9. Bölüm

414 20 7
                                    


İlk Aşklar


Bu olay bir salı günü geçmişti; gezintilerimde Indre' in öbür kıyısına geçmeden pazara dek bekledim. Bu beş gün sırasında, Clochegourde'da büyük olaylar oldu. Kont, tuğgeneral belgesi, Saint-Louis madalyası, 4.000 franklık da bir onur yıllığı aldı. Lenoncourt-Givry Dükü, ayan üyeliğine atandı, iki ormanı yeniden aldı, saraydaki görevine yeniden başladı, karısı da satılmayıp imparatorluk topraklarına katılan mallarını yeniden ele geçirdi. Kontes de Mortsauf böylece Maine'ın en zengin mirasçılarından biri oluyordu. Annesi Givry'nin gelirleri üzerinden biriktirilmiş 100.000 frankı, hiç ödenmemiş olan, Kont'un da, sıkıntı içinde olmakla birlikte hiç sözünü etmediği drahomasının tutarını vermeye gelmişti. Dış yaşamla ilgili şeylerde, bu adamın davranışı çıkardan uzaklıkların en mağrurunu ortaya koyuyordu. Kont, bu paraya kendi biriktirdiklerini de ekleyerek, aşağı yukarı yılda dokuz bin lira geliri olan iki çiftliği satın alabilirdi. Büyükbabasının ayan üyeliği oğluna kalacaktı; ona, Madeleine'e zarar vermeden her iki ailenin toprak servetinden oluşacak bir majorat hazırlamayı düşündü, Lenoncourt Dükü'nün yardımıyla Madeleine hiç kuşkusuz güzel bir evlilik yapacaktı. Bu düzelmeler, bu mutluluk, göçmenin yaralarına biraz merhem sürdü.

Lenoncourt Düşesi'nin Clochegourde'a gelişi, bölgede bir olay oldu. Bu kadının büyük bir hanım olduğunu düşünüyordum acı acı, o zaman kızında duygu soyluluğunun gözlerimden gizlediği sınıf anlayışını fark ettim. Ben, gözüpekliğinden ve yeteneklerinden başka geleceği olmayan yoksul, neydim? Restorasyon'un sonuçlarından ne kendime bir pay çıkarıyordum, ne başkalarına.

Pazar günü, kilisede Mösyö de Chessel, karısı ve Rahip Quélus'le birlikte bulunduğum özel bölmeden, yandaki bir başka bölmeye doymaz gözlerle bakıyordum, burada Düşes ile kızı, Kont ile çocukları bulunuyordu. Taparcasına sevdiğimi benden gizleyen hasır şapka, hiç oynamadı, unutuluşum beni bütün geçmişten de fazla bağlar gibi oldu. Şimdi sevgili Henriette'im olan, yaşamımı çiçeklendirmek istediğim bu büyük Henriette de Lenoncourt, coşkunlukla dua ediyordu; inancı bir yıkılmışlık, bir secdeye kapanmışlık, bir dinsel heykel duruşu veriyordu duruşuna, içime işledi.

Köyün dinsel törelerine göre, ikindi ayininin pazar ayininden bir süre sonra yapılması gerekiyordu. Kiliseden çıkılınca, Madam de Chessel, komşularına, Indre ile çayırı sıcakta iki kez geçmektense, iki saatlik bekleyişi Frapesle'de geçirmelerini önerdi. Öneri memnunlukla kabul edildi. Mösyö de Chessel kolunu Düşes'e verdi. Madam de Chessel de Kont'un kolunu kabul etti, ben de kolumu Kontes'e sundum, ilk olarak böğrümde bu güzel, taze kolu duydum. Kiliseden Frapesle'e giderken, yapraklar arasından süzülen günün yolların kumu üzerinde, nakışlı ipeklere benzeyen şu güzel ışıkları oluşturduğu Saché korusunda yapılan yürüyüşte, bana şiddetli çarpıntılar veren düşünceler geldi aklıma, gururlandım. Bozmayı göze alamadığım bir sessizlik içinde atılan birkaç adımdan sonra, "Neyiniz var?" dedi bana.

"Sizin için mutlu olaylar olduğunu öğrendim," dedim. "Bütün sevenler gibi, benim de belirsiz korkularım var. Yüksekliğiniz, dostluklarınıza hiç zarar vermeyecek mi?"

"Benim mi?" dedi. "Aşk olsun! Böyle bir söz daha söylerseniz, sizi küçümsemem, bir daha anımsamamasıya unuturum."

Sarhoşlukla baktım ona, sarhoşluğum ona da geçti anlaşılan.

"Çıkmalarına kendimiz yol açmadığımız, kendimiz istemediğimiz yasaların ayrıcalığından yararlanıyoruz, ama ne dilenci ne de açgözlü olacağız," dedi, "ayrıca iyi biliyorsunuz ki, ben de, Mösyö de Mortsauf da, Clochegourde'dan çıkamayız. Benim öğüdüm üzerine, Maison-Rouge'da hakkı olan komutanlığı istemedi. Babam görevini alsın, yeter bize! Zoraki alçakgönüllülüğümüz çocuğumuza şimdiden çok yaradı," diye ekledi acı acı gülümseyerek. "Kral, yanında çalışan babama, çok sevimli bir biçimde, bizim istemediğimiz ihsanı Jacques'a vereceğini söylemiş, Jacques'ın artık düşünülmesi gereken eğitimi, şimdi zorlu bir tartışma konusu; iki aileyi, Lenoncourtlarla Mortsaufları temsil edecek. Benim bir hırsım olursa, onun için olur ancak, böylece kaygılarım çoğalmış durumda. Jacques'ın yalnız yaşaması değil, adına yaraşır bir insan olması da gerek, birbiriyle çelişen 'iki zorunluk'. Şimdiye değin, çalışmaları gücüne göre ayarlayarak eğitimiyle yalnız ben ilgilendim, ama, uygun bir öğretmeni nereden bulmalı? Sonra, ileride, her şeyin ruh için tuzak, beden için tehlike olduğu o korkunç Paris'te onu hangi dost koruyacak? Dostum," dedi coşkun bir sesle, "alnınızı, gözlerinizi görünce, yükseklerde yaşaması gereken kuşlardan olduğunuzu kim sezmez? Havalanın şöyle, bir gün sevgili oğlumuzun öncüsü olun. Paris'e gidin; kardeşiniz ve babanız sizi hiç desteklemezlerse, ailemiz, hele iş bilgisi hiç söz götürmeyen annem, hiç kuşkusuz yararlı olacaktır; gördüğümüz saygıdan yararlanın! Seçeceğiniz yolda destekten de, yardımından da yoksun kalmayacaksınız! Artık gücünüzü soylu bir hırsa yatırın."

Vadideki ZambakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin