BÖLÜM 8

3.8K 278 227
                                    

"Aman Tanrım!"

"Sakin ol, benim."

Yoongi, az kalsın düşecek olan öğretmeninin belini kavradığı elini sıkılaştırarak fısıldadı sessizce. Yüzünde aptal bir gülümseme belirmişti Wendy'nin bu ürkek tavrı karşısında.

"Yoongi?!" Emin olmak istercesine bağırdı Wendy. "Burada ne işin var?!"

Karanlıkta karşısına aniden çıkan belalı öğrencisi ile neye uğradığını şaşıran Wendy, belindeki eli bir süre fark etmemişti. Fark ettiğinde de endişeli bir tavırla geri çekildi.

"Ihm... öylesine uğradım." Dedi Yoongi.

Yüzünde dalga geçer gibi bir ifade belirirken her ne kadar karanlıkta seçilemese de Wendy bunu ses tonundan anlamıştı.

"Bu bir suç Yoongi. Derhal dışarı çıkmalısın." Elini kapıya doğru uzattı ardından.

"En azından telefonumu bulana kadar beklemelisin." Diyerek sıraların arasına ilerlemeye başladı Yoongi. "Ayrıca bana benden büyükmüş gibi davranıyor olman hiçte eğlenceli değil."

Wendy, sıraların altında telefonunu arayan öğrenciye karşılık yutkunmakla yetindi. Aynı yaşta olabilirlerdi. Bu bir olasılıktı. Garip karşılayamazdı.

"Peki." Diyerek boğazını temizledi. "Karanlıkta telefonunu nasıl bulacağız?"

"Beni arayacaksın ve bende titreşimin sesine kulak vereceğim Wendy. Tamam?" Gülümsemesi çapkın bir ifadeyle yüzünde belirdi.

Genç kız başka çaresi olmadığını bildiği için ve bu 'numara alma oyunu'na karşı gelemediği için kızardığını hissedebiliyordu.

Wendy, cebinden çıkardığı telefonunu Yoongi'ye uzattığında genç adam klavyeye birkaç dokunuş yaptıktan sonra telefonu Wendy'ye geri verip beklemeye başladı. Bu sırada kalçasını öğretmen masasına yaslayıp kollarını göğsünde birleştirmişti.

"Çalıyor mu?" Diye sordu genç kız sessizliğe kulak vererek.

Titreşimin pekte uzak bir noktadan gelmediği anlaşılınca Wendy bakışlarını Yoongi'ye çevirmişti.

"Ah Tanrım... şu işe bak!" Yalandan bir üzüntüye büründü genç adam. "Telefon cebimdeymiş."

Yoongi, genç kızın karşısında ukala bir biçimde sırıtırken yaslandığı masadan ayrılıp telefonun ışığıyla kapıya ilerledi. Wendy de düştüğü bu aptalca durumu düşünmek yerine bir an önce şu sayfayı bulup evine geri dönmek istediği için Yoongi'nin peşinden gitmişti.

"Hâlâ soruma bir cevap alamadım." Dedi Wendy, koridorda peşinden ilerlediği öğrencisine.

Yoongi bilmemezliğe gelerek elleri cebinde ilerliyordu. "Ne sorusu?"

"Neden buradasın demiştim."

"Sen neden buradasın?" Diye karşılık verdi Yoongi. "Bu saatte?"

"Ben bir öğretmenim."

Yoongi aniden durdurduğu adımları ile Wendy'nin gözlerine dönüp yanıtlamıştı. "Bende bir öğrenciyim."

"Okula izinsiz giremezsin Yoongi!" Koridoru ilerlemeye devam eden Yoongi'nin arkasından bağırdı.

"Sen izin aldın mı?"

"Evet. Hose... Bay Jung ile konuştum." Kibar olmak istercesine cümlesini yarıda kesmişti.

Yoongi, ilgisini çeken konuyla daha yakından ilgilenmek istercesine Wendy'nin yanına ulaşıp hafifçe genç kıza doğru eğildi. "Ondan hoşlanıyorsun. Değil mi?"

"Ne?!" Wendy'nin yüzü şekilden şekile girerken sinirden kıpkırmızı olmuştu. "Ne saçmalıyorsun?!"

Yoongi eğik duran bedenini dikleştirdi, gözlerini kıstı. "Hoseok sana bakmaz. Çirkinsin."

Ardından genç kızın bir şey söylemesine bile izin vermeden yoluna devam etmişti. Tam olarak uyuz ve ukala bir tiplemeydi şu an Wendy'nin gözünde.

