11. BÖLÜM "KADERİN CİLVESİ"

57.7K 2.5K 883
                                    

Arkadaşlar 13 bölüm önceden yazıldı, kısa demişsiniz ama değiştiremem ki. Kitabın devamında isterseniz uzun yazarım, ben bilerek kısa tuttum bu kitabı, yine de size bırakıyorum.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. Seviliyorsunuz..❤️❤️

11. Bölüm. "KADERİN CİLVESİ"

Zoraki tercihlerin çoğu kere iyi sonuçlar doğurduğunu söyleyenlere inanmayarak elimi ateşe uzattım, yanmanın sırrını bilecek ona göre davranacaktım. Bu savaşın galibi olmasa da kaybeden benden başkası değildi, bile isteyerek yara almak istiyor, sevdiklerimi korumak isterken üzüyordum.

Murat pencerenin ardında beni izlerken elimde kalan araba kapısını sıktım, onun gözlerine her baktığımda kabul ettiklerim canımı yakmadı, tüm çabamın sebebi oydu, önümüzdeki duruşmada dosyanın kapanması için elimden geleni yapmalıyım, kardeşimin benden sonra tek dayanağı işiydi ve kariyerine son verilirse yıllardır düşündüğüm şeyi yapmasında korkuyorum, annemin çekip gitmesi, babamın kısa süre sonra ölmesini kabullenemedi, uzun süre evden hiç çıkmadı, kendi canına kıyacak diye haftalarca evden ayrılmamıştım.

Keyifsiz görüntüme renk katıp tebessüm ettim ona, bana karşılık vereceği yerde surat astı, yetmedi perdeyi çekti. Yaman'la dışarı çıkmama rıza göstermedi, ilk defa kavga ettik, bana sesini yükseltti, öyle ağrıma gitti ki az kalsın ağlayacaktım. Bakanın oğlu kardeşimle aramı açtı, onlarca duvar dikti, bizi tek hamlesiyle ayırdı.

Oysa yıllarca birbirimize kenetlenmiştik, hiçbir güç bizi ayıramamıştı.

Murat'ın geri dönmesini bekledim, söylediklerinden ötürü pişmanlık duyduğunu, özür niyetine bana sarılmasını istedim. İnatçı keçi bırakın gelmeyi perdeye gölgesini bile yaklaştırmadı, bende ayağına gitmedim. Eh damarıma basılmadığı halde ağzını bozmayan Murat'ı alttan alamadım, sesini kökten kestim, ondan bir yaş büyüktüm ve kendi kararlarımı verecek kabiliyete sahiptim.

Sahi Yaman kaç bin yaşındaydı acaba?

İç sesim onun tarafını tuttuğu için otuz dedi, içerde olsaydım kahkaha atardım, bence kırkına merdiven dayamış ihtiyarın tekiydi.

Süleymanı çileden çıkarmadan arabaya bindim, Yaman önceden yerini almış, gözlerini doyurmayı bekliyordu. Motor sesi yükseldiğinde yanımda yokmuş gibi davrandım, gözlerimi gecenin karanlığına düşürdüm, şehrin parlak ışıkları ardımızda akıp giden hayatımı da yanına katmıştı, elimden kayıp gidenler o kadar çok birikti ki omuzlarıma ağır gelmeye başladı.

Pes etmem an meselesiydi.

"Yanımdasın ve bir o kadar uzaksın bana."

Gözlerimin akı görünene kadar devirdim. Yıllardır hayatımdaymış gibi davranmasına anlam veremedim, biz ne eski dost nede arkadaştık, sohbet etmemiz saçma olurdu.

"Neden konuşmuyorsun?"

"Dişlerimi sıktığımdan çenem ağrıyor, emri vakiler pek hoşuma gitmezde." Yüzümü onun tarafına çevirdim, her zaman ki pozisyonunu almıştı yine. Bacak bacak üstüne atmış, sarsılmaz öz güveniyle sırtını rahatça koltuğa dayamış, bakışlarını yüzümde gezdiriyordu.

"Sana önceden haber verdim,"

Ah ne kadar sevindim bilemezsin! Hem gelmeyeceksin diye gözüm yollarda kaldı.

Kendi kendimle alay ettim deli gibi. Söyleyemediklerim kafamın içinde dönüp durdu, dişlerimi sıktığımda Yaman'ın kaşları şaşkınlıkla yukarı kalktı. "İyi misin?" diye sordu, ilgili erkek rolü ona hiç yakışmadı, ama yöntemi iyiydi ve beni kıvama getirmenin peşindeyse avucunu yalardı.
"İstersen arabayı kenara çekelim." Süleyman hızını düşürdü dikiz aynasından bize bakarken, patronundan gelecek talimatı bekledi ve onun gibi siyah takım giydiğini yeni fark ettim.

