3. BÖLÜM "ŞÜPHE"

71.5K 2.8K 537
                                    

Yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

3. BÖLÜM "ŞÜPHE"

Beni dört duvar arasında nefes alan ölü insanların arasına bırakıp gittiklerinde bulunduğum noktanın farkında değildim ve yüzüme çarpan koğuş kapısının çıkardığı ses bana tamda nerede olduğumu anlatmış, sonumu göstermişti. İlerisi yok diye avaz avaz bağıran iç sesimi susturmuş günlerce hüküm kokan insanların arasında yaşamıştım. Hayatımın dönüm noktası, aşamadığım o çizgi şimdilik hapishane kapısıydı, davadan sonrasını düşünmemeye çalışsam da sonumu göremiyordum.

İlk defa korkmuştum. Hayat denen oyun bana zarları zorla atmamı emretmişti ve kaybetmeye mecbur bırakmıştı.

"Seni iyi gördüm," diyen Hakan düşüncelerimi dağıttı, boşlukla cebelleşen bakışlarımı aldım,  çenesinden başlayıp ince yüzüne tırmandım. Esmer teni her zamanki gibi capcanlıydı ve müvekkilini savaş esnasında askerini korumaya yemin eden bir komutan gibi savunmayı bekliyordu. Gözü pekti arkadaşımın, kimseden korkmaz yeri geldiğinde dengeleri değiştirebilecek kabiliyete sahipti.

"Gözlerimin nemli olmasınımı bekliyordun?" dediğimde tebessüm etti etrafına bakınırken, odada yalnızlık ve tutuklanmamın dördüncü gününde avukatımla görüşmeme izin vermişlerdi.

"Seni iyi tanıyorum, korkudan gebersende ifadene yansıtmaz, öldürüleceğini bilsen ağlamazsın." Dudağımın kenarı hafif yukarı kalktı, Hakan'ın beni benden daha iyi tanıması hoşuma gitti.

"Seninle iletişime geçmek istedim, hatta o komiser bozuntusundan talep ettim, bana gelmediğini söyledi, eh bende yedim ya hemen öttüm."

Hakan sesimi kısayım diye gözlerini büyüttü, onu takmadım, komiser benimle dalga geçmişti ve eline düştüğüm için ağzının payını verememiştim. Başka şartlarda olsaydık onun dilinden konuşur yumuşak kumaşını ateşe verirdim.

Lanet herif!

"Tutuklanmanızdan Murat sayesinde haberdar oldum. Senden önce onu sorguya çekmişlerdi ve bana avukatı olarak daha sonra haber verildi. Bu yasal değil, ister suçlu ister suçsuz ol konuşmama hakkına avukatın gelene kadar sahipsin. Neyse bu konuyla daha sonra ilgileneceğim, gelelim asıl konumuza." Ellerini masaya yasladı, etrafına tekrar bakınız bana eğildi. "Murat dediklerini harfi harfine yapmış, şüphe çekmemek için güzelce anlatmış herşeyi ve Serkan'a ezberlettirdiklerin onun ifadesiyle uyuştuğundan kardeşin serbest kaldı. Serkan suçunu kabul etti, sadece kullanıcı olduğunu inatla satıcı olmadığını söyledi."

"Benim hakkımda ne demiş?"

"İyi niyetinden yararlandığını." deyince rahat bir nefes aldım, parmaklarımı terden kökleri nemlenmiş saçlarımdan geçirdim, o kadar hafiflemiştim ki kanatlanıp uçabilirdim.

"Duymak istediklerimi söylediğin için sana minnettarım, düşünmekten az kalsın kafayı sıyıracaktım."

"Kıymetimi bil çilli." dediği gibi yüzümü buruşturdum, elmacık kemiklerimde, burnumda, dudaklarımda olan çilleri sevmiyordum, tenimde fazla duran her şeyden nefret ediyordum. "Yüzünü kırıştırma hemen, bence çillerin sana yakışıyor, hem saçlarınlada uyumlu."

Parmaklarımı dalgalı saçlarımda gezdirdim, yumuşaklığını seviyordum ve kızıl renginde olmaları canımı sıkmıyordu. "Beni övme seansın bittiyse bu işten nasıl paçayı sıyıracağımı anlat."

"Biraz zor." dedi içini sıkıntıyla çekti. "Hakkındaki tüm suçlamalar düşse bile Serkan senin evinde yakalandı, onunla yaşadığını kabul ettin, bir suçlu olduğunu bilmediğini söylesen bile dosyayı hemen kapatmazlar, işi uzatırlar ve senin kim için çalıştığını eninde sonunda bulurlar."

BAKANIN OĞLUWhere stories live. Discover now