(48) GERÇEKLER

19K 1.5K 421
                                    

11.04.2019 05.02
Bazı arkadaşlara bölüm bildirimi çok geç gidiyormuş. Bölümü paylaştığım tarih ve saat bu. Bakalım sizlere ne zaman ulaştı bildirim. Tarih ve saat yazar mısınız 😊

Harun'un, beni saran kollarından ayrılıp ellerini sardım.

"Nereye gitmiş olabilir? Belki beni getirmek için saklanmıştır. Çıkıp arayalım ne olur. Gidebileceği her yere bakalım."

"Nazlı'm..."

"Geldiğimi duyarsa ortaya çıkar. Başına kötü bir şey gelmeden bulalım. Hadi ne olur."

"Nazlı beni dinle. Önce sakin ol, kendini toparla. Sakince beni dinle."

Harun'un, gözlerini kaçırarak zoraki konuşması hayra alamet değildi. Nasıl konuşacağını bilmiyordu sanki. Endişeyle, ağzından çıkacak sözleri beklerken derin bir nefes aldı.

"Eyüp kaçırılmış Nazlı. Ama korkma, durumu iyi. Zarar vermeye cesaret edemezler. Kılına zarar gelse dünyayı başlarına yıkacağımızı biliyorlar."

"Ka...kaçırılmış mı? Nasıl? Sen! Sen nasıl da sakin söyleyebiliyorsun. Neden almaya gitmiyoruz? Dertleri ne küçücük çocukla?"

"Fatma'nın abileri kaçırmış. Hala Hasret'in kaçışını, Fatma'yı parasız vermeyi kabullenemiyorlar. Geçen gün yine buraya gelip Fatma'nın bedelini istemişler. Babamla abim de ağır laflar edip kovmuş burdan."

"Çocuktan ne istiyorlar? Nasıl kaçırmışlar bunca insanın içinde. Evimiz, çocuk kaçırılacak kadar güvenliksiz mi?"

"Okuldan çıkarken kaçırmışlar. Ya Fatma'yı ya da bedelini istiyorlar. Parayı hazırladık. Yarın alacağız oğlumuzu."

"Yarını beklemeyelim ne olur. Şimdi gidip alalım. Ne istiyorlarsa verelim. Eyüp başka yerde kalamaz. Aç bırakırlar, üşür, canını yakarlar."

"Dedim ya, kılına zarar veremezler. Az kaldı meleğim. Sabah erkenden getirecekler. Bedeli neyse vereceğiz ama onlar da bunun bedelini ağır ödeyecek."

Belki yıllar olmuştu böyle için için ağlamayalı. Şükür ağlayabiliyordum. Bu acı gözlerimden yaş olup akmasa, bedenim kaskatı kesilirdi, kendime gelemezdim. Bugün yaşadıklarım ağır gelmişti. Bir yandan bebeğim, diğer yandan Eyüp

Kendi kendimi teselli etmeye çalışıyordum. En azından nerede olduğunu biliyorduk. Sokakta değildi, canına zarar gelmemişti.

"Teyze!" Diye bağıran Berfin, koşarak yanıma gelip boynuma sarılırken hıçkırıklara boğulmuştu.

"Kardeşime sahip çıkamadım teyze. Yanımdan götürdüler, engel olamadım. Bağırdım, koştum ama yetişemedim. Araba çok hızlı gitti."

Ağlamaktan kesik kesik konuşan Berfin'i kollarıma sarıp sakinleştirmeye çalıştım. Bir süre sonra yorgun bedeni, kucağımda uykuya teslim olmuştu. Ravza bile küçücük haliyle fark ediyordu abisinin yokluğunu. "Teze, abi hani? Abi gitti. Baba, abi." Diye söylenerek sürekli abisini arıyordu evin içinde.

Evdeki erkekler bir odaya kapanmış hararetli bir şekilde konuşurken bizim, odaya girmemize izin vermiyorlardı. Abim, Serhat abi, Mahir ve babası da aralarındaydı.

Mutfakta duyduğum bağırış sesleriyle telaş içinde mutfağa koşunca, Fatma'yı duvara sıkıştırıp bağıran Sultan Hanım'ı gördüm.

"Hep sizin yüzünüzden gitti torunum. Uğursuzluğunla gelip evimizi başımıza yıktın. Onun tırnağına zarar gelirse bu evi mezar ederim hepinize. Defol git, babana söyle versin torunumu. Sen de orsa kal, gelme artık bu eve."

ÖMRE BEDELWhere stories live. Discover now