BÖLÜM 2

5.8K 367 142
                                    

Joy, yanındaki genç adam ile birlikte sınıfa doğru ilerlerken yüzündeki gülümsemeyi gizleyemiyordu.

"Şimdiki dersimiz İngilizce." Diyerek saatine baktı Kihyun. "Dersi ses kaydına alacağım."

Genç kız, Kihyun'a dönüp dikkatli olmasını söyledikten sonra birlikte sınıflarına girdiler ve en arkanın bir önündeki sıralarına yerleştiler.

Platonlar henüz sınıfta değildi. Muhtemelen kavgadan sonra hala revirdeydiler ancak karşıdaki beş kişinin daha kötü dövüldüğü aşikârdı. Neyseki onlarla aynı sınıfta değildiler.

Kihyun, Joy'a kaçamak bir bakış yolladıktan sonra telefonunun ses kaydını açtı ve onu okul ceketinin cebine yerleştirdi. Dersi ses kaydına almak disiplin suçuydu ama bu her şeye değerdi.

Birkaç dakika sonra Platonlar içeri girdiğinde tüm bakışlar onların üzerindeydi. Yoongi önden ilerliyor, Jennie ve Taeyong da el ele tutuşmuş onun arkasından geliyorlardı.

Kihyun onları görünce sinirle eğdi başını. Belki biraz kıskançlık ve hazmedememe duygusu vardı. Sonuçta iki yıl önce hoşlanıyor olduğu kız, şimdi başka birisinin kollarındaydı.

"Sen iyi misin?" Diye sordu Joy, genç adamın omzuna dokunarak.

Kihyun cevap vermedi. Yalnızca yutkunmakla yetinmişti. Joy da bunu biliyordu ancak iki sene önceki olayı artık unutması gerektiğini düşünüyordu. Yeni kapılar açmalıydı hayatında.

Yoongi, en arka sıralardan birine yerleştikten sonra yanına Taeyong geçti. Jennie ise en önün bir arka sırasında en yakın arkadaşı Lalisa ile oturuyordu.

Kihyun bakışlarını Jennie'ye sabitledi bir süre. Ondan etkilenmemek mümkün değildi. Uzun koyu renk saçları, kısa okul eteğinin altına çektiği kedi desenli çorapları bile güzeldi.

Herkes yerine geçtiğinde sınıfa giren Jung Hoseok ile bütün öğrenciler ayağa kalktı. Daha sonra saygıyla yerlerine geri oturdular.

"Evet gençler..." Diyerek söze başladı Bay Jung. "Biliyorsunuz ya da duymuşsunuzdur diye düşünüyorum. Yeni bir İngilizce öğretmeniniz olacak. Birazdan içeri gelecek ve lütfen bana gösterdiğiniz saygıyı ona da sunun."

Sınıftaki gözler irileşirken çoğu pür dikkat kapıdan girecek öğretmeni bekliyordu. Bazıları ise onu daha önceden gördükleri için yalnızca bekliyordu.

"İçeri gel lütfen." Diyerek elini kapıya doğru uzattı Hoseok.

Yoongi, sıkıntıyla uzandığı sırasında hafifçe doğruldu. Taeyong'un onu dürtmesiyle bakışları kapıya yönelmişti.

İçeri giren öğretmen (aksi iddia edilmeyecek derecedeydi) kesinlikle bir öğrenciydi. Yaşı öylesine küçük duruyordu ki asla bir öğretmen olduğuna inanamazdınız. Zaten Yoongi de stajyer olduğunu bilerek yaşının pekte büyük olmadığı kanısına varmıştı bile.

"Herkese merhaba." Diyerek sınıfın önünde hafifçe eğildi "Ben Wendy, yeni İngilizce Öğretmeni."

Birkaç kişi bu sözlerin üzerine neşeyle bağırırken Jennie, Taeyong'a bakmaya çalışıyordu.

"Sanırım seni kontrol ediyor." Diyerek Taeyong'u dürttü Yoongi.

Genç adamın bakışları Jennie'yi bulduğunda hafifçe kıkırdamıştı. Jennie ise utançla önüne döndü.

Kihyun ve Joy birbirlerine baktılar. Aynı şeyi düşünen en yakın arkadaşlar gibi şaşkın ifadelerle süzüyorlardı birbirlerini.

"Wendy sandığınız kadar bunamış bir öğretmen değil. Aslında... Bir öğretmen değil." Diyerek gülümsedi Hoseok. "Stajyerliği için size bir süre ders verecek."

Sınıftan "ooo" sesleri yükselirken Wendy hafifçe başını eğdi. Onlardan bir yaş büyük olduğu öğrencilere bir öğretmen gibi davranacak olmak onu biraz utandırmıştı. Yinede bunu yapması gerekiyordu. 

Birkaç dakika sonra Bay Jung sınıftan çıktığında Wendy, tahtaya geçip bir şeyler yazmaya başladı. İlk derste herkesi rahat bırakacaktı ancak onlarla sohbet etmek istiyordu.

Genç öğretmen tahtaya yazmayı bitirdiğinde öğrencilerden birisinin elini havada gördü. Bu onu mutlu etmişti çünkü konuşmak biraz olsun stresini alacaktı.

"Evet?" Diyerek gülümsedi Wendy.

Sınıfın gözleri şaşkın ifadeye bürünmüşken Wendy bunu pek umursamamıştı. Öğrenciydiler sonuçta, hepsi tuhaftı. Bunu en iyi kendisi biliyordu.

"Kaç yaşındasın?"

Soruyu soran kişi Yoongi'ydi. Fazla konuşmayan bir tip olarak bilindiği için bu soru tüm sınıfı şaşırtmıştı. Halbuki bunu sorması pek garip kaçmıyordu.

Wendy aynı içtenlikle cevapladı bu renkli saçlı genci "19."

"Öyleyse sana Wendy diye seslenebilirim."

Kihyun bile kayıt altında olan telefonunu unutmuş, pür dikkat ikisini izlemeye koyulmuştu. Ancak daha sonrasında işe yarayacak bu kayıt, onlara yüksek üyeler kazandıracaktı anlaşılan.

Wendy, karşısındaki ukala çocuğu bozuntuya vermeyerek onu başıyla onayladı "Nasıl hitap etmek istiyorsan."

"Bende öyle diyeceğim!" Diye bağırdı Taeyong hemen ardından "Wendy hoş bir isim."

Jennie'nin bakışları sinirle dolarken istemsizce yüzü düştü. Taeyong'a bakma düşüncesi tamamen ortadan kalkmıştı o sıra.

Sınıftaki birkaç kişi Taeyong'un ifadesine gülerken Joy, Kihyun'u dürttü "Yoongi de okula erken başladığı için 19'du değil mi? Bu özgüven oradan geliyor olmalı."

"Peki. Hitap şekliniz önemli değil." Diyerek gülümsedi Wendy.

Sınıfı susturmaya çalışıyor gibiydi ancak pek başarılı sayılmazdı. Ve o gün tuhaf olan şey ise gerçekten konuşmaktan nefret eden birisinin aniden çenesinin düşmesiydi.

•••

Artık olaylara aniden giriş yapasım var tutamıyorum kendimi :')

school love affair ✓Where stories live. Discover now