"Yah! Ö...öyle bir şey aklımdan bile geçirmedim ben!" Diye bağırdı Wendy utançla.

Yoongi ise onu sinir etmenin kolay olduğunu düşünerek elini havaya doğru savurup duruyordu. "Hm hm... öyledir tabi."

"Nefes alamıyorum..."

"Şşşşş! Kapa çeneni Taeyong. Bizi duyarsa biteriz!" Olabildiğince sessiz olmaya çalışarak Taeyong'a vurdu Jennie.

"Aish!" Genç adam az önce sevgilisinin vurduğu bölgeyi ovuştururken kaşlarını çattı. "Nereden girdiysek zaten şuraya!"

Jennie, Taeyong'u susturmaya çalışırken aniden duydukları ses ile ikisinin de bakışları yukarı kalkmıştı.

"Ne yapıyorsunuz?"

Onlara yukarıdan bakan tuhaf çocuğa karşılık ikiside sıkıştıkları sıranın altından zar zor çıktıklarında birbirlerine kaçamak bakışlar atarak çocuğa geri döndüler.

"Merhaba." Diyerek samimiyetsiz bir şekilde elini savurdu Jennie. "Ben Jennie."

"Kim olduğunu biliyorum Jennie."

Taeyong kabadayı tavrıyla Jennie'nin önüne atıldığında kaşlarını çatmıştı. "Nereden biliyorsun?"

Çocuk, karşısındaki iki gence 'aptal mısınız?' bakışı attı bir süre. Gerçekten öyle olduklarını düşünüyordu çünkü aynı sınıfta oldukları birini en azından sesinden tanıyabilirlerdi. Değil mi ama?

"Aynı sınıftayız Taeyong. Gerçekten beni tanımıyor musunuz?" Diyerek kaşlarını kaldırdı bu sefer.

İkisinden de ses çıkmayınca daha fazla uzatmama kararı alıp yeniden burada ne işleri olduğunu sormuştu.

"Senin ne işin var?" Diye sordu Taeyong.

Çünkü karşısında üzerinde çizgili lacivert bir pijama olan, saçları dağılmış ve yeni uykudan uyanmış bir ifadesi olan tanımadığı sınıf arkadaşı duruyordu.

"Şey... evden atıldım da. Oralar biraz karışık. Bir süredir burada kalıyorum yani." Dağınık saçlarını bir kez daha dağıttı. "Eee... siz neden buradasınız?"

"Jennie'yle yıl dönümümüzü kutlayacaktık..." diyerek kıkırdadı Taeyong.

Sanırım kimse hayatında böylesine aptalca bir yalan görmemiştir.

Çocuk birkaç dakika ciddi olup olmadığını anlamak için Taeyong'a bakmıştı. Yalan söylediğini anlaması ise Jennie'ye bakmasıyla netleşmişti. Sonuçta Taeyong'dan her şey beklenirdi.

"Sadece takılıyorduk. Her neyse gitmemiz gerekiyor aynı sınıfta olduğumuz çocuk. Bizi gördüğünü kimseye söyleme." Taeyong'u çekiştirmeye başlayarak kapıya ilerledi Jennie. "Sakın, tamam mı?"

Çocuk anlamsız bakışlarını Taeyong ve Jennie'nin üzerine dikmiş izlerken yüzüne ekşi bir limon yediğinizde oluşan ifadeyi yerleştirmişti.

Jennie ve Taeyong gözden kaybolduğunda çocuk, öğretmen masasının üzerindeki mumunu eline alıp kapıya ilerledi. Tam çıkacağı sırada bir ses duyması ile kapının arkasına saklandı hızla.

"Yah! Ö...öyle bir şey aklımdan bile geçirmedim ben!"

Duyduğu sesleri kolaylıkla ayırt edebilen çocuk, bu sesin yeni öğretmen Wendy'ye ait olduğunu çok iyi biliyordu. Aklına okulun dedikodu sayfasında çıkan suçlama gelmişti.

Yeni öğretmen, yeni ilişki.

Öğretmenler bu sayfanın varlığını bilse kesinlikle herkes disipline giderdi, diye düşündü. Wendy'nin bu suçlamayı hak ettiğini düşünmüyordu.

Merakı ağır bastı. Kafasını arkasında saklandığı kapıdan çıkarıp yavaşça karanlık koridora baktı. Çünkü çocuk, Wendy'nin konuştuğu kişiyi merak ediyordu.

•••

Dayanamadım yayınladım lanet girsin.
Sizce çocuk kim ?¿
:):):):)

school love affair ✓Where stories live. Discover now