Bunlar kaçıktı, gerçekten.

"Anlamıyorum." dedim Yaman'ın gözlerindeki meraklı bakışı yakaladığımda. "Beni tanımıyorsun, yakın davranmak istemenin sebebini ne merak ettim?"

"Kızılsın ilgimi çektin."

Allah'ım sen aklıma mukayet ol, adamın boğazına sarılmama az kaldı.

"Yemedim Yaman Bey. Dünyadaki tek kızıl ben değilim, gerçekten niyetiniz ne?" Hesap sorar gibi konuşmam hoşuna gitmedi, eliyle şoförüne talimat verdi, araba eski hızını aldı. "Konuşun lütfen."

"Anlamış olman gerekir."

Gözlerim kısıldı, konuşmakta tereddüt ettim. Korku sinsice aldığım nefeslere karışıp kalbime girdi. Beni ilişkiye zorlayacağını kulağıma fısıldadı, eski sevgilinin açtığı yara henüz iyileşmemişken...

"Ben sıradan bir adam değilim, yaptıklarım ve yapacaklarımı tahmin etmen güç. Yine de  hatırlamanı isterdim."

Açık penceremden İstanbul havası eserken nefes alamadım.

"Neyi? İki gün önce duruşma salonunda gördüğüm adamın neyini anlayıp hatırlayacağım."

"Seni tanıyorum, gördüğüm gibi hatırladım."

Yutkundum. Duruşma salonunda yüzüme baktığında beni ilk defa görmediğini anlamıştım, peki ben neden onu hatırlamıyorum?

"Yalan söylüyorsun, hayatımda yer edinen insanları asla unutmam."

Tebessüm etti. "Tüm hayatında değil, sadece bir gecede yer edindim."

Tek kaşımı yukarı kaldırdım, düşündüm. Felekten iki gece çalmış içmiş olsam bile bu kaçamağı evimde yaptım, kız kıza eğlendik, aramızda erkek yoktu. İhtimalleri hesaba kattım, gece hayatını sevmezdim kendimi bildim bileli, evden okula, okuldan eve dönerdim, bazı hafta sonları çay bahçesinde veya sıradan bir kafede öğlen vakti arkadaşlarla takılırdım ve yaramazlık yapmadan eve geri dönerdik.

Beyin fonksiyonlarım durdu düşünmekten.
Yaman Çakırlı hayatıma girecek ve onu hatırlamayacaktım. Ah hayır, yüzünü unutsam bile göz rengi kesin aklımda kalırdı.

"Seni tanımıyorum, o kastettiğin geceyi yaşamadım, bence uyduruyorsun."

Başını iki yana salladı. "Kış ayıydı, siyah taytın üstüne aynı renkte kalçalarına kadar inen kapüşonlu hırka giymiştin, yağmur omuzlarını ve botlarını ıslatmıştı, kızıl saçlarının uçları kapüşonun altından çıkmış omuzlarına düşmüştü. Yorgundun. Gözlerinde korku vardı, endişeli bakışların kalabalığı taradı, biraz bekledin, aradığın kişiyi bulduğunda ellerini hırkanın ceplerine koydun, sonra omuzlarını öne düşürüp kalabalığa karıştın."

Şomar yemiş gibiydim. Sanırım onu az çok hatırladım. Yine de insan hayatında ilk defa gördüğü birini aklında tutmazdı, günler sonra unuturdu.

Korkmalı mıyım? Evet, hatta ardıma bakmadan kaçmalıyım, beni bir kere görüpte unutmayan adam, iplerimi eline almışken bırakır mı hiç.

Hayır. Hapı fena yuttum.

"Transa girmenin zamanı değil Aslı Polat, bizi bir araya getiren kaderin cilvesine ayak uydur, yaşa ve yaşat."

"Sen..."

"Ben seni tutan adamım."

🔥🔥🔥

Nasıl gidiyoruz, iyiyse güzel tepkileri alayım 🔥🔥

Tek kişisel INSTAGRAM hesabım ::Yasemin Abva A (başka hesaplara itibar etmeyin profil resmim tüm hesaplarımda aynı)
TWİTTER Yasemin Abva A

BAKANIN OĞLUTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon