14. BÖLÜM: ''TEK KURŞUNLUK İŞ''

3.7K 147 52
                                    

Attığım tokat içimde yeşeren sevgi tomurcuklarını alt üst ederken Tuna'nın anlamsız gözleri yüzüme bakıyordu. ''Mira..'' Gittikçe kısılan sesi utandığını belli ederken onun yanında biraz daha kalmak istemedim ve yaşlı gözlerimle merdivenleri inmeye yeltendim. İlk adımı attığım anda beni kolumdan yakaladığı gibi kendine döndürdü. ''Beni yanlış anladın,'' diye fısıldadı ardından. 

''Yanlış mı anladım?'' diye bağırırken tuttuğu kolumu salladım. ''Bana orospu muamelesi yaptın resmen.''

''Hayır hayır...'' dedi sessizce pişmanlığını belli eden gözlerini büyütürken. ''Sadece neden yalan söylediğini anlayamadım ve sinirlendim.''

''Sana ne benim neden yalan söylediğimden!!'' 

Tuna garip bir hareket yapıp beni duvara köşesine iteleyip aramızdaki santimleri kısalttı. Kalbim onun için deli gibi çarparken vücudumun verdiği tepki ona yakınlaşmama neden oldu. Elini başımın yanındaki duvar kenarına koydu ve bana doğru iyice eğildi. Nefesini hissettiğimde göz kapaklarım aralandı ve boynumdan bacaklarıma kadar terlemeye başladım. Elim elini tutmak için ileri gitmek istese de mantığım saçma bir şeyin olmasına engel oldu. 

Tuna bana doğru eğilirken beni öpmeye çalıştığını anlamıştım ama bunu yapamazdım. İçimdeki mantıklı Mira kalbime söz geçirmek için büyük bir tartışma ortama yaratmışken, iradesiz Mira onun beni öpmesini dört gözle bekliyordu.

Sustum ve hiçbir şey yapmadan beni öpmesini bekledim ama tam dudaklarımız birbirine değeceği sırada apartman boşluğundan, ''Mira orada mısın?'' diye bağırdı Uygar. Uygar'ın sesini duymamla birlikte Tuna'yı göğsünden ittirip Uygar'ın yanına koşarak gittim. 

Korku içerisinde atan kalbim Uygar'ı görmemle sakinleşti ve kendini onun sakinliğine bıraktı. ''İyi misin?'' diye sordu meraklı gözlerle. ''Ne oldu yukarıda?''

Derin bir nefes alıp cevap verdim. ''İyiyim sadece ödev hakkında küçük bir tartışma yaşadık.''

''Sesiniz dışarı kadar geliyordu Mira. İyi olduğuna emin misin?''

''Eminim,'' deyip Uygar'ın elinden tuttum ve ekledim. ''Artık gidebilir miyiz?''

Yaptığım hareketten etkilenen Uygar, ''Gideliiiiim,'' dedi i harfini uzatarak söylerken. 

Uygar  arabasını Bursa'nın en lüks restaurantlardan birinin önüne çektiğinde kendimi zengin koca avcısı peşinde koşan kızlardan biri gibi hissetmiştim ama uzaktan yakından alakam yoktu onlardan. 

Vale Uygar'ın yanına gelip, ''Hoş geldiniz Uygar Bey,'' deyip arabanın anahtarını aldı. Anladığım kadarıyla Uygar ve ailesi fazlasıyla zenginlerdi ve sosyeteye aitlerdi. Bize ayrılan masaya gittiğimizde Uygar sandalyemi çekip oturmama yardımcı oldu. Ardından ise gülümseyerek karşıma oturdu. ''Ne alırsın?''

''Bilmem sen önerebilirsin diye düşünüyorum,'' dedim menüdeki yemeklere bakarken. Çünkü hepsi birbirinden pahalıydı ve okunması zordu. 

Uygar menüyü dikkatlice inceledikten sonra genç görünümlü garson elindeki telefona benzeyen aletiyle yanımıza geldi. ''Buranın fener balığı fazlasıyla ünlü, alalım mı Mira?'' diye sordu bana dönüp. 

''Sen bilirsin,'' diye fısıldadım rahatsız bir sesle. Açıkçası fazlasıyla rahatsız bir mekandı çünkü her şey kusursuzdu. Müşterilerden garsonlara kadar... 

Uygar yemek siparişini verdikten sonra, ''Sen beğenmedin galiba burayı?'' diye sordu imalı bir şekilde. 

''Her şey fazla kusursuz.''

GİZLİ NUMARA - BUL BENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin