazımdı. Denize düşünce yılana sarılmak zorunda kalıyoruz işte."

Görevlinin seslenmesiyle içeri girince birkaç kadın içerde bizi bekliyordu. Ölen kadının yakınları olduğunu anlamıştım.

"Başınız sağolsun. Ben çok üzgünüm. Hala nasıl olduğunu anlayamıyorum. Bunun özrü, telafisi yok. Bir canın bedelini hiçbir şey telafi edemez. Fakat bu durumdan kaynaklanan bir mağduriyet varsa karşılamaya hazırım. Cenaze işlemleriyle bizzat ilgileneceğim." Deyişime içlerinden biri cevap verdi.

"İlginiz için sağolun. Gülay'ın kimsesi yoktu. Yani var ama yok. Bizim ev arkadaşımızdı. Birlikte işe çıkıyorduk. Fakat hastalık kaptığını öğrenince artık işe çıkamadı. Beş parasız kaldı.  Hem hastalığı hem de maddi durumu yüzünden kafası bozuktu son zamanlarda. Sürekli ölmek istediğinden bahsediyordu. Burda sizin bir suçunuz yok."

"Hastalığı neydi?"

"Aids." Deyişiyle Beyza kulağıma eğildi.

"Anlasana Harun, hayat kadını bunlar."

Kadınların giyinişine ve anlattıklarına dikkat edince Beyza'ya hak vermiştim. Geceden beri olayla ilgilenen konser yanımıza gelip elindeki belgeleri masaya bıraktı.

"Sizlere bazı şeyler sormam gerekiyor. Ölen kişiyi hastaneye sadece ikiniz mi götürdünüz?"

"Evet."

"Olay anında başka kimse var mıydı yanınızda? Ya da olay sonrasında kimse müdahale etti mi?"

"Bir arkadaşımız daha vardı fakat müdahale etmedi. Olay sırasında ayrıldı yanımızdan. Onun, bu olayla hiçbir alakası yok."

"Size durumu izah etmem gerekiyor. Gülay Saygın'ın kanında HIV virüsü olduğunu tespit ettik. Bu hastalık, cinsel ilişki yoluyla veya kanının vücuda temas etmesi durumunda bulaşıyor. Siz kanına temas ettiniz mi?"

ÖMRE BEDELWhere stories live. Discover now