12. BÖLÜM "BENCE BANA OLURSUN"

48.5K 2.6K 767
                                    


Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen.

12 . BÖLÜM. "BENCE BANA OLURSUN"

Taşlar yerine oturduğunda o geceye geri döndüm, apar topar evden çıkışımı hatırladım. Erkek kardeşim üç sene birlikte olduğu kız arkadaşından istemeyerek ayrılmıştı, onu hala severken, yanında isterken kız arkadaşının birden ilişkiyi sessiz sedasız neden göstermeden bitirmesi hayatında bir başkasının olduğunu kanıtlıyordu.

Evet kızı takip ettim, yapmamam gerekiyordu belki ama kendime hâkim olamadım, yetmedi kızın karşısına çıkmış yeni erkek arkadaşının yanında rezil etmiştim.

Ah rahatlamanın daniskasını yaşadım.

Sevmek demek iki insanın birbirine sadık kalmasıydı ve bu kural çiğnenmişti.

Kaltak, gördüğüm andan beri sevmemiştim zaten onu, gözüm tutmamıştı.

İlk defa adım attığım mekanın kapısından geçmek beni bir hayli zorlamıştı. Giriş çıkışları sadece mekanın tanıdık müşterine açan iri yapılı adamı kandırmayı başardım. Yüksek müzikten etkilenmeden kalabalıkta göz gezdirdim, Murat'ı bulamayınca taburele yoğunlaştım ve onu en son taburede içerken buldum. Seri adımlarla kalabalığın içinden geçtim, kimi ardımdan bağırdı, kimi ıslık çalıp peşimden geldi ve orta parmağımı yukarı kaldırdığımda beni rahat bıraktılar.

Barlardan nefret ediyorum!

"Şehrin kayıp çocuğu buradaymış meğerse."

Murat sesimi tanıdı, üstüne oturduğum tabureyi yanına çektiğimde kafaya diktiği içkisini tek seferde bitirdi. Yanında yok muşum gibi bardağı tezgahtan barmene kaydırdı. "Bir tane daha." dedi önüne gelen dolu bardağa el uzattığında ondan önce davrandım, bardağı kaptığım gibi barmenin önüne kaydırdım.

"Yeterince içmişsin, yeter."

Homurdandı. "Karışma bana." Barmene baktı. "Yenisini istiyorum, hemen."

"İçmeyecek." dedim kesin bir dille, barmene işine bak bakışını attım, ayak diretmeden başını salladı ve tezgaha gelen diğer müşterilerle ilgilendi.

"İşime karışıyorsun abla, rahatlamam gerek."

Omuzunu kavradım, öne düşürdüğümde gözlerimin içine baktı. "Günlerdir kendini heba ediyorsun, bana haber vermeden evden çıkıyorsun ve aklımı oynatırım. Tüm bunlar ard arda dizilirken bile sesimi çıkarmıyorum, ki tersim fenadır, depresyon, bunalımdır demem sana ceza veririm."

Güldü, taburelerde oturan herkesin ilgi odağı olduk. "Bana çocuk muamelesi yapma, koca adam oldun."

"Senden olsa olsa koca eşek olur." dedim sert tutmaya çalıştığım sesimi alçaltırken.
"Terk edenin ardından ölmüş gibi yas tutmak niye?"

"Seviyordum. Hayatın her anında olduğu gibi yine başarısız oldum, sevdiğim kadın bile beni terk etti."

Omuzunu sıktım, yanında olduğumu hissetsin istedim. "Seninle hep gurur duydum, zor bir çocukluk geçirmiş olsak ta hayattan kendi payını koparmasını bildin, genç yaşta ayaklarının üzerinde durdun, kimseye muhtaç değilsin, arkadaşların yanında, ben hep varım zaten, bunlar yetmez mi?"

"Ya sevmek, aşık olmak, bağlanmak?"

"İhaneti doğurur, kapına dayandığı anda kaç."

Başını iki yana salladı çaresizce. "Unutamıyorum, sesi, yüzü, gülüşü aklımdan çıkmıyor."

Söylememem gerekenleri söylerken kendime inanmadım. "O kız seni hak etmiyor sebebiyse kendine başka aşık edinmesi."

"Ne?" Kederli sesindeki tını zihnimde aksetti, can yaktı öyle içten demesi. Keşke dilimi tutsaydım diye kendimden yakındım, zamanla unutur giderdi ne olsa.

BAKANIN OĞLUWhere stories live. Discover now