13. BÖLÜM: ''TOKAT''

4K 157 38
                                    

Acı umudu yok eden bir karanlık gibi vücudumu sardığında cevap vermemenin imkansız olduğunu anlamıştım. Uygar'ın süt dökmüş kedi gibi bakan gözleri karşısında yarın için ona gelmemi isteyen istekli bir Tuna vardı. Ve tabii bir yandan da İdil'in bana içinden ettiğine emin olduğum fantezili küfürler.

''Tuna,'' diye başladım konuşmaya. ''Yarın şey...''

''Ney?'' diye sordu gözlerini büyüterek. ''Ne şey?''

''Uygar'a matematik çalıştıracağım, yeni geldi ya onun yüzünden.'' Söylediğim yalandan sonra önümdeki telefonu elime alıp farklı uygulamalara girip çıkmaya başladım. ''Yani başka bir gün yapmalıyız ödevi.''

''Anladım,'' dedi yutkunduğu sırada. ''Sonra konuşalım o zaman.'' Ardından İdil ile el ele tutuşup yanımdan uzaklaştılar.

''Neden yalan söyledin?'' diye sordu Uygar Tunalar yanımızdan ayrıldıktan sonra. ''Neden Uygar ile dışarı çıkıyoruz demedin?''

Mükemmel bir soru, görüyorsunuz anlatmaya gerek yok. Mükemmel.

Birkaç kere öksürdükten sonra etrafa bakıp kimsenin olmadığını gördüm ve elimi Uygar'ın elinin üstüne koydum. Elinin sıcaklığıyla kendimi güvende hissedip, ''Bir süre kimse bilmese olmaz mı? Hem bu daha ilk randevumuz,'' diye sordum. Bana karşılık verip elimi tuttu ve, ''Haklısın güzelim,'' dedi.

Okuldan ayrıldığımızda eve gitmek için Uygar ile aynı otobüse binmiştik. Bir yandan kulaklığından şarkı dinleyip diğer yandan sohbet ediyorduk. ''Sana bir şey sorabilir miyim?''

''Sor,'' dedi garip bir yüz ifadesini takınarak. ''Ne istersen cevaplamaya hazırım.''

''Hiç sevgilim olmadı demiştin bana.''

''Evet,'' dedi devam etmemi tarif eden bir ses tonuyla.

''Ne yalan söyleyeyim, hiç inandırıcı değil.''

''Neden?''

''Bir kendine baksana; yakışıklısın, sempatiksin, zekisin, müzik zevkin fazlasıyla güzel. Nasıl sevgilin olmadı hiç?'' diye sorduğumda gülümsedi ve ortaya çıkan gamzelerini seyretmeye daldım.

''Gerçekten olmadı çünkü kendimi sana olduğu kadar kimseye ait hissedemedim.''

Gülümseyip asla yapmamam gereken bir reaksiyon verdim ve başımı Uygar'ın omzuna koydum. Vücut sıcaklığım git gide artarken tüm otobüs yolculuğunu o halde bitirmiştik. Hatta bizim okuldan birkaç küçük sınıf öğrencisi bizi görmüştü ama takmamıştım çünkü kaç zaman sonra hem güvende hem de mutlu hissediyordum.

Eve gittiğimde annemin akşam Merve ve annesi Şahide teyze geleceği için hummalı bir temizliğe giriştiğini gördüm. Poğaça ve kek kokuları evin dört bir yanını sarmışken annem su kovası ve viledası ile bir odadan diğerine koşuşturuyordu. Oturma odasından çıktığı zaman eşofmanına çıkardığı sarı bezi bana doğru fırlatıp, ''Kız koş git salonun tozunu al ardından süpürgeyi kullan sonra ben gelip temizlerim!'' diye bağırdı.

Korkuya kapıldığım halde her misafir gelmeden önce annem böyle olurdu. Fazlasıyla titizdi ve misafirlerine özenirdi o yüzden dediğini yapıp salonun tozunu aldım ilk önce ardından süpürge ile yerleri süpürüp duş almaya gittim.

Aynanın karşısına geçip iç çamaşırlarım kalana kadar soyundum. Uzun kahverengi saçlarımı toplayıp yukarıdan bağladım ve kalbimin sesini dinledim kısa bir süre. Kalbim Tuna'nın resmiyle Uygar'ın resmini aynı anda önüme getirdi. Sanki birini seç der gibiydi artık. Mantığım devreye girdi ardından, beni sabotaj etmeye çalışıyor gibiydi. Elimi annemin yeni temizlediği aynanın üstüne koyup kendimi saldım ve sesli bir şekilde, ''Uygar'a karşı bir şey hissediyor muyum?'' diye sordum.

GİZLİ NUMARA - BUL BENİWhere stories live. Discover now