3- Terk Edilmiş Issız Ev

18.3K 1.1K 391
                                    

Yaklaşık on beş dakikadır yoldaydık ve doğruyu söylemek gerekirse gittiğimiz yolu hiç beğenmemiştim. Şehrin dışına çıktıkça giderek azalan sokak lambaları yüzünden yollar karanlığa gömülerek ıssızlaşıyordu. Bir süre sonra terk edilmiş bir bölgede yolculuk ettiğimize artık emin olmuştum. İçimi ürperten sessizliği bozmak için radyoyu açtım ve şarkıyı mırıldanmaya başladım, bir yandan da sürekli telefonumun çekip çekmediğini kontrol ediyordum. Yıllardır kimse uğramıyormuş gibi gözüken yolda biraz daha gittikten sonra birdenbire durduk.

"Geldik mi?" diye sordum radyoyu kapatarak.

"Hayır, sadece araba bozuldu sanırım."

"Ciddi misin sen?" Panikle kalbim yerinden çıkacakmış gibi oldu, yaklaşık yirmi dakikadır yanımızdan hiçbir araç geçmemişti ve bir süredir araba farları hariç yolu aydınlatan herhangi bir ışık kaynağı da yoktu. "Tanrım, böyle olacağını biliyordum. Peki şimdi ne yapacağız?"

"Yürüyerek gideriz," dedi hiçbir şey olmamış gibi. Bir ormanın ortasında olmamız muhtemeldi ve karınca görse çığlık atacak bir arkadaşınızın ani bir cesaret patlamasıyla bunu söylemesi gülünçtü.

"Dışarıda fırtına var, Violet," diye hatırlatmada bulundum heyecandan aklını yitirmiş olabilme ihtimaline karşılık. 

"Söz veriyorum çabuk olacağız," dedi ve sonra vakit kaybetmeden arabadan indi. Gelip yanımdaki kapıyı açana dek ben arabada beklemeye devam ediyordum. Olup biten her şey bize daha fazla ilerlememiz gerektiğini göstermeye çalışan bir işaret gibiydi ve hepsini görmezden gelmenin bizi gecenin sonunda nereye götüreceğini kestiremiyordum. "Sen bilirsin, madem gelmiyorsun ben kendim giderim." 

"Tamam, burada bekliyorum," diye blöf yapmayı denedim, olabildiğince inandırıcı görünmek için koltuğuma iyice yerleşerek kollarımı göğsümün üzerinde birleştirdim. Kayıtsızlığım karşısında Violet inanamayarak bana baktı. Geri adım atmadığımı fark edince sabırsızca kapıya yaslanarak gözlerini bana dikti. Bu bakışı kendi adımdan bile daha iyi biliyordum. Gelmezsen seni sürüklerim bakışıydı. Görünen o ki pes ederek arabadan inip peşine takılmaktan başka hiçbir çarem yoktu.

Arabanın kapılarını kapattıktan sonra fermuarımı iyice yukarı çektim. "Neden birazdan rüzgarın bizi uçuracağını hissediyorum?"

Violet daha hızlı yürümem için kolumdan tutarak çekiştirdi. "Sızlanmayı kes, Ash!" Sert ve soğuk rüzgara rağmen bulutsuz gökyüzü havayı güzelmiş gibi gösteriyordu; tabii ormanın ortasında yürürken değil, arabanın camlarının arkasından bakarken. Gökte asılı devasa bir ışık küresi gibi görünen dolunayın aydınlattığı ağaç dallarının gölgesi yürümekte olduğumuz yola iç içe geçmiş garip cisimlere benzeyen ürkütücü gölgeler düşürüyordu.

Violet cebindeki haritayla telefonu karşılaştırıp kaybolmadığımızdan emin olmaya çalışırken ben de büyük bir endişeyle giderek zayıflayan telefon sinyalini kontrol ediyordum. Yaklaşık otuz beş dakika sonra Violet ansızın durdu ve bana biraz ileride olan korkunç evi gösterdi. "Sanırım burası," derken gözlerinde verdiği kararı sorgulayan bir ifade vardı. 

"Violet, önlem olsun diye söylüyorum filmlerde korkunç cinayetler ve doğaüstü olaylar hep böyle evlerde oluyor. Kız merakına yenilir, içeri bakmaya gider ve sonra ölür."

"Ash, ben de bilgin olsun diye söylüyorum filmlerde yaşamıyoruz."

Bu mesafeden bile insanın tüylerini ürperten evi süzerken koluna dirseğimi geçirdim. "Ah, ciddi misin? Bunu öğrendiğim iyi oldu."

Violet son kez adresi teyit ettikten sonra tereddütlü adımlarla evin kapısına yaklaştık. Tahtadan yapılmış bir evdi ve sanırım zamanla eskidiği için nemden çürüyüp siyahlaşmıştı. Önünde pek de küçük sayılmayan ve ay ışığının bile yeterince aydınlatamadığı kapkara bir göl vardı. Bulunduğum yerden dibini göremediğim için derin olduğu kanısına vardım. Üst kattaki bazı camlar kırıktı ve camlara çakılan tahtalar da düştüğü için tek çiviyle aşağı doğru sallanıyordu. Alt kattaki camlar ise son derece korkunç siyah bir perdeyle kapatılmıştı. Ev büyük sayılsa da uzaktan bakıldığında devasa ormanın içinde derme çatma bir kulübeyi de andırıyordu. Ancak her şeye rağmen evle ilgili su götürmez ve değişmez bir gerçek vardı: gördüğünüz an size tüm korku filmlerini hatırlatıyordu. Özellikle de gecenin böylesine kör bir saatinde gelmişken...

KARANLIK LANETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin