17. BÖLÜM "YAKIŞIKLI BEBEK"

38.6K 2.2K 663
                                    


Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen, ilgi olunca içimden yazmak geliyor.

Yeni bölüm için bana Sövenler olmuş, üşüttüm, üç gün boğaz ağrısı çektim, anca yazabildim.

17 BÖLÜM "YAKIŞIKLI BEBEK"

Sarhoş kadınım güçsüz ve iradesizdi. Beni saatler önce zihnine hapsedip çığlıklarımı duymazdan gelmişti. Pes ettiğimi düşünmesini istedim, hatta çabaladım, onu buna inandırdım. İçkinin ağzında bıraktığı hoş tadın zevkini çıkarmasını bekledim. Şimdi tırnaklarımı ruhumda gözlerini açan zayıf kadına geçirmenin zamanı gelmişti. Hareket halim yatağa uzanmamla geçmişti, haliyle baş dönmem son bulmuştu. İki amber gözü yine iki olarak görüyordum, ilgimi çekmeyen eşyalar yerli yerinde duruyordu ve yüzümü sağıma yatırmaya çekiniyordum. Yaman'ın tehtidiyle karşı karşıya kalacağıma bu fırsatı şansa dönüştürmeye karar verdim.

Ağzına bir tane geçirdim, benden uzaklaştığında inledi, sağlammı değilmi diye ağzını yokladı.

"Sürprizlerden nefret ederim ve yabancılardan hediye kabul etmiyorum."

"Ne ağzıma vuruyorsun, şiddete başvurmadan da fikrini belirtebilirsin."

"Geri zekalısın anlayabileceğini düşünmüyorum."

Dizlerinin üstünde durdu, bir eliyle bacağını kavramıştı, diğer eliyse hasar bıraktığım çenesini ovuşturuyordu. İçimdeki ses beni yola nasıl getireceğinin hesabını yaptığını söyledi. Yanılmıyordu, gözlerinden her şey okunuyordu.

"Ben senin gözünde nasıl bir adamım?" Akımı bulandıran sorusu hislerime dokundu. Onu arada düşünüyordum, belki pisliğe bulaştığım içindi, yada aşırı ısrarcı olmasındandı bilmiyorum. "Davana bakan hakim sıfatımı unut, kişiliğim hakkında fikrini belirt."

"Yakışıklısın bebek." dediğim anda güldü, görünen beyaz dişleri zihnimde bir ampul yaktı. "Ağzını çok geniş açma diş protezin düşecek." Yaşını sürekli gözüne sokmam pekte umurunda değildi, ağzı kulaklarına vardı, keyifli sesi odanın içini doldurdu.
"Yaşlandığını kabul ettin dostum, böyle devam." Yumruğumu havaya kaldırmıştım, Yaman'ın sesi kısıldı ve dalgasını yavaşça kaybeden deniz gibi duruldu.

"Sen inanılmaz bir kadınsın. Tanıdıklarıma benzemiyorsun."

Gözlerimi devirdim. Dünyadaki tek kızıl ben mişim gibi davranacaktı yine. "Beni övmeyi bırakmazsan gözünü morartırım hödük."

"Dua et sarhoşsun, yoksa bana saydığın küfürleri sana bir bir yedirirdim." Yanıma uzandı, yan dönüp dirseğinin üstünden yükseldi. Yakınlığı savunma duvarımı yıkıyordu, keskin kameyla kokusu ciğerlerimi deliyor beni nefessiz bırakıyordu.

"İbinelik etmezsen ağzımı bozmam."

"Benimle ilgili değil, bu senin kanında var." Elinin tersiyle omuzumu okşadı, göz kapaklarımı kırıp temasına baktım.

"Çek lan o elini." diye tehdit ettim, parmakları duraksadı, ince bir çizgi halinde boynuma tırmanmanın hayalini kurdu. "On saniyen var, parmaklarını tek tek kırarım." O kadar güçlü değildim, ama içki tüm eksiklerimi tamamlamıştı. "Süren doluyor." İnat etmedi, parmaklarını avuçlarında topladı. "Ha şöyle naneli şekerim yola gel." Sesim yumuşadı. Yaman mal gibi yüzüme bakınca huylandım, başımı onun aksi yönündeki omuzuma meylettim.

"Saçlarını açıyorum, rahatlarsın."

"Çok istiyorsan yap, ayda yılda bir işe yaramış olursun." diye laf soktum hemen. Yaman benim bitirdiğim satırın noktadan sonrasını getirmedi. Saçlarımla uğraşmaya başladı. Parmaklarının yumuşaklığı iyi hissettiriyordu. Bana dokunduğunda rahatsız olmuyordum, aksi içimde uyarılmayı bekleyen duygulara hayat veriyordu.

BAKANIN OĞLUDär berättelser lever. Upptäck nu