4. BÖLÜM: ''ARTIK KONUŞABİLİYORUZ''

5.6K 204 45
                                    


Kapının çalınmasıyla telefonumu masaya koyup heyecanla açılmasını bekledim. Avuç içlerim terlemeye başladığında onun kim olduğunu neden bu kadar çok öğrenmek istediğimi sorguladım. Hayatımın hiçbir noktasında yoktu. Ya da vardı? Kim olduğunu bile bilmiyordum ki...

Kapı açılınca önden Müdür Lütfü Hoca ve arkasından bir çocuk geldi. Çocuğun garip bir havası. Kıvırcık siyah saçları onu tatlı gösteren niteliklerinden biriydi. Ayrıca orantılı bir vücudu vardı. Bu da spor yaptığını gösteriyordu. Siyah pantolonu ve deri ceketi ise de tarz sahibi olduğunu gösteriyordu. 

Lütfü Hoca, ''Hoca hanım artık Uygar bu sınıfta okuyacak,'' dediğinde Shrek'in beni kandırdığını anladım.

Mira: Benimle oyun mu oynuyorsun sen?

Gizli Numara: Oyun asıl senin işin, Pinokyo.

Sinirimden cevap bile vermek istemedim. 

Yanımda oturan Burak telefonla neden bu kadar ilgilendiğimi merak ettiğini belli edercesine, ''Kiminle mesajlaşıyorsun sen dersin başından beri?'' diye sordu.

''Yarın akşam Koray'ın evindeki partide ne giyeceğimizi konuşuyorduk Ece'yle.''

''Anladım,'' dedi tok bir sesle ama ikna olduğuna emin değildim. ''Yarın yapacak mıyız?'' diye sordu ardından ve beni ansızın yakaladı. 

''Neyi?'' Yüzümü ona çevirip kaşımı kaldırdım. 

''Anlarsın ya güzelim,'' deyip tek elini bacağıma koydu. ''Birbirimizin olmayı.''

''Hazır olduğumu düşünmüyorum Burak.''

''Hadi ama Mira hem bunu daha önce konuşmuştuk,'' dediğinde ses tonunun fazlasıyla yüksek olduğunu anladım.

Arzu Hoca elindeki tahta cetveli tahtaya vurarak,'' Neyi konuşmuştunuz daha önce yavrum evladım,'' diye sordu sinirle çünkü müdürün olduğu halde sınıfta ses çıkarmıştık. 

''Şey...'' diye başladım kekelemeye. ''Proje ödevimiz hakkında hocam.''

Burak sessizce güldü.

 Tek boş yer bizim önümüzdeki sıra olduğu için Uygar buraya doğru gelmeye başladı ama gözlerini üzerimden ayırmıyordu. Tahtanın oradan sıraya gelene kadar Uygar'ın gözleri tarafından hapse alınmıştım. 

Tabir-i caizse beni gözleriyle sikmişti. 

Burak bu durumu fark ettiğinde sinirlerine hakim olamayıp Uygar'ı omzundan dürttü. ''Bir sorunun mu var?'' diye sordu kaşlarını çatarak. 

''Benim yok, ya senin.'' Uygar'ın rahat hali Burak'ı iyice tahrik ettiğinde bir şey yapacağından korktum ve elimi bacağının üstüne koyup, ''Sakin ol ve yarınki gecemizi düşün,'' diye fısıldadım. 

Eve geldiğimde önce sıcak bir duş aldım ardındansa yatağıma oturup telefonumu elime aldım ve yapmam gerekeni yaptım.

Mira: Müsait misin?

Gizli Numara: Senin için her zaman. 

Mira: Neden?

Gizli Numara: Ne neden? 

Mira: Bu yaptığın anonim olayı neden? Beni seviyorsan gelip yüzüme söylemeliydin.

Gizli Numara: Anladım. Onu yapacak  cesaretim olduğunu düşünmüyorum.

Mira: Yalan söylüyorsun.

Gizli Numara: Hayır, gerçekten. Sen... Sen çok özelsin. Sen kelimelerle anlatılamayacak kadar sen birisin. Ama ben? Ben sadece sıradan bir...

Mira: Sıradan bir ne? Cümlenin sonunu getir.

Gizli Numara: Seni seviyorum, Pinokyo. Bunu sakın unutma tamam mı? 

Mira: Ben de seni seviyorum. 

Mira: NE?

Mira: Hayır yani alışkanlıktan öyle dedim. 

Mira: Gerçekten.

Mira: Daha seni tanımıyorum bile. 

Gizli Numara: Ha tanısan belki seveceksin yani. 

Mira: Konuştukça batıyorum galiba. Ödevlerim var yapmam gereken, görüşürüz. 

Gizli Numara: Benimde.

Gizli Numara: Görüşürüz. 

Ağzım kulaklarım varmış bir halde telefonu yere bıraktım ve tavana baktım. Kendimi flört dönemine yeniden başlamış gibi hissediyordum ve bu bende iğrenç hisler uyandırıyordu. Sanki Burak'ı aldatıyormuş gibi. 

Okula geldiğimde seçmelere katılmak amacıyla müzik odasına indim. İdil, Defne, Ece ve Tuna beni bekliyordu. İdil beni gördüğünde kollarını birleştirerek, ''Sonunda gelebildin,'' dedi agresif bir tavırla. 

''Özür dilerim. Bir daha olmaz.''

Defne ekledi ardından. ''Her defasında da bir daha olmaz diyorsun.''

''Bir sorununuz mu var?'' diyerek İdil ve Defne'nin üzerine doğru yürüdüm ama Tuna'nın araya girmesiyle olay yatıştı. Elimden tutup beni sandalyelerden birine oturttu. Çantasından çıkardığı suyu uzatıp, ''İçip kendine gelmelisin. Sana güveniyorum ama bu kadar stres altındayken istediğin ve istediğim gibi söyleyemezsin,'' dedi. 

Dediğini yapıp suyu içtim ve derin derin nefes almaya başladım. Ece, Defne ve benim aramda yapılacak seçmeyle okulu temsil edecek grup için vokalisti seçecekti Tuna ve İdil. İlk önce sahneye Ece çıktı ve Atiye'den salla şarkısını söylemeye başladı.

Şarkısını bitirdiğinde Tuna'nın alkışları ve İdil'in sikici bakışları eşliğinde yanıma geldi. ''Nasıldım kanka?'' diye sordu. 

''Birkaç yeri dışında çok güzel söyledin.''

Ece gözlerini kısıp sinirle bana baktı ve sinirinden kudurdu. 

Önüme dönüp sessizce, ''Kudur,'' dedim ve Tuna'nın bizi izlediğini fark ettim. Kudur dediğimi anladığı için bana bakıp gülümsedi, bende ona bakıp karşılık verdim ve gülümsedim. 

Ardından sahneye Defne çıktı ve tam kendine göre bir şarkı seçti. Sezen Aksu'dan ne kavgam bitti ne sevdam şarkısını söyledi Ama gerçekten iğrençti. Sezen Aksu ölmese de kemikleri sızlamıştır. 

Tam sahneye çıkmak için yerimden kalkmıştım ki telefonumdan gelen mesaj sesini işittim. 

Gizli Numara: Başarılar, Pinokyo. 

GİZLİ NUMARA - BUL BENİTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang